-
-
Botoks, vücuda enjeksiyon yoluyla verilen ‘Clostridium botulinum’ adlı bakteriden elde edilen tıbbi bir proteindir. Bu işlemde botulinum toksini endoskopik olarak midenin farklı alanlarına enjekte ediliyor.
-
-
Bu şekilde mide kasları başlangıçta olduğundan daha yavaş hareket ediyor. Böylelikle yiyecekler midede daha uzun süre kalarak yemek yeme isteğini azaltıyor.
Nevşehir Sağlık Müdürlüğü Ürgüp Devlet Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Kayhan Özdemir yaptığı açıklamada, “Bildiğimiz gibi obezite günümüzde bir halk sağlığı sorunu olma yolunda ilerlemekte. Artmış fastfood alışkanlıkları, hareketsiz yaşam ve maalesef geçirdiğimiz pandemi süreci obezitenin daha da yaygınlaşmasına neden oldu.
-
-
Obezite için günümüzde farklı tedavi yöntemleri mevcut. Ancak önemli olan ve hastalardan istediğimiz, hastanın diyet ve egzersizle kilo vermesi. Bunu başaramayan hastalarımızda alternatif yöntemler mevcut. Bunlardan biri de endoskopik mide botoksu yöntemi. Endoskopik mide botoksu yönteminde hastalarımıza anestezi altında yaklaşık 15 dakika süren bir işlemle midenin belirli bölgelerine botoks ilacını enjekte ediyoruz.
-
-
“Bu ilaç sayesinde hastalarımızda çabuk doyma hissi gelişiyor. Dolayısıyla sık açlık hissetmiyorlar. Bu sayede diyet ve egzersizin de eşlik etmesi halinde hastalarımız nispeten daha rahat kilo verebiliyorlar.”
“Bu işlemde ilacın etki süresi yaklaşık dört ila altı ay arasında değişmekle beraber hastalarda da farklılık gösterebilmektedir.”
“İşlem sonrası hastalarımızı genelde yaklaşık 2 saat kadar bir komplikasyon olup olmaması açısından hastanede tutuyoruz. Yaklaşık 2 saat sonra da taburcu ediyoruz.”
-
-
“Sonraki süreçte hastalarımıza bir diyet listesi veriyoruz ve günlük belirli bir zaman diliminde yürüyüş yapmalarını istiyoruz. Bu sayede hastalarımız bu yöntemle cerrahi tedaviye gerek
kalmadan uygun bir biçimde kilo verebiliyorlar” dedi.
Op.Dr. Özdemir; “Düşük doz anestezi altında yapılabiliyor olması ve aynı gün taburculuk gibi önemli avantajları mevcut.”
“Diğer yöntemlere göre bu açıdan bakıldığında risksiz bir yöntem denebilir. Ancak bu süreçte başta da bahsettiğim gibi hastadan diyetine ve egzersizlerine de mutlaka uymasını talep ediyoruz.”
“Bu sayede hastalar tüm vücut ağırlığının yaklaşık yüzde 15lik kısmını, dört ile altı ay içerisinde verebilme imkanına sahip oluyorlar” ifadelerini kullandı.