EYT yasa teklifinin Meclis Genel Kurulundaki görüşmeleri başladı.
Teklifin tümü üzerinde yapılan görüşmelerde CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba da söz aldı.
Ağbaba’nın Meclis tutanaklarına yansıyan açıklamaları şöyle:
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Depremden hayatını kaybedenlere de Allah’tan rahmet diliyorum. Depremde ailelerini, çocuklarını, anne babalarını, hatta tüm yakınları kaybedenlerin de Allah sabrını artırsın dileklerimi iletmek istiyorum. Yine bu depremde yıllarca alın teri dökerek birikimleriyle aldıkları evlerini kaybedenlere geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Ekmek teknelerini, iş yerlerini, araçlarını, hayvanlarını, kayısısını, tütününü, mısırını, arpasını, yani ekmeklerini kaybedenlerin de geçmiş olsun demek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, ben buradan destek olan bütün yurttaşlarımıza; Edirne’den, Kırklareli’nden, İzmir’den, Erzurum’dan, Ardahan’dan, Kars’tan Türkiye’nin her yerinden deprem bölgesine destek olanlara da buradan şükranlarımı, minnetlerimi sunuyorum. Ben, depremin ilk saatten itibaren Malatya’da kimi zaman enkaz altında kalan insanların çığlıklarını duydum, kimi zaman kapanan yollarla ilgili köylülerin yanında oldum. Buradan ifade edeyim değerli arkadaşlar, hayat normalleşinceye kadar da Malatya’da hemşehrilerimle birlikte olmaya devam edeceğim.
Değerli arkadaşlar, tabii, bugün EYT düzenlemesi olmasaydı bugün Mecliste olmazdım, geçtiğimiz gece EYT düzenlemesi Meclise gelince burada olmam gerektiğini düşündüm. Çünkü en başta depremde enkaz altında kalıp ölen arkadaşların bir sürü çoluk çocuğuna sözüm olduğunu, vicdan borcum olduğunu söylemek istiyorum, EYT’lilere de tabii ki sözümüz var.
Değerli milletvekilleri, depremde ölen EYT’li insanların emekli maaşları hak sahiplerine derhâl ve hızlı bir şekilde bağlanmalıdır, EYT’li olup eksik prim olan depremde hayatını kaybedenlerin eksik primlerini de devlet karşılamalıdır. Aynı şekilde iş yeri yıkılan, zarar gören esnafın da EYT prim eksiklerini devlet karşılamalı ve hemen aylık bağlamalıdır. Eğer illerin boşalmasını istemiyorsak, eğer yaşam normalleşsin diyorsak zarar gören iş yerlerine uzun vadeli faizsiz kredi verilmeli ve iş yerleri hızlıca esnafa verilmelidir.
Değerli arkadaşlar, EYT sorunu 17 Ağustos deprem felaketinin ardından ortaya çıkmıştı. Cumhurbaşkanının “Seçim kaybetsem bile yokum.” dediği EYT’liler yıllarca mağdur edildi. Kaybetme korkusu sarınca EYT gündeme geldi. Tabii ki burada EYT’nin gelmesini demokrasiye borçlu olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Başta muhalefet partileri -ki en çok Cumhuriyet Halk Partisi- ve bağımsız, sivil, AKP’ye bağlı olmayan EYT derneklerinin de büyük mücadelesi olduğunu hep beraber görüyoruz. Eğer onlar Maltepe Meydanı’nda ya da Türkiye’nin çeşitli yerlerinde mitingler yapmasaydı, “Edirne’den Kars’a, Jüpiter’den Mars’a” diye sloganlar atmasaydı bugün bu meseleyi konuşmuyor olacaktık.
Bu düzenlemedeki eksiklere bakınca, bu düzenlemenin eksik olduğunu ve enkaz altında kaldığını görmekteyiz. Bu teklifte 5975 gün primine takılanlar, çıraklık ve staja takılanlar, BAĞ-KUR tesciline takılanlar, 9000 güne takılanlar, kısmî emekliliğe takılanlar, depreme takılanlar olduğunu görüyoruz. Değerli arkadaşlar, bir günle on yedi yıl fazla çalışmaya mahkûm edilenlerin sorunları bu teklifle çözülmedi, çözülmeyecek, EYT sorunu enkaz altında kalmaya devam edecek.
Enkaz altında kalan bu yasada neler yok, şimdi bir bakalım: Son dakikada ortaya çıkan 5975 gün sorunu… İlk önce Çalışma Bakanı Vedat Bilgin’in EYT düzenlemesiyle ilgili Komisyonda yaptığı konuşmayı tekrar hatırlatmak istiyorum. “Prime takılanlar olmayacak çünkü o günkü 8 Eylül 1999 öncesi prim şartını değiştirmiyoruz yani EYT’de 99 öncesi ve 5000 gün prim şartını değiştirmiyoruz.” dedi. Bu, Sayın Bakan’ın ifadeleri ama getirilen yasaya baktığımız zaman kademeli prim koşulu getirildi. İnsanlar AKP’ye güvenip 5000 günde emekli olmayı hayal ederken 5000 ile 5975 gün arasında değişen prim şartına takıldılar. İnsanlar iktidara güvendiler 5000 güne borçlandılar -görmüşsünüzdür internette- telefonlarını sattılar, arabalarını sattılar eksik primlerini ödeyerek emekli olmaya çalıştılar ama maalesef getirilen yasayla tam 975 gün yani iki yıl yedi ay insanlar emekli olamayacak. Bir de depremde evlerini kaybeden, ailelerini kaybeden, iş yerlerini kaybedenler var; yeni bir prim şartını getirmek hele bu deprem ortamında vicdansızlıktır, haksızlıktır değerli arkadaşlar.
Bir başka sorun, staj ve çıraklık mağdurları. Staj ve çıraklık yapanlar bir dönem deyim yerindeyse ucuz iş gücü olarak kullanıldılar ama bugün staj ve çıraklık yapanlar bu haktan mahrum ediliyorlar, bu insanlara “Sen emekli olamazsın.” diyorlar. Değerli arkadaşlar, arkadaşlarımız da gündeme getiriyor, çırak ve stajyerlerin de mutlaka bu kapsama alınması gerektiğini buradan bir kez daha ifade ediyoruz.
Bir diğer kangren olmuş sorun, BAĞ-KUR tescili mağdurları değerli arkadaşlar. Vergi levhası, esnaf odası kaydı olan ama BAĞ-KUR kaydı açılmamış olan esnafın 2008 öncesi tescil tarihini düzeltmesi ve borçlanma hakkının verilmesi gerekli ama duymadınız, on binlerce esnaf bugün burada bu mağduriyetin giderilmesini bekliyor. Diyorlar ki: “Hep devleti, milleti sömüren yandaş iş adamları, çeteler için düzenleme yapılıyor, onlar için af getiriliyor ama maalesef fakir fukara esnafın sesi duyulmuyor.” Ben buradan da o fakir fukara, hakları yenilen esnafa da bir çağrı yapmak istiyorum: Bugün deprem ortamında sizin sesinizi duymayanların sandık geldiğinde siz de sesini duymayın.
Değerli arkadaşlar, bir başka sorun 9000 gün eşitsizliği. Biliyorsunuz, 4/A’lı yani eski deyimiyle sigortalı bir EYT’li 5000 günde emekli olurken BAĞ-KUR’lu birisi 9000 günde emekli olabiliyor ve bir ucube ki 9000 gün prim yatırmasına rağmen daha az emekli maaşı alıyor. Değerli arkadaşlar, neredeyse 2 katı, on bir yıl daha fazla çalışması, prim yatırması gerekiyor. Bu insanlara da bir kereye mahsus borçlanma hakkının getirilmesini talep ediyoruz.
Bir başka sorun yaş haddinden emeklilik. “Yaş haddinden emeklilik” dediğimiz kısmi emeklilik, SSK’lılar için on beş yıl, 3600 günde emekli olunuyordu. Emekli olma koşulu 99 öncesinde kadınlarda 50, erkeklerde 55 iken; 99’da kadınlar 58, erkekler 60’a çıkarılmıştı. 99 öncesi EYT kapsamında olması gereken bu insanlar da düzenlemede yok.
Bir diğer sorun aylık bağlama oranları. Değerli arkadaşlar, 2002’de en düşük SSK emekli aylığı asgari ücretin 1,39 katıydı, en düşük memur maaşı asgari ücretin 2,04 katıydı. Eğer SSK emekliliği buna göre olsaydı SSK emekli aylığı 11.823 lira olacaktı, bugün 5.500 lira; en düşük memur emekli aylığı ise 17.352 lira olacaktı, bugün 6.925 lira. Maalesef, 2000 yılı sonrası yapılan düzenlemelerle aylık bağlama oranlarının yüzde 70-75’ten yüzde 30 seviyelerine düşmesi, 2008 yılında AKP tarafından yapılan düzenlemeyle büyüme oranları yüzde 100 dikkate alınmışken bu değişiklikle yüzde 30’a düştü. Ayrıca emeklilerin intibak, sağlık giderlerinde katkı payı sorunları da devam ediyor. Toplumun herhâlde en mağdur kesimi olmaya devam ediyorlar. Maalesef doğal gazı açamayan, kombiyi açamayan emeklilerin çokluğunu görmekteyiz.