Tip 2 diyabette insülin ya düşük miktarda üretiliyor ya da hiç üretilmiyor. Bu durum kan şekeri seviyelerinde dengesizliğe yol açarken, erken tanı ciddi sorunların ortaya çıkmasını önleme açısından büyük önem arz ediyor.
Ses tellerinin gerginliği, kütlesi ve uzunluğunun kandaki glukoz seviyelerinden etkilendiğini düşünen bilim insanları, bu nedenle sesin kan şekeri seviyeleri hakkında fikir verebileceğini tahmin ediyordu.
Bu teoriyi test etmek isteyen araştırmacılar 505 kişiyle bir çalışma yürüttü. Katılımcıların 242’si diyabet değildi, 89’u prediyabet yani gizli şeker tanısı almıştı, 174’ü ise tip 2 diyabet hastasıydı.
Katılımcılara sürekli kan şekeri seviyesini ölçen bir cihaz takıldı. Ardından iki hafta boyunca günde 6 kere sessiz bir ortamda konuşarak seslerini kaydetmeleri istendi.
Konuşma esnasındaki sesin doğal frekansını yakalamak için katılımcılar her seferinde “Merhaba, nasılsınız? Şu anda glukoz seviyem ne?” cümlesini kurdu.
Bilim insanları iki haftanın sonunda ses kayıtlarını, en yakın zamanda kaydedilen glukoz seviyeleriyle eşleştirerek analiz etti.
Bulguları Scientific Reports adlı hakemli dergide dün (28 Ağustos) yayımlayan araştırmacılar, kan şekeri seviyesindeki artışla beraber sesin temel frekansının da yükseldiğini buldu.
Sesin en belirgin bileşeni olan temel frekans veya F0, duyulan sesin perdesinin temelini oluşturuyor.
Makalenin başyazarı Jaycee Kaufman bulguları şöyle değerlendiriyor:
Çalışmamız, glukoz seviyeleriyle temel frekans arasında kayda değer seviyede pozitif bir ilişki kurarak, glukoz seviyelerini öngörüp izlemede sesin kullanılmasına yönelik daha fazla araştırma yapılması için ikna edici bir gerekçe sunuyor.
Bilim insanları ses perdesine dayanarak kan şekeri seviyesini ölçmenin aynı zamanda mevcut yöntemlerden farklı olarak vücuda nüfuz etmeyi gerektirmeyeceğini de ekliyor.
Öte yandan sesin ruh hali ve alerji gibi farklı faktörlerden etkilendiğine de değiniyorlar. Bu nedenle tip 2 diyabet teşhisinde bu yöntemin kullanılması için daha fazla çalışmaya ihtiyaç var.