Bugün ‘Dünya Çikolata Günü’. Kakao çekirdeklerinin 1550 tarihinde Avrupa’ya ilk kez getirildiği bu tarih, yani 7 Temmuz her yıl dünya genelinde ‘Çikolata Günü’ olarak kutlanıyor.
Lezzetiyle yemeye doyamadığımız çikolata, kokusuyla, tadıyla ve ağzımızda bıraktığı tadıyla herkesin sevdiği ve canını çektirecek bir yiyecek.
Peki çikolatanın tarihi hakkında neler biliyoruz? Birlikte inceleyelim…
KAKAO BEŞ BİN YILDAN UZUN SÜREDİR TÜKETİLİYOR
Ekvador’un Mayo-Chinchipe kültürüne ait arkeolojik araştırmalarda taş ve seramik parçaları üzerinde MÖ 3300’de insanların kakao benzeri bir madde yediğine dair kalıntılar bulundu.
Modern çikolataya dair kanıtlarda MS 250-850 yılları arasında Meksika’da bulunan resimli çanak çömlekler, duvar freskleri, oyma eserlerden Maya halkının sıcak çikolata tükettiği ve kakao çekirdeklerinin para yerine geçtiğini biliniyor.
14. ve 16. yüzyıllar arasında yaşamış Orta Amerika halkı Azteklerin, acı su anlamına gelen ‘xocoatl’ adını verdikleri kakao tozundan yaptıkları törensel bir içecekleri vardı.
Aztekler, bilgeliğin ve gücün, ‘kakao meyvesinin yenmesi’ ile elde edildiğine ve kakaonun afrodizyak nitelikleri olduğuna inanıyorlardı.
“TANRILARIN YEMEĞİ”
Çikolataya bilimsel ismini veren kişi, İsveçli doğa bilimci Carl Linnaeus’tur. Çikolatanın bilimsel adı ‘theobroma cacao’dur ve ‘Tanrıların Yemeği’ anlamına gelir. Çikolata kelimesi İspanyolca ‘chocolate’den gelir. İspanyolca’ya da Azteklerin acı su anlamına gelen ’chocolatl’ kelimesinden adapte edilmiştir.
KOYUN PİSLİĞİ SANDILAR
Kakaonun Avrupa’ya ulaşması zaman alırken, İspanya’ya 1520’ de giren çikolata Fransa’ya 1653 te, İngiltere’ye 1657’de ulaştı. Çikolata, 1847 yılına kadar içecek olarak kaldı ve en çok da İspanya’da tüketildi.
Öte yandan çikolata İngiltere’ye ilk girdiğinde, İngilizler kakao çekirdeklerini tanımadı ve kakaonun koyun pisliği olduğunu düşünerek ülkelerine gelen gemiyi ateşe verdiler.
YİYECEK Mİ İÇECEK Mİ TARTIŞMASI
17. yüzyılda iki Katolik tarikat arasında çikolata üzerinden tartışma çıktı. Tartışma 42 yıl devam etti. O yıllarda yalnızca sıvı olarak bulunabilen çikolatanın içecek mi yoksa yiyecek mi olduğu konusunda tartışmalar vardı. Çünkü eğer içecekse insanlar oruç tutarken tüketebillecekti, ancak yiyecek ise bu yasaktı. En sonunda Papa VII. Alexander tartışmaşlara müdahale ederek çikolatanın içecek olduğunu açıkladı.
ANADOLU TOPRAKLARINDA ÇİKOLATA
1693 yılında Avrupa’yı toplu taşıma araçlarıyla gezen gezgin Gemelli Careri İzmir’e gelmiştir ve Türklerin çikolatayla ilk defa tanışmaları bu gezgin sayesindedir.
Careri yanında kakao getirmiştir, hatta Careri’nin sıcak çikolata ikram ettiği bir dostu içitkten sonra başı dönünce arkadaşını kendisine içki verip sarhoş etmek ve aklını başından almakla suçlamıştır.
Kakaonun tadını, Osmanlıda da uzun süre, tıpkı Avrupa’da olduğu gibi, sadece saray ve saraya yakın seçkin kişiler biliyordu.
Nestle 1909’da İstanbul Karaköy’de, çocuk maması, çikolata ve yoğunlaştırılmış süt ithal eden şubesiyle Türkiye’ye girdi. 1927’de İstanbul Feriköy’deki bira fabrikasını çikolata fabrikasına dönüştürürek üretime başladı.
Ordu’da 1936’da fındıkçılık yapmak üzere kurulan Sağra’nın ilk çıkolata fabrikası da 1946’da açıldı.
11 Ağustos 1992’de TSE sütlü, bitter, beyaz ve sade, çeşitli dolgulu olmak üzere çikolata standartlarını belirledi.
ÇİKOLATANIN TÜKETİMİ
Kültürlere ve ülkelere göre tüketimi değişen çikolata, Fransa ve İspanya’da ayrıcalıklı insanların tükettiği bir içecekken İngiltere’de entelektüeller ve politik düşünürler tarafından içiliyordu.
İngiltere’de II. Charles zamanında, halk arasında baş gösteren isyan ve politik halk hareketi üzerine kral, muhaliflerin bir araya geldikleri çikolata ve kahve dükkanlarının hepsini kapatmaya kalkışmıştı.
BİR KUTU ÇİKOLATA, 10 KİRAYA EŞİTTİ
Çikolata ticareti 1700 lerin başında serbest bırakıldı. 1770’de ilk imalat firması kuruldu. Makinelerin icat edilmesiyle birlikte 1825 yılında ilk çikolata fabrikası kuruldu ve çikolata tüm dünyada tanınmaya başladı.
Hollanda’lı Van Houten kakao yağını ayırmayı, İsviçre’li Daniel Peter da kakaoya süt katarak çikolata üretmeyi başardı. Kısa sürede endüstriyel olarak üretimine geçildi ve üzerine marka isimleri basılmaya başlandı. O dönemde çikolatalar ev yapımı dekoratif kutularda, dantel ve ipek kumaşların içinde süslenmiş olarak satılıyordu.
Çikolata 20. yüzyılın başında çok pahalı bir yiyecekti. 1930’larda son derece popülerdi ancak bir kutu çikolatanın satış fiyatı İngiltere’de 100 şilindi. (Birleşik Krallık ve İrlanda’da 1971 yılında ondalık sisteme geçişten önce kullanılan bir para birimi) O dönemde eski mahallelerde bir evin kirası 10 şilindi.
100 YILLIK ÇİKOLATA MARKALARI
Çikolatanın 1930’larda katı ve bar şeklinde paketlenerek üretimine geçildiği zaman kurulan bazı markalar bugün hala varlığını sürdürüyor.
Çikolatanın altın yılları olarak kabul edilen 1920-1930 yıllarında İngiltere’de çok sayıda marka peşi sıra satışa sunulmuş ve en eskileri olan Cadbury’s ve Crunchy gibi markalar 1920’lerde ilk kez tüketiciyle buluşmuştu.
BEYAZ ÇİKOLATA ÇOCUKLAR İÇİN İLAÇ OLARAK ÜRETİLMİŞTİ
İsviçre’de 1930’lu yıllarda doktorlar, hastanelerde tedavi edilen çocuklara vitamin takviyesi olarak zenginleştirilmiş süt içirmek istediler.
Ancak çocuklara göre süt, bebekler içindi ve ellerini bile sürmüyorlardı. Daha sonra doktorlar sütün içine kakao yağı eklediler ve istemeden beyaz çikolatayı icat ettiler.
Beyaz çikolata besin açısından zenginleştirilmiş sütün içine kakao yağıyla üretilmeye başlandı ve önemli bir popülarite kazandı. Bugün Avrupa’da hala beyaz çikolatanın ciddi bir kitlesi bulunuyor.