Norm Haber

BUSİAD’ın geleneksel iftar yemeğinde Bursa’nın güncel deprem riski ele alındı

BUSİAD, her yıl düzenlediği geleneksel iftar programında konuk konuşmacı olarak Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şerif Barış’ı ağırladı. Barış, Bursalıları; "Marmara bölgesinde fayların olduğu ve depremlerin olmadığı yerler bizim için sismik boşluktur. Marmara ve Bursa bunlardan biridir. Yani birden fazla tehlike var." sözleriyle uyardı.

Haber: SİMLANUR İNCE
Kamera: MESUT ERDOĞAN

Bursa Sanayiciler ve İş Adamları Derneği (BUSİAD), geleneksel iftar programında, Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şerif Barış, ‘Bursa’nın Güncel Deprem Riski’ konuşuldu.

Düzenlenen iftar programına, BUSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Buğra Küçükkayalar, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, CHP Bursa Milletvekili Hasan Öztürk, İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, İYİ Parti Bursa İl Başkanı Mehmet Hasanoğlu Yeniden Refah Partisi Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Sedat Yalçın, AK Parti Nilüfer Belediye Başkan Adayı Celil Çolak, Bursa Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Erdem Saker katıldı.

BUSİAD Başkanı Küçükkayalar, geçtiğimiz yıl 6 Şubat depremlerinde hayatını kaybeden binlerce vatandaşımız nedeniyle iftar programını gerçekleştirmemiş ve bölgeye yardımcı olduklarını belirterek konuşmasına başladı.

Küçükkayalar, “Bu süreçte üyelerimizin, önce deprem bölgesine acil yardımlarına, ardından da kalıcı desteklerine tanıklık ettik. BUSİAD olarak da Kâmil ve Mehmet Durkut kardeşlerin başlattığı çabalara destek olarak, Hatay Samandağ’da insan üstü bir çabayla, 135 gün boyunca aksatmadan 300 bin öğün sıcak yemek verilen BUSİAD mutfağını hayata geçirdik. Bölgeye yaptığımız ziyarette de gördük ki, çok güzel bir iş yapmışız. Katkı koyanlara bir kez daha en içten teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.

‘KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN KONUŞULDUĞU GÜNÜMÜZDE SANAYİSEL DÖNÜŞÜMÜN MUTLAKA GÜNDEME ALINMASI GEREKLİLİĞİNE İNANIYORUZ’

Küçükkayalar, “BUSİAD olarak 2017’de yaptığımız bir çalışmada, organize sanayi bölgelerinde yer alan sanayi tesislerimizin 596’sının 1999 depremi öncesi inşa edildiği verisine ulaşmıştık.Bu oranın bugünkü sanayi yapısı sayısının yüzde 31,8’ine denk geldiğini önemle belirtmek isterim. Geçen sürede 1999 depremi sonrası bazı iyileştirme ve yenilemeler yapılmış olabilir. Kentsel dönüşümün konuşulduğu günümüzde “Sanayisel Dönüşüm” ün de mutlaka gündeme alınması, güncel durum saptamasının yapılması, sanayicilerimiz ve yerel yönetimlerce konunun titizlikle ele alınmasının gerekliliğine inanıyoruz” şeklinde konuştu.

‘ADAYLARIMIZDAN SANAYİ, TARIM, TURİZM KONUSUNDAKİ ORTAK GÖRÜŞLERİNİ BURSA’MIZIN GELECEĞİ İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BULUYORUZ’

Küçükkayalar, “Dönüşüm demişken, binaların dönüşümünün yanı sıra zihniyetlerimizin de dönüşmesi gerektiğini biliyoruz. Sanayi, tarım ve turizm kenti olan Bursa’mızın gelişmesi için yeşil, dijital ve toplumsal dönüşümümüzü de mutlaka gerçekleştirmemiz gerekiyor. 1961’de, Türkiye’nin ilk organize sanayi bölgesinin kurulduğu kentimiz, sanayileşme hamlesine öncülük etmişti. Pilot sanayi adıyla uzun yıllar anılan ilk organize sanayi bölgemizden elde ettiğimiz deneyimlerle artık bu 3 dönüşüme öncülük ya da pilotluk yapabilecek birikimlere sahibiz. Katma değerli, dünya çapında işler yapabilmek için yeşil, dijital ve toplumsal dönüşümle yaşanabilir bir kent nasıl gerçekleştirilebilir bunu Türkiye’de bizden daha iyi yapabilecek başka bir kent yoktur diye düşünüyorum. Yeter ki bunda mutabık olalım ve bunun kurallarını koyup amasız fakatsız uyalım. O nedenle biz BUSİAD olarak planlı bir kent için “Bursa Çevre Düzeni Planı” nın büyük bir uzlaşıyla yapılmasını önemsiyoruz. Yaklaşan yerel seçimler için çalışmalarını sürdüren büyükşehir belediye başkan adaylarımızın bu konudaki ortak görüşleri ile Bursa’mız için slogan haline getirdiğimiz “Sanayi, Tarım, Turizm” konusundaki ortak görüşlerini Bursa’mızın geleceği için çok önemli buluyoruz” açıklamalarında bulundu.

PROF DR. BARIŞ: BURSA’NIN İÇERİSİNDE KIRILMAMIŞ BİRÇOK FAY VAR

Deprem erken uyarı sisteminden bahsederek konuşmasına başlayan Prof. Dr. Barış, “Marmara bölgesinde fayların olduğu ve depremlerin olmadığı yerler bizim için sismik boşluktur. Marmara ve Bursa bunlardan biridir. Yani birden fazla tehlike var. Koyu kırmızı, kırmızı ve turuncu bölgelerde yaşıyorsanız buralarda deprem olma ihtimali çok yüksek. Erken uyarı çalışmalarında amaç olası yıkımları, olası kayıpları engellemektir. Bir depremin olmadan haber veren bir sistem değildir. Bursa’nın tamamına yakını 1. ve 2. derecede, deprem tehlikesi olduğunu gösteriyor. Bursa’nın içerisinde kırılmamış birçok fay var. Bunlar sizin için potansiyel tehlike. Ben 2006 yılında Bursa Valisi’ne bir sunum yaptım ve deprem erken uyarı sistemi kuralım dedik fakat o zaman Bursa’nın bu sisteme vereceği 1 milyon doları yoktu. Bursa’nın yeni fayına baktığınızda da Kayapa fayı. 2 tane farklı parçadan oluşan bir fay. Fayları bulmak demek hemen deprem üreteceği anlamına gelmiyor. Bursa’nın çevresinde size tehlike oluşturabilecek 2-3 tane fay var. Bu faylar eninde sonunda deprem üretecek. Bu fayı biz yer bilimciler, ölçmeye, analiz etmeye devam edeceğiz. Maliyeti 300 milyon dolar” ifadelerinde bulundu.

‘BURSA’YA YAKIN YERLERDE ERKEN UYARI SİSFEMİ ÇALIŞMAYACAK’

Bursa’nın Güncel Deprem Riski hakkında sunum yapan Prof. Dr. Barış konuşmasına, afet riskine karşı alınması gereken önlemleri anlatarak ve alarm sistemlerine dikkat çekerek sürdürdü.

Barış, “Bizim derdimiz nerede deprem olursa olsun, erken uyarısı. Bursa’ya yakın yerlerde erken uyarı çalışmayacak. Faylar size en az 55 kilometreyse çalışacak ancak acil uyarı sistemi çalışacak. Sismolojik anlamdaki gelişmelerimiz teknolojiye bağlı. Sizlerin de yapması gereken şeyler var” diyerek deprem öncesi ve sonrasında yapılması gerekenleri anlattı. Mekan, insan, üretim sürekliliğine yönelik bir acil eylem planı olması gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. Barış, “İletişim her şey. Olayı yönetecek kendi çalışanlarınızdan ekipleriniz var mı? Yönetim ekibiniz mi var mı?” diyerek işletmelerin ve ailelerin alması gereken önemlere de değindi.