AV. ESRA AYDIN EKİCİ – Öncelikle Türk Ceza Kanunu’nda iyi hal indirimi nasıl düzenlenmiş ona bakalım.
TCK 62. madde
“(1) Fail yararına cezayı hafifletecek takdiri nedenlerin varlığı halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine, müebbet hapis; müebbet hapis cezası yerine, yirmi beş yıl hapis cezası verilir. Diğer cezaların altıda birine kadarı indirilir.
(2) Takdiri indirim nedeni olarak, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önünde bulundurulabilir. Takdiri indirim nedenleri kararda gösterilir.”
Yani iyi hal indirimi mahkemece verilecek cezanın failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki yargılama sürecinde göstermiş olduğu davranışlar sebebiyle indirime tabii tutulmasıdır. Takdiridir, yani her cezada indirim yapılması mecburi değildir, yargılamayı yapan hakimlerce sanığın duruşmadaki hal ve tutumları dikkate alınarak indirime gidilir veya gidilmez. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus ise her ne kadar bu indirim hakimin takdirinde de olsa hakim takdir yetkisini keyfilikle kullanamaz, ne olursa olsun hukuka uygun davranmak zorundadır.
Örneğin kasten yaralamadan yargılanan bir sanık düşünelim. Kişi bu fiili işledikten sonra mağdurdan ve ailesinden özür dilediğini, onlara yardım ettiğini, mağdurun tedavi masraflarını üstlendiğini düşünelim. Bu sanık yargılama aşamasında da duruşmadaki halinden pişman olduğu ve bir daha bu suçu işlemeyeceğine dair kanı oluşturduğunu düşünelim. Bu durumda hakimin takdir yetkisini kullanarak iyi hal indirimi uygulaması muhtemeldir. Fakat mağdura cinsel saldırı eylemini gerçekleştiren sanığın duruşmada bunu tekrar yapacağını beyan etmesi, duruşma salonunda mağdurun yakınlarına dahi cinsel tacizde bulunması, tehdit etmesi halinde tabii ki iyi hal indiriminden yararlanması söz konusu olmayacaktır.
Fakat burada dikkat çekilmesi gereken konu, iyi hal indirimi çok geniş düzenlenmiştir. Şöyle ki hakim takdiri indirimi kullanırken dikkate alabileceği hususlar bakımından failin geçmişinden bahsedilmiştir. Burada failin geçmişi derken, geçmişi ile ilgili nelerin dikkate alınacağı ve geçmişin kapsamı belirlenmemiştir. Geçmişine bakıldığında hayırsever olarak bilinen bir kişinin eşini öldürmesi halinde sırf geçmişinde yaptığı bu yardımlarından kaynaklı cezadan indirim yapılması mümkün olmayacaktır. Yine aynı şekilde sosyal ilişkilerden ne kastedildiği de muğlaktır. Kişinin sosyal açıdan başarılı olması suç işlemeyeceğine dair bir kanı oluşturamayacağı gibi, asosyal kişilerin suça meyilli olması da mantıklı bir genelleme olamayacaktır.
Yüksek mahkeme ise iyi hal (takdiri) indirim nedenlerinin sınırlı sayıda olmadığını, farklı hususların iyi hal kapsamında görülebileceğini, hakimin yetkisinin sınırsız olmadığını, hak ve hukuka uygun olarak karar vermesi gerektiğini ve neden indirim yaptığını gerekçelendirmesi gerektiği hususlarında içtihat oluşturmuştur.
Daha ayrıntılı bir düzenlemenin şart olduğu eleştirisini getirmekle birlikte bir başka eleştirilecek husus ise artık bu takdiri indirimin kanuni bir zorunluluk gibi uygulanması hususudur. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi, duruşmalarda hal ve tavırları, geçmişi, sosyal ilişkileri… ne dikkate alınırsa alınsın hiçbir indirime yer verilmesi mümkün olmayan sanıklar hakkında dahi indirime gidilmesi söz konusu. Toplumda ciddi derecede artmaya başlayan suç işleme oranı, cezaların caydırıcı olmaması eleştirileri yeterince gündemdeyken bir de iyi hal indiriminin yaygınlaşması kişilerin kendisinin az ceza alacağı inancıyla suç işleme oranını artıracağı gibi, kamu düzenini de ciddi şekilde bozacaktır.