DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncay Bakırhan, partisinin grup toplantısında konuştu. Bakırhan, “100 yıl önce cumhuriyet kurulurken de ‘beka’ dediler. Aradan 100 yıl geçti hala ‘beka’ diyorlar. İnkarcı akıl ‘beka’ diyerek bir adım bile cumhuriyeti maalesef ilerletemedi. 100 yıldır yanlış bir şekilde ülkeyi yönettiler. 100 yıl sonra hala ‘beka’ deniliyorsa ve ‘beka’ sorunundan bahsediliyorsa demek ki bir yerde yanlış yapıldı. Şimdi bu yanlıştan dönmek için ciddi bir fırsat var. Cumhuriyet başta Kürtlerle, Alevilerle ve dışladığı tüm halklar ve inançlarla, en önemlisi de demokrasi ve özgürlüklerle barışmalıdır, barışmak zorundadır” şeklinde konuştu. Bakırhan, şunları kaydetti:
“İlk yüzyılın acısını sadece biz Kürtler yaşamadık, Ermeniler, Aleviler, Süryaniler, Müslümanlar. Adını burada sayamayacağım onlarca halk ve inanç da aynı şekilde ilk yüzyılın acısını ve zulmünü birlikte gördüler. Geçen yüzyılda devletin toplum üzerindeki vesayeti toplumun gelişmesini, özgürleşmesini engelledi. Elbette geçmişe takılıp kalmayacağız ama geçmişle yüzleşerek, geçmişten dersler çıkararak önümüze bakmak zorundayız. Biz geçmişe takılıp kalan bir anlayıştan gelmiyoruz. Dersler çıkararak ikinci yüzyılda daha demokratik, daha özgürlükçü ve inançların bir daha aynı şeyi yaşamaması için önümüzde ciddi bir fırsat duruyor. Bu ülke kurulurken topraklarında, ovalarında hepimizin kanı, alınteri yok muydu? Evet, vardı. Bunun en iyi örneği Çanakkale’deki şehitlikte her bölgeden, inançtan, her etnik gruptan isimlerin mezar taşları. Kuruluşta ortaklık vardı. Kuruluşta beraber kan döktük, alınteri döktük ama cumhuriyeti eşit yaşadığımız bir zemin haline getiremedik. Bu toprakları demokratik bir cumhuriyete ulaştırmak gibi bir görev ve sorumluluk hepimizin önünde duruyor. En başta da hükümetin önünde duruyor.”
Yeni anayasa konusuna da değinen Bakırhan, ”Cumhuriyetin ikinci yüzyılında tüm siyasi ve toplumsal çevrelere çağrımızdır; gelin önyargılarımızı, husumetlerimizi bir kenara bırakalım. Halkların barış içerisinde ve kardeşçe yaşadıkları bir Türkiye’yi birlikte kuralım. Biraz önce Sayın Cumhurbaşkanı’nın konuşmasını da izledim. O da yeni, daha demokratik, daha kapsayıcı, kardeşleştiğimiz bir zemin oluşturalım diyordu. Bunun bugün koşulları var. Türkiye’nin büyük çoğunluğu bugün halkların kavga ettiği ve çatıştığı bu zemin yerine, barış içinde yaşadığı bir zemini talep ediyor. Bu gerçekliği başta iktidar partisi olmak üzere siyasi partiler dile getiriyor. Demokratik bir Türkiye kurmak için her zamankinden daha büyük bir fırsatın olduğunu belirtmek istiyorum. Biz demokrasi ve hukukun üstünlüğü ile taçlanmış bir cumhuriyet istiyoruz. Demokratik cumhuriyet; eşit yurttaşlık, çok kültürlü toplum ve yerel demokrasinin güvence altına alınmasıdır. Demokratik cumhuriyet; 1920 Meclisi’nin çoğulcu yapısını ve 1921 Anayasası’nı, kurucu Meclis ruhunu 21. yüzyıl gerçekliği ve demokratik bir anayasa ile taçlandırmaktır. Demokratik bir cumhuriyet, demokratik bir anayasa ile olur” dedi.
Bakırhan, barışın tartışıldığı bir dönemde 44 aydır görüş yapmayan Abdullah Öcalan’ın Milletvekili Ömer Öcalan ile bir görüşme yaptığını hatırlatarak, “Sadece bu görüşme bile umut oluşturdu. Ancak gelen ilk mesaj tecridin devam ettiği idi. Sizin de muhatap olarak gördüğünüz Öcalan’ın üzerindeki tecridi kaldırın, özgür çalışma koşullarını oluşturun. Öcalan ‘Varsanız, ben varım, hazırım’ diyor. Bunu bizden iyi iktidar biliyor. Tarihi bir çağrı var, bunu değerlendirelim. Biz de çatışma ve şiddetten hukuki ve siyasi zemine geçilmesi için elimizden geleni yapmaya hazırız. Gelin zorun rolünü kaldıralım, diyalog ve müzakerenin önünü açalım. Devlet aklı gerçekten barışa hazır mı, bir planı, programı var mı, bunu görmek istiyoruz. Sayın Erdoğan’ın ne düşündüğünü biz de merak ediyorduk. Tarihi bir sınavla yüz yüzesiniz. Bugün söylediğiniz sözleri önemli buluyoruz. Adım atma sorumluluğu Cumhurbaşkanı olarak sizdedir. Sizden önceki cumhurbaşkanlarından farklı bir sayfada yer alın. DEM Parti olarak söylediğimiz, yazdığımızı çarpıtmasın. Bizim elimiz müzakere için hazırdır. Yumruklarımız sıkılı değildir. Bunun için bu Meclis çatısı altında değiliz. Ama kimse bize rota çizmesin, tehdit, hakaret etmesin” diye konuştu.
Bakırhan, grup toplantısı sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bakırhan, “umut hakkı”na ilişkin, “Türkiye’nin imza attığı uluslararası sözleşmelerde de bu mevcuttur. AİHM’in vermiş olduğu Öcalan kararında da bu var. Ağırlaştırılmış müebbet dahi alsa bir hükümlü umut hakkı olmalıdır diyor. Bu konuda Türkiye’nin de umut hakkını uygulaması için AİHM bir karar verdi. Bu doğru bir karardır. Umut hakkı sadece Sayın Öcalan için değil, aynı durumda olan binlerce insan için de hayata geçirilmelidir” ifadelerini kullandı.
Teröristbaşı Öcalan ile ilgili tecrit konusundaki soru üzerine Bakırhan, “Bir görüşme oldu ama bu tecridin kalktığı anlamına gelmiyor. Ama tecridin kalkması iyi olur. Hepimizin yararına olur. Çünkü sayın Öcalan demokratik bir zemin için fikirlerini belirtiyor. Oradan gelen düşünceler buradaki barış ve demokrasi zeminini büyütür, katkı sunar. O nedenle kapıların açılmasının ve koşulların oluşturulmasının hepimize yararı olur” cevabını verdi.