Birinci derece deprem bölgeleri arasında yer alan Bursa’da muhtemel bir felaket yaşanmadan alınabilecek tedbirler tartışılırken, bir öneri de Yapı Denetim ve Deprem Mühendisleri Bursa Şube Temsilcisi Serkan Işık’tan geldi. Işık, şehir merkezine yakın hazine arazilerine yeni yerleşim yerlerinin kurulabileceğini ve riskli bölgelerin buraya taşınabileceğini söyledi. Bitişik nizamlı binaların dönüşümlerinin maliyetlerinin çok yüksek olduğu ve yıkılıp yeniden yapılmasının zor olduğuna dikkat çeken Işık, eski binadaki vatandaşların kurulacak yerlere taşınmasıyla birlikte şehrin de nefes alacağının altını çizdi. Bursa’daki binaların yüzde 40’ının 1999 depremi öncesi yapıldığını aktaran Işık, muhtemel bir depremin büyük bir felaketle sonuçlanabileceğini ifade ederek, “11 ili etkileyen büyük bir deprem meydana geldi. Deprem kuşağında Bursa’mız da var. Ancak baktığımız zaman Bursa’nın yüzde 40’ına yakını 1999 depremi öncesi yapılmış binalardan oluşuyor. Özellikle şehir merkezinde kalan bitişik nizamlı binaların da derhal bir şekilde dönüşmesi gerekiyor. Bitişik nizamda dönüşüm yapmak, rezerv alanlarını aynı yerde kullanmanın mümkünatı yok” dedi.
Şehirlerin bir adım atması gerektiğini, Bursa’nın da buna öncülük edebileceğine işaret eden Serkan Işık, “Bursa’nın şehir merkezlerine yakın olan kesimlerindeki hazine arazilerini belediyelerin bu konuda adım atarak devletten alması ve buralara mahalle, semt oluşturarak şehir merkezinde dönüşüm yapılamayan yerlerin buralara taşınmasının sağlanması gerekiyor. Şehir merkezindeki insanların bir şekilde şehir dışına çıkması trafiği rahatlatacak. Olabilecek bir depremde de bölgeye ulaşımın kolaylaşmasını sağlayacak. Nüfus azaldığı zaman insanlar daha hızlı ulaşıma kavuşabilirler. Buradaki atıl binalardan kurtulmuş olacaksınız. İnsanların can ve mal güvenliği korunmuş olacak. Yeni yeşil alanları ya da şehir merkezindeki yeni yapmak istediğin özel tasarımlı işler için de kendine yer kazanmış olacaksınız. Bursa’nın tarihi dokusuna baktığınız zaman eski ve bitişik nizamdaki yerleşim yerleri daha fazla. Şehir merkezi eski durumda. Bunun ivedilikle yenilenmesi gerekiyor. Yenilenmediği takdirde 11 ilde gördüğümüz gibi on binlerce insan hayatını kaybediyor. Bir sürü ticari alanlar yok oluyor. Her şeyden önce de insan hayatı hiçbir şeye değişilmez” diye konuştu.
“Yerinde değişimin mümkün olmadığı yerler var. Bitişik nizamları yerinde dönüştüremezsin. Yerinde dönüştürmen için belirli kısmı kamulaştırman ve doldur boşalt yöntemi yapman gerekir” diyerek sözlerini sürdüren Işık, “Kamulaştırılan yer dönüştürülüp yeni kat karşılığı ya da 6306 sayılı riskli alanlardan taşıman için burada da kamulaştırma lazım ve buna da bir bütçe gerekiyor. En son İstanbul’da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un ifade ettiği gibi her ilin bir rezerv alanı tespit edilirse, burayı belediyeler altyapısını hazırladıktan sonra yolunu, kanalizasyonunu, elektriğini, suyunu, haberleşmesini sağlarlar ve müteahhitlere yüzde 40 karşılığı verilebilir. Kalan 40’la da dönüştürmek istediğin yerleri oraya taşırsın. Bu sefer şehrin merkezi de nefes almaya başlayacak. Bunun maliyetine baktığımız zaman devlet kendi hazine arazisini eğer maliyetini sıfıra çekerek verirse o zaman bunun maliyeti olmayacak” ifadelerini kullandı.
“ALTIPARMAK, ÇARŞAMBA’DA REZERV ALANI YOK”
Serkan Işık sözlerine şöyle devam etti:
“Yerinde dönüşüm yapmanın maliyetleri aşırı yüksek. Bunu en son Yıldırım Belediyesi bir şekilde yapıyor ama Yıldırım da rezerv alanları kullandı. Ama bizim burada Osmangazi, Altıparmak, Çarşamba’da kendi rezerv alanı yok. Her yer bitişik nizam. Bunun tek kaynağı var, hazineden tahsil edilecek arazileri imara hazırlayıp müteahhit kanalıyla yüzde 35-40-50 oranlarında anlaşılarak oradan kazanılacak konutların dönüştürmek istediğin yerlere tahsisini yaparak insanları oraya taşıyabilirsiniz. İnsanların ayrıldığı yerleri de tamamen yeşil alan, tiyatro olabilir şehrin ihtiyacına göre kullanılabilir.”
“KULLANILAN HAZİNA ARAZİLERİ VAR”
Toplu Konut İdaresinin ya da başka imalatlar için kullanılan hazine arazilerinin olduğunu belirten Işık, “Yakın çevre yolu diye adlandırdığımız İstanbul’dan Balıkesir’e giderken sağlı sollu alanlar da var. Özlüce üstlerinde var. Ben şehri götüreyim, 1 milyon kişiyi taşıyayım demiyoruz. Oraya 50 bin kişilik yer yapalım. Şehir şu an sıkılaşmış durumda. Trafiğin insan yoğunluğundan dolayı keşmekeş olduğunu biliyoruz. İnsan yoğunluğu şehir içindeyken bir de deprem olduğunu düşünün. Bu yoğunluğu kesemeyiz. 11 şehrin yıkımına sebep olan depremde bile normalde 10 saatte gidilen yolları 36-40 saatte gittiler. Bir de büyük otobanlardan bahsediyoruz. Kaldı ki şehir içerisinde üç şeritli yolun tıkanmamasının mümkünatı yok. Şehrin yakın yerlerine insanların hastane, okul gibi hizmetlerini alabileceği yerler oluştururlar, şehir yelpaze gibi dağıtılır. Bu şehre nefes aldırır” şeklinde konuştu.
“ESKİ BİNALARDA ÖLÜM ORANI YÜZDE 94”
Şehre yakın hazine arazilerine yeni mahallelerin kurulmasının şehir merkezindeki muhtemel depremin etkisini de minimize edebileceğini sözlerine ekleyen Işık, “İnsanların hayatlarını güzel yaşamasına, yarınlarına umutla bakmasına sebebiyet verecek. Bu bir an önce yapılması gerekiyor. Benim hep dediğim gibi deprem olmadığı gün uzun bir gün. Ama bu uzun günleri değerlendirmek gerekiyor. Şu siyasi atmosferde bir an önce adımların atılması gerekiyor. Deprem oldu üzerinden 40 gün geçti, insanlar unutmaya başlıyor. Emin olun bu depremi hiç kimse unutmaz. Depremi yaşayan birisiyim. Onun için unutulmaması gerekiyor. İnsanların da bunu unutturmaması gerekiyor. Bugün maliyet, maddiyat, para, yeme içme belki bulunur ama hayat bulunamaz. Çünkü eski binalarda ölüm oranları neredeyse yüzde 94’e yakın. Eski bir binada 7 şiddetinde deprem olduğunda ölme olasılığın neredeyse yüzde 100’e yakın. Bursa sanayisiyle, tarihi dokusuyla, Osmanlı’ya başkentlik yapmış bir şehir. Her şeyden önce tarihi sahip çıkarak bu dönüşümlerin yapılması gerekiyor” dedi.