Ana kahramanımız Scout adındaki küçük bir kızın masum gibi düşündüğünü fakat olayların hiç de öyle olmadığı belli bir çerçevede yürüyor. Jem adındaki abisi, babası Atticus ve bakıcısı Calpurnia ile sakin bir yaşam sürdürmektedir.
Annesini çok küçük yaşta kaybeden Scout’un babası aynı zamanda adalet ve eşitlik kavramları ile işini iyi yapan onurlu bir avukattır. Çoğu zaman Scout ve Jem hayli yaramazlık yaparak işleri zorlaştırırlar elbette.
Atticus ise çözümü ablası Alexandra‘nın evlerine yerleşerek belli kurallar koyması ile bulur. Scout aynı zamanda komşuları ile olan iletişimi, yeni keşfettiği duyguları akıcı bir dille okuyucuya sunuyor.
Mesleği kolay olmayan Atticus ise en zor görevi üstlenmiştir. Siyahi bir adam işlemediği suç yüzünden mahkeme karşısına çıkarılır. Atticus ise çevre baskısı sebebiyle avukatı olmayı kabul eder. Irkçılığın kötü yanlarını sonuna kadar merakla okuduğumuz, heyecanla geçen mahkeme bölümleri ve sonrasında yaşananlar, olayların gerçekliğini sonuna kadar destekliyor.
İnsan içindeki vicdan, tarafsızlık ve hoşgörü gibi kavramların yeniden sorgulanmasını sağlayan kitap okunması gereken kitaplar arasında üst sıralarda bulunur. Bunun en büyük sebebi ise adalet dendiği zaman insanlık kavramının günümüzde bile bir adım geride kalması.
Herkesin dil, din, ırk, cinsiyet fark etmeksizin aynı özgür haklara sahip olması gerekmektedir. Eğer içinizde bu düşüncelere yeniden şekil vermek istiyorsanız ve Atticus gibi onurlu, adil bir avukatın böyle bir durumda verdiği tepkiyi merak ediyorsanız birlikte okuyalım.
ALINTILAR
-Her şeyden önce, Scout, dedi, basit bir kuralı öğrenebilirsen herkesle daha iyi geçinirsin. Olayları karşındakinin bakış açısından değerlendirmeden hiç kimseyi anlayamazsın.
-Efendim?
-… derisinin altına girip ortalarda dolaşana dek.
-Yanılıyor olmalısın Atticus…
-Neden?
-Herkes senin yanıldığını düşünüyor.
-Düşünebilirler. Saygı göstermek gerekir ama başkaları ile yaşayabilmeden önce kendimle yaşamayı bilmeliyim. Çoğunluğun sesi doğrudur kuralının dışında yalnızca vicdan kalır.
”Çoğunluğun sesi doğrudur.” kuralının dışında yalnızca vicdan kalır.
”Gerçek cesaretin ne olduğunu görmeni istedim. Cesaretin, eli tabancalı bir adam olduğunu sanmanı istemem. Mertlik, baştan bitik olduğunu bilip de çabalamak, olacakları göğüsleyebilmektir. Binde bir kazanırsın ama kazandığın da olur.”
-Yanılıyor olmalısın Atticus…
-Neden?
-Herkes senin yanıldığını düşünüyor.
-Düşünebilirler. Saygı göstermek gerekir ama başkaları ile yaşayabilmeden önce kendimle yaşamayı bilmeliyim. Çoğunluğun sesi doğrudur kuralının dışında yalnızca vicdan kalır.
”Sen yalnızca yumruklarını indir, başını dik tut. Sana ne söylerlerse söylesinler. Bırak uğraşsınlar. Bu kez de kafanla dövüşmeyi dene. Her ne kadar öğrenilmesi zor olsa da iyi bir yöntemdir.”