Resmi Gazete’de yer alan karara göre, Hasankeyf’te yaşayan ve bekar olan başvurucunun annesi 2008’de, babası ise 2010’da vefat etti. Devlet Su İşleri tarafından bölgede yapılan Ilısu Barajı’nın ilçe merkezini etkilemesi dolayısıyla yapılan kanun değişikliğiyle de ilçe merkezinin yeni yerleşim alanına taşınması kararlaştırıldı.
Bu durumdan etkilenen vatandaşlara 5543 sayılı Kanun’un geçici 8’inci maddesiyle belirlenen hususlar kapsamında mülklerinin temini sağlandı ancak ilgili kanunda “aile vasfını taşıma” şartı bulunduğundan bekar başvurucu bu haktan yararlanamadı.
Bunun üzerine Batman Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne başvuran ve olumsuz cevap alan kişi, idari işlemin iptali istemiyle açtığı dava da mahkemece reddedilince Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yaptı.
Başvuruyu görüşen Yüksek Mahkeme, mülkiyet hakkıyla bağlantılı olarak ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine hükmetti.
KARARIN GEREKÇESİNDEN
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararının gerekçesinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 1 numaralı protokolünün “mülkiyetin korunması” başlıklı birinci maddesi hatırlatılarak, AİHS’nin 14’üncü maddesinde de hak ve özgürlüklerin hiçbir ayrımcılık gözetilmeden sağlanması gerektiğine yer verildiği kaydedildi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre farklı muamelenin nesnel ve makul bir gerekçeye sahip olunmaması halinde “ayrımcı” olarak nitelendirileceği belirtilen kararda, Anayasa’nın 35’inci maddesinde de mülkiyet hakkının tanımlandığı ve Anayasa’nın 10’uncu maddesine göre de herkesin kanun önünde eşit olduğu aktarıldı.
Devlet organları ve idarenin bütün işlemlerde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etme zorunluluğunun bulunduğu belirtilen kararda, başvurucunun bölgedeki mülkiyeti nedeniyle hak sahibi olduğu, anılan haktan yararlanamamasının tek sebebinin ise “aile olma vasfını taşımaması” olduğu bildirildi.
Baraj projesi nedeniyle evleri sular altında kalan kişilere hak tanınmasının sebebinin mağduriyetin giderilmesi olduğu belirtilen kararda, “Anayasa’nın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi Anayasa’da güvence altına alınan hak ve özgürlüklerden yararlanılırken nesnel ve haklı bir neden olmaksızın aynı veya benzer durumda bulunan kişilere farklı muamelede bulunulmasını yasaklamaktadır.” ifadelerine yer verildi.
Somut olayda, kardeşi olmayanların ve bekar olanların haktan mahrum kaldıkları ifade edilen kararda, farklı muamele yapıldığının açık olduğu kaydedildi.
İdarenin ve mahkemenin kararında, farklı muamelenin sebebine ilişkin açıklamanın bulunmadığı belirtilen kararda, “Bu durumda başvurucunun 5543 sayılı Kanun’un geçici 8’inci maddesinin (3) numaralı fıkrasıyla getirilen konut yardımı hakkından yararlanılması bakımından maruz bırakıldığı farklı muamelenin nesnel ve haklı bir temelin bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Farklı muamelenin haklı bir sebebinin bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından orantılılık yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35’inci maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkıyla bağlantılı olarak Anayasa’nın 10. maddesinde güvence altına alınan ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.” ifadeleri yer aldı.
Yüksek Mahkeme ayrıca, konuyla ilgili yeniden yargılama yapılarak ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için karar örneğinin yerel mahkemeye gönderilmesini kararlaştırdı.