Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. İsmail Coşkun’un başkanlığında başlayan kazıda, dil bilimcileri, antropologlar, sanat tarihçileri, kimya ve jeofizikçilerden oluşan 20 kişilik bir ekip yer alıyor. Kef Kalesi Kazı Başkanı Doç. Dr. İsmail Coşkun, 50 yıl sonra başlayan kazılarda 2 bin 300 rakımda 60 bin metrekarelik büyük bir alanda kazıya devam ettiklerini belirtti.
“100 ODADAN FAZLA BİR SARAYIN OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ”
Urartu Kralı 2. Rusa tarafından inşa edilen Kef Kalesi’ndeki saray yapısında çalışmalara ağırlık verdiklerini belirten Coşkun, “Geçen sene kısa bir dönem kazı yaptık, ikinci sezon kazımızı yapıyoruz. 50 sene sonra bölgede tekrar kazıya başladık. Burada yüz odadan daha fazla olduğunu düşündüğümüz bir saray var. Bu saray bölümünde devasa fil ayaklarını tekrardan ayağa kaldırmak öncelikli planlarımız içerisinde yer alıyor. Alanımız büyük bir mekanı kapsıyor ve 2 bin 300 rakımda kazı yapıyoruz. 60 bin metrekarelik büyük bir alanda kazımız devam ediyor” dedi.
“FİL AYAKLARINDAN SADECE BİR TANESİNİ KALDIRABİLDİK”
Süphan Dağı’na ve Adilcevaz ilçesine hakim bir tepede kazı çalışmalarını yürüttüklerini belirten Doç. Dr. İsmail Coşkun, “Süphan Dağı, Urartular için bir tanrı olarak görülüyor. Ve bu kale milattan önce 685 ve 645 yılları arasında yaşayan 2. Rusa tarafından yapılıyor. 2. Rusa 4 tane büyük kent inşa ediyor. Ayanıs, Bastan, Toprak Kale ve buradaki Kef Kalesi bu kentler içerisinde yer alıyor. Buradaki kentimiz Adilcevaz ilçemize çok hakim bir konumda ve yol güzergahlarını kontrol atlına alabilecek bir yerde bulunuyor. Geçen sene de fil ayaklarından sadece bir tanesini ayağa kaldırabildik, çünkü kış mevsimine yaklaştığımız için çok fazla fil ayağını ayağa kaldıramamıştık. Bu sene de diğer fil ayaklarını yavaş yavaş ayağa kaldırmayı düşünüyoruz” diye konuştu.
“BU BÖLGEDE URARTU YAZI ARŞİVİ OLMASI MÜMKÜN”
Kef Kalesi Kazı Başkan Yardımcısı Orhan Varol da, kazı alanında bazı yazıtların bulunduğunu söyledi.
Varol, “Burası önemli bir alan. Çünkü burası Urartu’nun en zengin olduğu dönem. Bu bölgede bir Urartu yazı arşivinin olması mümkün. Burada şu an fil ayakları bulundu ve bu fil ayaklarının bulunduğu alanda yazıtlar ortaya çıkartıldı. Bunlardan en iyi korunanı şu anda Anadolu Medeniyetler Müzesi’nde bulunuyor. Yazıtlar üzerinde en çok aşıhusi evinden bahsediliyor. Bu hazine evi olarak belirtiliyor. Burada ‘hus’ sözcüğünün ev ile ilişkili olduğu, yani biraz Hint ve Avrupa dilleri ile ilişkili olduğu anlamını içerdiği görülüyor. Ve Urartucanın da aslında bu alanda çok saf bir dil olmadığı, başka dillerle etkileşim yaşadığı anlaşılıyor. Buradaki çalışmalarla bunlar daha anlaşılır hale gelebilir” dedi.
“KEF KALESİ GİZEMİNİ AYDINLATMAYA ÇALIŞACAĞIZ”
Kef Kalesi Kazı Başkan Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi Erdal Polat ise “Urartu Krallığı, Doğu Anadolu’da hakimiyet kuran güçlü bir krallıktı. 2. Rusa tahta oturduktan sonra bazı imar faaliyetlerinde bulundu ve Kef Kalesi de imar faaliyetlerinde bulunduğu alanlardan bir tanesidir. Kazı çalışmalarında dolgu topraklarını aldıktan sonra fil ayaklarını oluşturan bazalt taşlarını ayağa kaldırma işlemleri gerçekleştiriliyor. Bunlarla beraber Adilcevaz Koruma Kurulu’nda yer alan ve üzerinde tanrı bezemelerinin yer almış olduğu bazı figürlü taşlar var. Bu figürlü taşlardan bir tanesi de kazı alanımızda bulunmaktadır. Yapacağımız kazılarla bu gizemi aydınlatmaya çalışacağız” diye konuştu.