Norm Haber

Ayasuluk Tepesi’ndeki iskeletler tarihe ışık tutacak

İzmir'in Selçuk ilçesinde bulunan Ayasuluk Tepesi'ndeki Saint Jean Kilisesi kazılarında bulunan 6 insan iskeleti, bölgenin 800 yıl önceki demografik yapısının anlaşılması için DNA incelemesine tabi tutulacak.

Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Mimaroğlu başkanlığında Ayasuluk Tepesi’nde yürütülen kazılar sonucu, daha önce bazilika olduğu düşünülen, geçen yıl ise haç planlı kilise olduğu belirlenen alanda yeni buluntular ortaya çıkarılıyor.

Kilise kalıntıları arasında 2020 ve 2021’de yapılan kazılarda bulunan 6 insan iskeleti, bölgeye geçen yıl kurulan mobil Antik DNA Araştırma Merkezi’nde (ADAM) incelemeye alınacak.

Temmuz ayında başlayacak çalışma sonunda, Orta Çağ’da Ayasuluk’ta yaşayanların nüfus, köken ve hastalıklarına ilişkin verilere ulaşılması hedefleniyor.

Doç. Dr. Sinan Mimaroğlu, Saint Jean Kilisesi’nin, Ortodoks Hristiyanlar için önemli bir merkez olduğunu söyledi. Mimaroğlu, Hristiyanlık inancına göre İncil yazarlarından Aziz Yuhanna’nın ölümünün ardından “bema” adı verilen alanda ahşap bir mezar yapısı inşa edildiğini, daha sonra da yapının büyütülerek bazilikaya dönüştürüldüğünü kaydetti.

Bizans İmparatoru 1. Justinianus tarafından bazilika planının genişletildiğini ve haç planlı bir kiliseye çevrildiğini anlatan Mimaroğlu, “Ayasofya ile çağdaş bir bazilika planından bahsediyoruz ve haç planlı bir hac merkezi. Baktığımızda İstanbul’da şu anda sadece kalıntıları olan Havarium Kilisesi planının burada uygulandığını görüyoruz. Haç planlı olması nedeniyle Ortodoks Hristiyanlar buraya hacı olmak için geliyor” dedi.

“İSKELETLERİN BİZANS DÖNEMİNE AİT OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ”

Doç. Dr. Mimaroğlu, Kültür ve Turizm Bakanlığı izni, Türk Tarih Kurumu ile İzmir Büyükşehir Belediyesi desteği ve Efes Müzesi denetimiyle alanda 2022 çalışmalarını sürdürdüklerini ifade ederek, şu bilgileri verdi:

“Kazı çalışmalarımız temmuz ayında başlayacak. Depoda tasnif ve düzenleme çalışması yapıyoruz. Ancak geçen yıl kazı yaptığımız alanlarda özellikle kilisenin çevresinde bulunan gömülere yönelik çalışmalarımız oldu. Buradan çıkan iskeletlerin genelde son Bizans dönemine ait iskeletler olduğunu düşünüyoruz. Onun dışında kalenin güney eteklerinde yaptığımız erken dönem çalışmalarında da birtakım önemli veriler elde ettik. Bu sene temmuz ayında kazı çalışmaları kaldığı yerden devam edecek.”

Ekiplerinde genetik uzmanı ve antropolog olduğuna da dikkati çeken Mimaroğlu, şöyle konuştu:

“Ekip olarak geçen sene bir mobil DNA merkezi kurarak alandan çıkan organik malzemeleri – sadece insan iskeleti olarak düşünmeyin – bitki ve diğer organik malzemelerin de DNA’sının çözümlenmesine yönelik çalışmalara başladık. Ön çalışmaydı geçen sene. Bu sene daha detaylı çalışmalarımız olacak. Çalışmalar sırasında bazı iskeletlerden de örnekler alındı. 3 örnek üzerinde çalışma yapıldı. Örneklerin konfirmasyonu sürmekle birlikte ilk verilere göre iskeletlerin Trak kökenli olduğu ortaya çıktı. Kilisede bulunan iskeletlere yönelik olarak da bu sene çalışmalarımız olacak. Şu ana kadar 6 birey tespit ettik. Şu anda depomuzda duruyor.”