Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılacağı olağanüstü zirvede, 30 müttefik ülkenin devlet ve hükümet başkanları işgalin başlamasının ardından ilk kez yüz yüze bir araya gelecek. Zirvenin ana gündem maddesi ise Ukrayna’da devam eden savaş.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, zirveyi duyurduğu açıklamasında “Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin sonuçlarını, Ukrayna’ya güçlü desteğimizi ve güvenliğimizdeki yeni gerçeklik karşısında NATO’nun caydırıcılık ve savunmasının daha da güçlendirilmesini ele alacağız” demişti. Stoltenberg bugünkü basın toplantısında da yarınki zirveden Ukrayna’ya verilen desteğin daha da kuvvetlendirilmesine yönelik bazı kararların çıkmasını umduğunu belirtti.
NATO’nun son bir aydır yürüttüğü politika; bir yandan Ukrayna’ya güçlü bir destek sağlamaya çalışırken, diğer yandan savaşın NATO ülkelerine yayılmasına fırsat tanımamak ve Rusya ila çatışmaya dönüşecek adımlardan kaçınmak olarak özetleniyor.
Ancak coğrafi olarak Rusya’ya yakın veya kendisini tehdit altında hisseden bazı NATO ülkeleri daha güçlü tedbirler alınmasından yana. Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki NATO Barış Gücü oluşturulması önerisini zirvede resmen gündeme getirmeye hazırlanıyor. Rusya’ya yakın üç Baltık ülkesi Letonya, Litvanya ve Estonya ise NATO’nun daha güçlü tedbirler almasını ve hatta kalıcı bir güç bulundurmasını talep ediyor.
ABD ve diğer NATO üyeleri ise Rusya ile İttifakı doğrudan karşı karşıya getirecek bir adımı atmaktan yana kaçınıyor.
Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov da Ukrayna’ya uluslararası barış gücü gönderilmesinin Rus birlikleri ile NATO güçleri arasında doğrudan çatışmaya yol açacağı uyarısında bulundu.
‘KRİTİK ÖNEMDE’ ZİRVE
Türkiye’nin NATO Eski Daimi Temsilcisi Emekli Büyükelçi Fatih Ceylan, DW’ye yaptığı değerlendirmede, zirvenin kritik önemde olduğunu vurguluyor. Rusya’nın işgal öncesinde Ukrayna sınırı boyunca askeri yığınak yapması ve saldıracağına dair işaretlerin ortaya çıkmasıyla NATO’nun özellikle Rusya’ya yakın müttefik ülkelerin savunmasını takviye etmeye başladığını hatırlatan Ceylan, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Muhtemeldir ki bu takviyenin kapsamı yarınki toplantıda artırılacaktır. Ancak barış gücü gibi bir oluşum beklemiyorum. Ukrayna toprakları içinde NATO bir mevcudiyet sergilemez. Çünkü bu NATO’yu doğrudan çatışmaya sürükler.”
Ukrayna savaşı öncesinde dağınıklık görüntüsü çizen, hatta varlığı sorgulanan NATO’nun bu zirve ile artık toparlanma içinde olduğu mesajını vermesi de bekleniyor.
2010-2013 yıllarında NATO’nun Savunma Politikası ve Planlamasından Sorumlu Genel Sekreter Yardımcılığı görevini yürüten Emekli Büyükelçi Hüseyin Diriöz, zirvede temel olarak üye ülkeler arasındaki dayanışmanın ve birlik içinde olunduğunun gösterilmesini, sembolik olarak da Rusya’ya karşı “sağlam duruşun” sergilenmesini bekliyor.
TÜRKİYE’NİN ZİRVEYE KATILIMI
NATO zirvesi şimdiye kadar Rusya ile Ukrayna arasında bazı uzmanlarca denge politikası olarak adlandırılan çizgiyi takip eden Türkiye açısından da büyük önem taşıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hollanda Başbakanı Mark Rutte ile düzenlenen ortak basın toplantısında, krizin başından beri diyalog çağrısı yaptıklarını söyleyerek, çözüm için Rusya ve Ukrayna liderleri ile görüşmelerinin sürdüğünü belirtti.
Bir dönem Türkiye’nin Moskova Büyükelçisi de olan Diriöz, Ankara’nın iki tarafla da konuşabilen bir NATO ülkesi olmasının önemli olduğunu belirterek, “Zirvede Türkiye NATO içindeki dayanışmasını da gösterecektir diye düşünüyorum” öngörüsünde bulunuyor.
Diriöz, Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerinin ilerde köprüler kurulması gerektiği zaman önemli olacağına işaret ederek, şöyle konuşuyor:
“Bu kriz eğer zaman içinde aşılacaksa; Batı’da Rusya ile ilişkileri görece daha iyi olan Türkiye, Almanya, Fransa ve İtalya gibi ülkeler rol oynayacaktır. Ama bu demek değildir ki Türkiye, Rusya ile NATO arasında orta bir noktadadır. Türkiye NATO’dadır.”
TÜRKİYE’DEN BEKLENTİLER NELER OLABİLİR?
Türkiye şimdiye kadar izlediği politika çerçevesinde Rusya’ya karşı uygulanan yaptırımlara uymayacağını açıklamıştı. Diplomatik kaynaklar zaten şu anda Türkiye’nin uymasını gerektiren herhangi bir Birlemiş Milletler (BM) kararı bulunmadığını da belirtiyor.
Ancak zirve kapsamında İttifak’ın açıklaması muhtemel bazı ek tedbirlere Türkiye’nin de uyması gerekebilir.
Büyükelçi Ceylan, Ukrayna’ya halen yapılmakta olan askeri yardımın zirve sonrasında artırılabileceğini söyleyerek, Türkiye’yi de etkilemesi muhtemel bir öngörüsünü şöyle aktarıyor:
“ABD gibi bazı ülkeler belki kendi adlarına ek yaptırımlar da açıklayacak olabilir. Ama bunlar NATO kararı olmaz. Ancak şöyle bir karar gelebilir; tehlike altında olan üye ülkelerin savunmalarının takviye edilmesi ve buralardaki mevcudiyetin daha da artırılması gibi. Eğer ‘bütün müttefikler tehlikeye en yakın diğer müttefik ülkelerin savunmalarını takviye etmek yükümlülüğünü üstlenmişlerdir’ gibi bir karar çıkarsa, o zaman Türkiye bakımından da sonuçları olabilir.”
Ceylan, diğer üyeler gibi Türkiye’den de bu ülkelere katkı yapmasının gündeme gelebileceğini belirtirken, alınan bu karara bütün üye ülkelerin uymak durumunda olduğunu ancak her ülkenin kendi katkısını kendisinin belirleyebildiğini söylüyor.
Büyükelçi Ceylan, “Yani bir ülke diyelim ki bir tabur gönderir, diğeri daha az verebilir. Türkiye ‘oradaki karargah subaylarının sayısını artırıyorum ve bununla yetiniyorum’ da diyebilir” saptamasında bulunuyor.
NATO Genel Sekreteri Stoltenberg de bugün düzenlediği basın toplantısında İttifak’ın Karadeniz’e kıyısı olan Bulgaristan, Romanya, Macaristan ve Slovakya’da dört ek muharip güç konuşlandırma kararı aldığını duyurdu.
ERDOĞAN-BİDEN İKİLİ GÖRÜŞMESİ
Zirvenin Türkiye açısından bir diğer önemi ise Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden arasında yapılması beklenen ikili görüşme olacak.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın görüşme için “Bir gün içerisinde yapılabilecek toplantı sayısı sınırlı ama elimizden geldiğince, programlar el verdiği ölçüde bu görüşmeler gerçekleşecek” ifadelerini kullandı.
Erdoğan ile Biden arasındaki ilk yüz yüze görüşme 14 Haziran 2021’de yine bir NATO zirvesinde yapılmıştı. İkinci görüşme ise Roma’da 2021 ekim ayında düzenlenen G20 Liderler Zirvesi’nde gerçekleşmişti. Bu görüşme Erdoğan ile Biden’ın üçüncü görüşmesi olacak.
Görüşmenin uzunluğuna göre iki ülke arasındaki çeşitli alanlardaki gündem maddelerinin hepsinin ele alınıp alınamayacağı bilinmiyor. Ancak iki liderin bazı konularda ilke kararı alarak, gerisini teknokratların çalışmasına bırakabileceği de belirtiliyor.
Biden ile Erdoğan’ın Roma görüşmesinde, iki ülke arasındaki ilişkilerde yaşanan sorunların ve potansiyel işbirliği alanlarının bütünlük içinde ele alınması için Stratejik Diyalog Mekanizması kurulmuştu. Ankara bu mekanizmanın düzenli aralıklarla toplanmasını istiyor.
Türkiye’nin ABD’den beklentileri arasında Türk Hava Kuvvetleri’nin gereksinimi olan 40 adet yeni nesil F-16 alımı konusu da yer alıyor. Bu talebe ilişkin teknik görüşmeler halen sürüyor.
Edinilen bilgiye göre ABD de bir başka tartışmalı konu olan Rusya’dan satın alınan S-400 hava savunma sistemi hakkındaki pozisyonunu koruyor. Bu çerçevede Türkiye’den beklenti bu sistemin elden çıkartılması yönünde.
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman, bu ay başında Ankara’ya yaptığı ziyaret sırasında S-400’ler için “Belki artık bu problemi çözmenin, farklı bir yolunu aramanın zamanı gelmiş olabilir. Bu noktada neler yapılabileceğine bakacağız. Her şey koşullara bağlı” demişti.