Norm Haber

Mevsim geçişlerine dikkat: Bağışıklığınızı güçlendirecek 10 beslenme önerisi

Sonbaharın gelmesiyle birlikte sıcaklıklar düşmeye başladı. Böylelikle vücudumuz soğuğa karşı kendini korumak için aldığı enerjiyi daha kontrollü kullanıyor. Bu durum da metabolizma hızını düşürürken, vücudun direncini de azaltmasına neden oluyor. İşte uzmanından 10 beslenme önerisi

Soğuk algınlığıgripsinüzitlarenjitfarenjit… Sonbaharın gelmesiyle birlikte hastalıklar kapımızı çalmaya başladı bile! Sıcaklıkların azaldığı sonbahar aylarında vücut metabolizmasının ana görevi vücut ısısını stabil tutmak oluyor. Vücut soğuğa karşı kendini korumak için aldığı enerjiyi daha kontrollü kullanıyor ve bu durum metabolizma hızını düşürürken, vücudun direncini de azaltıyor.

Acıbadem Dr. Şinasi Can (Kadıköy) Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Sungur, hastalıklara karşı direnç kazanmamız için bağışıklık sistemimizi mutlaka güçlendirmemiz gerektiğine dikkat çekerek, “Bunun en etkili yollarından biri ise yeterli ve dengeli beslenmeye özen göstermektir. Ayrıca bol su içmek de güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmamız için çok önemli. Bunların yanı sıra stresten, sigara ve alkolden uzak durmaya, düzenli spor yapmaya ve düzenli uyumaya da dikkat etmemiz gerekiyor” diyor.

Yeterli protein aldığınızdan emin olun

Yeterli miktarda protein tüketimi vücudumuzun hastalıklardan korunmasını sağlıyor. Bu yüzden günde ortalama 4-5 köfte büyüklüğünde et/tavuk/balık veya bitkisel protein kaynağı olan kuru baklagilleri, 1-2 kibrit kutusu kadar peynir ve kaliteli protein kaynağı olan yumurtayı günlük beslenmenize mutlaka ekleyin.

Vitaminlerin hemen hemen hepsi (A, D, E, C, B grubu, folat ve biotin) bağışıklık sisteminde ayrı ayrı görevler üstleniyorlar. Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Sungur, tüm bu vitaminlerin vücudumuza  pek çok fayda sağladıklarına işaret ederek “Bu vitaminlerin vücudumuza olan etkileri nedeniyle beslenmenizde çeşitlilik çok önemli. Dolayısıyla sofranızda her öğün farklı renklerde sebze ve meyvelere yer verin. Günde 7 porsiyon sebze ve meyve tüketmeniz vücudunuzun ihtiyacını karşılayacaktır” diyor.

Yeşil çay için

Yeşil çay; içeriğinde bulunan polifenolik bileşikler sayesinde vücudumuzun enfeksiyonlara karşı korunmasını sağlıyor. Yapılan çalışmalar, yeşil çayın antioksidan özelliğinin siyah çaya göre daha yüksek olduğunu gösteriyor. Yeşil çaydan maksimum faydayı sağlayabilmek için 90 derece sıcaklıktaki suda yeşil çay yapraklarını 2 dakika bekleterek demleyin. Ancak kafein oranı yüksek olması nedeniyle günde 2-3 fincandan fazla tüketmeyin. Yeşil çay ve bazı ilaçlar aynı yoldan emildikleri için besin ve ilaç etkileşimine de dikkat etmeniz gerekiyor. Zira, özellikle antikoagülanlar (kan sulandırıcı) ile birlikte tüketimi sakıncalı olabiliyor. Dolayısıyla böbrek rahatsızlığınız, tiroit bozukluğunuz veya hipertansiyonunuz varsa ya da kan sulandırıcı kullanıyorsanız, yeşil çayı içmeden önce mutlaka doktorunuza danışın.

Çinko içeren besinleri unutmayın

Çinko güçlü bir antioksidan olması nedeniyle bağışıklık sistemimizde hayati önem taşıyan bir mineral. Bu yüzden çinko eksikliği vücut direncinin azalmasına yol açabiliyor. Kırmızı et, kümes hayvanları ve kabuklu deniz ürünleri, kurubaklagiller,  kabuklu yemişler, kabak çekirdeği, kepekli tahıllar ve süt ürünleri çinko açısından zengin besinlerden.

Yemeklerinize zerdeçal ve zencefil ekleyin

Zencefil, hücrelerimizin virüslere karşı oluşturdukları özel savunma maddelerinin üretimini uyarıyor ve anti-inflamatuar (iltihap azaltıcı) özellik gösteriyor.  Böylece vücudumuzun  direncini artırarak bizi hastalıklardan koruyabiliyor. Ayrıca bal ile karıştırılıp tüketildiğinde öksürüğe de iyi geliyor. Günde 1-2 bardak zencefilli çay içebilir, zencefil kökünü yemek pişirmede kullanabilir veya baharat olarak da kullanabilirsiniz. ‘Kurkumin’ adlı bileşiğin ana kaynağını oluşturan zerdeçal da inflamasyonu, bir başka deyişle iltihaplanmayı hafifleten bir antioksidan. Aynı zamanda bağırsak zarını koruyor ve zararlı mikropların büyümesini önlüyor. Zerdeçalı yemeklerde ve  çorbalarda baharat olarak kullanabilirsiniz.

C ile E vitaminini birlikte tüketin

C vitamini E vitamininin antioksidan özelliğine destek oluyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Sungur, bu nedenle her iki vitaminin birlikte tüketilmesinin daha fazla yarar sağladığını belirterek, “C vitamininden zengin kuşburnu, limon, çilek, kivi, yeşilbiber ve  kırmızıbiber, brokoli, yeşil yapraklı sebzeler ile mandalina, portakal, greyfurt gibi turunçgiller ile E vitamininden zengin zeytinyağı, avokado, fındık, ceviz, fıstık, ay çekirdeği ve badem gibi yağlı tohumların birlikte tüketilmeleri bağışıklık sisteminin güçlenmesine önemli katkılar sağlayacaktır”  diyor.

Beta karotenleri ihmal etmeyin

Beta karotenler; karetonoidler arasında organizmada en fazla A vitaminine çevrilen mucizevi bir madde. Bağışıklık sistemi üzerinde çok etkili olup, vücut direncini arttıran özelliğe sahipler. Tatlı patates, sığır karaciğeri, maydanoz, balkabağı, yumurta, mango, ıspanak, kabak, kavun ve havuç gibi besinleri beslenme listenize ekleyerek günlük ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz.

Bağırsak mikrobiyotanızı koruyun

Vücudun bağışıklık hücrelerinin yüzde 70-80’i bağırsakta bulunuyor. Sağlıksız beslenme, bağırsaktaki sağlıklı bakteri türlerine kıyasla zararlı bakteri türlerinin aşırı şekilde çoğalmasına neden olabiliyor. Bu dengesizlik de bağırsağımızın bağışıklık hücreleri oluşturma yeteneğine zarar veriyor.   Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Sungur, sağlıklı bağırsak mikrobiyotasına (mikroorganizma topluluğuna) sahip olabilmek için tek tip beslenmeden kaçınıp yeterli ve dengeli beslenmeye özen göstermemiz gerektiğini belirterek, “Ayrıca probiyotik besinler bağırsak florasını düzenleyerek bağışıklık sistemini destekliyorlar. Bu nedenle boza, yoğurt, kefir, tarhana, turşu, ekşi mayalı ekmek ve peynirler gibi probiyotik besinler ile kök sebzeler (karahindiba, soğan, sarımsak, pırasa, patates, yer elması ve enginar gibi) ve tahıllar (yulaf, çavdar ve buğday) gibi prebiyotik besinleri düzenli olarak mutlaka tüketin. Ayrıca işlenmiş gıdalardan ve fast foodlardan uzak durmanız da çok önemli” diye konuşuyor.

Omega-3 yağ asidi olmadan olmaz

Omega-3 yağ asitleri  bağışıklık sistemimizi destekleyerek vücudumuzu hastalıklara karşı koruyor.  Ceviz, ketentohumu, chia tohumu, somon ve deniz ürünleri omega-3 kaynakları arasında yer alıyor. Güçlü bir bağışıklık sistemi için haftada 1-2 kez balık tüketmeyi ihmal etmeyin.

D vitamini şart

D vitamini vücudumuzun enfeksiyonlarla savaşmasında görevli önemli bir vitamin. Vücudumuzda yeterli düzeyde D  vitamini bulunmuyorsa vücut direncimiz hastalıklara karşı düşüyor. Yağlı balıklar (somon, tonbalığı, uskumru, sardalye), yumurta sarısı, karaciğer (dana eti), peynir ve mantarlar (shiitake, portobello) D vitamininden zengin besinler arasında yer alıyor. D vitamininin vücudumuzda aktif hale gelebilmesi için cildimizin güneş ışınlarıyla da temas etmesi gerekiyor. Bu nedenle her gün 11.00-15.00 saatleri arasında mutlaka 15 dakika güneşe çıkıp D vitamininin sentezlenmesini sağlamanız bağışıklık sisteminiz için çok önemli.