Norm Haber

‘I’m Not Okay’ sergisi Emo kültürünü tekrardan yaşatıyor

En koyu göz kaleminizi çıkarın ve My Chemical Romance’i açın, çünkü Londra’daki Barbican Müzik Kütüphanesi, emo kültürünü en karanlık haliyle kutlayan bir sergiye ev sahipliği yapıyor.

15 Ocak’a kadar sürecek olan “I’m Not Okay (An Emo Retrospective)” sergisi, 2004-2009 yılları arasındaki birinci nesil emo sahnesine odaklanarak İngiltere’nin Y2K alt kültürünün yükselişini inceliyor.

Emo ile henüz tanışmamış olanlar için kısa bir hatırlatma: Emo, “duygusal hardcore” teriminden türeyen bir müzik türüdür. 80’lerin ortalarında, iç gözlemsel şarkı sözleriyle dikkat çeken, The Smiths, Joy Division ve The Cure gibi gruplardan etkilenen bu tarz, zamanla gençlik alt kültürünün önemli bir parçası hâline geldi.

Emo genellikle hassasiyet, utangaçlık ve kaygı ile özdeşleştirilse de, bu özellikler sosyal yabancılaşma ve içe kapanma ile sonuçlanabilir. Daha olumsuz yorumlar ise depresyon ve kendine zarar verme klişelerine dayanır.

Emo esasen yaratıcılık ve kendini ifade etme aracıdır, öfke ve yoğun üzüntüyle ilişkilendirilen bu klişelerden çok daha fazlasıdır.

2000’lerde emo, Jimmy Eat World, Dashboard Confessional, My Chemical Romance ve Fall Out Boy gibi gruplarla yeniden canlanarak ana akıma ulaşmış, albümleri büyük başarı kazanmıştır.

2002 yazı Emo kültürü için büyük bir dönemdi. Jimmy Eat World’ün “The Middle” albümü listeleri alt üst etti ve Good Charlotte, Bullet For My Valentine, The Used, Panic! At The Disco ve Paramore gibi isimlerin yolunu açtı.

Alt kültür modaya da yayıldı. Dar/skinny pantolonlar, grup tişörtleri, çivili kemerler, simsiyah saçlar ve kıyafetlerin yanı sıra bol miktarda siyah göz kalemi “emolar” için olmazsa olmazlardı.

 

Sergide yer alan fotoğraflardan biri.Barbican Music Library

 

Adını My Chemical Romance’in ikinci uzunçaları “Three Cheers for Sweet Revenge”de yer alan “I’m Not Okay (I Promise)” hitinden alan “I’m Not Okay (An Emo Retrospective)”, Barbican Müzik Kütüphanesi ve Gençlik Kültürü Müzesi iş birliğiyle gerçekleştiriliyor.

Barbican’a göre sergi, emo’nun “kolektif ergenlik melankolisini, siber uzaydan köhne barların bodrum katlarına kadar yayılan transatlantik bir alt kültüre kanalize ederek, bir kuşakta nasıl derin bir yankı uyandırdığını” vurguluyor.

Erken dönem dijital fotoğraflar ve 2000’lerin ortalarına ait telefon kameralarıyla çekilmiş karelerin yer aldığı sergi, alt kültürün ruh sağlığı, kimlik, cinsellik ve aidiyet gibi konularda nasıl olumlu bir güç haline geldiğini inceliyor.

Gençlik Kültürü Müzesi’nin Yaratıcı Direktörü Jamie Brett, “Dijital olarak ortaya çıkardığımız içeriğin yanı sıra, Emo kültürünün hayatlarını şekillendirmeye nasıl yardımcı olduğunu hatırlayan ve sergi için görsel malzeme taleplerimize yanıt veren herkese minnettarız,” dedi.

Brett, “Hepimiz ‘I’m Not Okay (An Emo Retrospective)’ ile büyük gurur duyuyoruz ve Barbican Müzik Kütüphanesi’nde dört ay sürecek sergi boyunca müze ekibi, serginin insanların hayatlarındaki bu önemli döneme ilişkin canlı anıları nasıl canlandırdığını duymak için sabırsızlanıyor,” diye ekledi.