Norm Haber

Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri sahiplerini buldu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri töreninde yaptığı konuşmada, "Biz görevde olduğumuz sürece hiç kimse Türkiye'yi tekrar eski baskıcı, yasakçı günlerine geri döndüremeyecektir." dedi. Erdoğan, konuşmasının ardından Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri'ni sahiplerine takdim etti

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe’de düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri töreninde konuştu.

“Hangi inanca, kökene, meşrebe sahip olursa olsun Türkiye’ye ve Türk kültürüne hizmet eden, katkı sunan herkesin başımızın üstünde yeri vardır.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz görevde olduğumuz sürece hiç kimse Türkiye’yi tekrar eski baskıcı, yasakçı günlerine geri döndüremeyecektir.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle;

“Son düzenlemeyle kamu ve sanat kurumlarımızda görev yapan sözleşmeli sanatçılarımızın kadroya geçişleriyle ilgili gerekli adımları attık.

Hangi inanca, kökene, meşrebe sahip olursa olsun Türkiye’ye ve Türk kültürüne hizmet eden, katkı sunan herkesin başımızın üstünde yeri vardır.

Biz görevde olduğumuz sürece hiç kimse Türkiye’yi tekrar eski baskıcı, yasakçı günlerine geri döndüremeyecektir.

İstanbul’a Atatürk Kültür Merkezi’ni Ankara’ya Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nı kazandırarak önemli görevi üstlendik.”

KÜLTÜR VE SANAT BÜYÜK ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNE TAKDİM EDİLDİ

Titiz bir çalışma ile bu anlamlı ödüle layık görülen sanatçılarımızı seçen kurula teşekkür ediyorum. Ülkemizin eşi benzeri bulunmayan zenginliğine bir kez daha şahit oluyoruz. Ödüle layık görülen Ajda Pekkan sanat dünyamızın çınarlarından biridir. Yeni sanatçıların yetişmesine ilham kaynağı olan sayın Ajda Pekkan’ı tebrik ediyoruz.

Sanatın bu toprakları üstüne inşa eden Süleyman Saim Tekcan’ı tebrik ediyoruz. Sayın Yılmaz Erdoğan Türk sinemasına yıllarını vermiş, her kesimden seyircinin gönlüne taht kurmuş bir sanatçıdır. Kendisini tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz. Türk Tiyatrosunun yaşayan efsanelerinden Ayla Algan ödüle layık görülen bir başka değerimizdir.

Maruz kaldığı baskıya, haksızlığa ve hadsizliğe rağmen halen gazete yazıları, makaleleri, hikmet dolu sohbetleriyle gönül dünyamızı aydınlatan muhterem hocamız Hayrettin Karaman hocamızı tebrik ediyoruz, özellikle şahsen benim de hocam olması hasebiyle saygılarımı sunuyorum.

Hatıra, seyahatname, biyografi, mektup tarzında kaleme aldığı pekçok eseri hayatımıza hediye eden sayın Yavuz Bülent Bakiler, 86 yıllık bereketli ömrüne siyaset, hukuk, basın gibi pekçok şeyi sığdırdı. Onun sohbetine aşina olanlar kalemi kadar kelamının kuvvetli olduğunu bilirler.

Edebiyat alanında bu seneki ödülü Türkçenin büyük savunucusu Yavuz Bülent Bakiler’e veriyor, kendisine hayırlı ömürler temenni ediyoruz.

Karikatür ve animasyonda Varol Yaşaroğlu yeni bir soluk kazandırmıştır. İçindeki çocuk ruhunu kaybetmeden çalışan, üreten, Kral Şakir gibi çocuklarımızın sevdiği karakteri kazandıran Yaşaroğlu’nu kutluyorum.

Gastronomi alanında Ömür ve Emre Akkor Türk mutfağına ve milli kültürümüze emsalsiz hizmette bulunuyorlar. Türkiye’nin lezzet haritasını çıkaran Ömür ve Emre Akkor kardeşlerini tebrik ediyor, ellerine ve emeklerine sağlık diliyoruz.

Dans ve balede Tan Sağtürk akla gelen ilk isimlerdir. Diyarbakır’da açtığı dans ve bale okuluyla önemli sosyal sorumluluk projesini hayata geçiren Tan Sağtürk’ü tebrik ediyoruz.

Selçuklu zarafetini Osmanlı ustalığı ile birleştiren, Tokyo Camii, Aşkabat gibi ülkemizi yurt dışında temsil eden mimar Hilmi Şenalp’in fikir ve yürek teri vardır. Sayın Hilmi Şenalp’i kutluyor, çalışmalarında muvafakiyetler diliyoruz.

Sayın Sevan Bıçakçı’ya zanaat alanında ödül vermekten bahtiyarlık duyuyorum. Bu toprakların kadim zenginliğini yaşatan herkes gibi sayın Bıçakçı’ya şükran borçluyuz.

Sayın Gülbün Mesara tezhib, minyatür ve katı ustası kıymetli sanatçımızdır. Sabırla, sebatla bütün ömrünü klasik sanatlarımıza vakfetmiş olan Gülbün hanımefendiye şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum.

Asırlardır sözlü kültürümüzü yansıtan, gönüllerimizi ilim, hikmet ve sevdayla dokuyan aşıklarımızdır. Her bir türküde Anadolu insanının çığlığı, umudu, acısı ve irfanı vardır. 1973 yılında ebedi aleme irtihal eden Aşık Veysel Şatıroğlu, Anadolu halk ozanlarının yakın tarihimizin en önemli temsilcilerindendir. Aşık Veysel, milletimizin gönül yollarını en iyi bilen, o yolda yürüyen, o yolda ömrünü tamamlayan özünden geçeni büyük maharetle söze ve saza döken hakiki bir halk ozanıdır.

Bu toprakların sevinci, kederi, hasret ve sevda duygularını dile getiren Aşık Veysel’in Sivas ellerinde söylediği türküler bütün coğrafyamızda yankılanmıştır. Hakkı ve değişmez hakikati söyleyen böyle bir devrin yaşadığı dönemde kılık kıyafeti sebebiyle Ankara’nın Ulus semtinden dışarı atılması milletimizin hafızasında onulmaz yaralar açmıştır.

Gazi’yi görmek için Sivas’tan Ankara’ya 3 ay yol yürüyen Aşık Veysel’e yapılan bu kötülük insanımıza bakış açısının çarpıklığı ortaya koymuştur. Millete ait ne varsa hepsini birden gerilik emaresi olarak yaftalayan faşizm heveslilerin kültür sanat hayatımızda yol açtığı tahribatın izlerini ortadan kaldırmak elbette kolay olmadı.

Bu yılki Vefa Ödülümüzü büyük usta Aşık Veysel’e vererek bir ayıbı temizliyor devlet olarak kendisine şükran borcumuzu da ifa ediyoruz.

Vatandaşlıktan çıkarıldıktan 58 yıl sonra Bakanlar Kurulu kararıyla Nazım Hikmet’e Türk vatandaşlığı veren biz olduk. Yaşadığı dtönemde sırf Kürçe şarkı söyledi diye linç edilen Ahmet Kaya’nın mezarını Türkiye’ye getirme teklifini biz yaptık.”