Norm Haber

Ömer Çelik’ten önemli mesajlar

AK Parti'de MYK sona erdi. 1 saat 20 dakika süren toplantının ardından AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Konuşmasına 29 Ekim mesajıyla başlayan Ömer Çelik, Irak-Suriye tezkeresine HDP ile birlikte 'hayır' oyu veren CHP için, "Geçmişte PYD/PKK Türkiye'ye niye saldırsın ki diyenler bugün tezkereye hayır oyu vermiştir." dedi. CHP'nin 'yabancı asker' iddiasına yanıt veren Çelik, "Bu madde Türkiye'nin uluslararası terörle mücadele koalisyonunun bir parçası olması anlamında ihtiyaç duyulan bir maddedir. Ya daha önce evet derken tezkereleri okumadılar ya da "bilinmeyen" ama herkesin bildiği birtakım ittifak ilişkileri çerçevesinde tutum değiştirdiler." ifadelerini kullandı.

AK Parti Sözcüsü Çelik’in konuşmasından satır başları şöyle;

29 EKİM MESAJI

Cumhuriyet’i kuran ruhun bugün aynı kararlılıkla yaşadığı ve geleceğe aynı azimle aktarılacağını ifade etmek isterim. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sözündeki irade, tarihsel birikim ve geleceğe dönük olarak en zor şatlarda bile devam etme iradesi her zaman, hepimiz için yol göstericidir.

TBMM 2 kere gazi olmuştur. Dünyadaki bütün meclisler bir savaşın sonunda kurulmuşken dünyada bir tek TBMM bir savaşa komutanlık etmiştir. Nasıl o gün o irade, milletvekilleri hiçbir şekilde meclisi terk etmediyse aynısı 15 Temmuz’da da görülmüştür.

Evlatlarına kavuşmak için vicdan nöbeti tutan Diyarbakır Annelerine bir kez daha hürmetlerimizi sunuyoruz.

“ŞEBNEM ŞİRİN’İN KATLEDİLMESİ”

Şebnem Şirin hunharca katledildi. Kadın cinayetleri maalesef hepimizi sarsmaya, kahretmeye devam ediyor. Bu canilerin içinde bulundukları kültürel ortam, onları teşvik eden çeşitli kodlar, bütün bunlar eğitimden çeşitli sivil toplum çalışmalarına kadar birçok alanda güçlü bir mücadele verilmesi gerektiğini bir kez daha gösteriyor. Kadına şiddetin insanlığa şiddet olduğunun anlatılması, bunun yeni nesillerde bir bilince dönüşmesi, çok boyutlu ve birlikte ortaya koyulacak bir iradeyi gerektiriyor.

Hem caydırıcılık konusunda yasal düzenlemeler getirdik hem de takip konusunda bütün bunları önlemeye yönelik yüksek bir gayret var. Bu sadece güvenlik ve yasa meselesi değil. Kullandığımız Haber dilinden dizilerde teşvik edilen rol modellerine, birtakım kültürel kodlara kadar çok geniş bir çerçevede ele alınması gereken bir mesele. Bu konuda parti olarak yeni çalışmalar yapmaya devam edeceğiz. Şebnem Şirin’e Allah’tan rahmet diliyorum.

IRAK-SURİYE TEZKERESİ

Terörle mücadele güçlü şekilde sürüyor. En son, Irak ve Suriye’deki askeri varlığımız için bir tezkere getirildi meclise. Maalesef burada hayır oyu veren partilerin gerekçelerinin mantıksızlığı, dayanıksızlığı ve milli güvenlik hassasiyetinden yoksunluğuyla karşı karşıya kaldık.

Bu tezkerelerle birlikte yapılan operasyonlar söz konusu olmasaydı bugün Türkiye’nin Suriye ve Irak sınırlarında terör devletçikleri kurulmuş olacaktı. Bu fiili oluşumlar kurulma safhasına gelmişken TSK oraları darmadağın etmiştir. Sınırlarımızın yakınında herhangi bir terör devletçiğine göz yummayacağımız kararlı şekilde gösterilmiştir. DEAŞ’la karadan mücadele eden ve en çok zayiatı vermiş ülkeyiz.

CHP’NİN TARİHİ AÇISINDAN KIRILMADIR

Geçmişte PYD/PKK Türkiye’ye niye saldırsın ki diyenler bugün tezkereye hayır oyu vermiştir. Türkiye’nin sınır güvenliği açısından 20-30 Km Irak ve Suriye sınırında oluşturulan derinliğin ne kadar hayati olduğu bu süreçte bir kez daha görülmüştür. Burada ortaya koyulan iradeye Türkiye’nin milli güvenliği konusunda hassasiyeti olan herkesin destek vermesi gerekirdi.

Türkiye’nin terörle mücadelesini savaş olarak nitelendiren partiyle CHP aynı hizaya gelmiştir. Teröre destek verenler, PKK’yı terör örgütü saymayanlar, CHP’ye mesaj göndererek ‘bu tezkereye hayır oyu verin’ dedikten sonra CHP hayır oyu vermiştir. Anlaşamadığımız pek çok nokta olsa da CHP geçmişte Türkiye’nin milli, sınır güvenliği konusunda çok yüksek hassasiyet gösterirdi.

ERDOĞAN’IN AFRİKA TEMASLARI

Cumhurbaşkanımızın Afrika ziyareti dünyada çok yankı getirdi. Türkiye’nin Afrika’da ne işi var diye sordu bazıları. Türkiye Afrika’daki varlığını herhangi bir ülkeye karşı olmak değil, Afrikalı kardeşlerimizin yanında olmak için gerçekleştirir.

Afrika’da sömürgeci olarak bulunanların bugün oraya eşit ortaklık çerçevesinde giden Türkiye’yi sorgulamaları ibretlik bir durumdur. Maalesef Afrika’da eski sömürgecilere yenileri eklenmiş.

2002 yılında Afrika’da sadece 12 büyükelçiliğimiz vardı, bunu 43’e yükseltmiş olduk. Yatırımlar yapıyor, insani faaliyetler gerçekleştiriyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın Afrika’ya bu çerçevede yeni ziyaretleri planlanıyor.

ERMENİSTAN’LA NORMALLEŞME

Ermenistan Azerbaycan’a karşı saldırganlığından vazgeçerse bölgede kurulacak istişare mekanizmasının bir parçası olacaktır. Bunu Azerbaycan’ın kabul etmesiyle Türkiye de tabii ki kabul etmiştir.

Ortaya çıkan bu tablo CHP’nin tarihi açısından da bir kırılmadır. Geçmiş dönemlerde ortaya koydukları analizler dikkate alınmaya değerdi ama şimdi CHP kendi tarihindeki bu pozitif duruşu terk etmiş görünüyor.

10 BÜYÜKELÇİNİN GERİ ADIMI

Büyükelçiler Viyana Sözleşmesi’nin 41. maddesine göre davranmak durumundalar. Hiçbir şekilde bu üslubu kabul etmeyeceğimizi ifade etmiştik. Biz Türkiye’de büyükelçileri kendi ülkeleriyle ilişkilerin iyi olması için çok değerli misafirler olarak görüyoruz.

Ülkeler arasında birbirlerini eleştiren, politikasını kritik eden çeşitli dönemler yoğunlaşabiliyor. Bu dönemlerde bile bir ülkenin buradaki büyükelçisi diplomatik başarısını ortaya koyarak ilişkilerin hasar almadan bir kapasite ortaya koyduğunda hem diplomatik görevini, hem ülkesinin doğru temsilini, hem de ülkemizin kendi ülkesine doğru anlatılmasını sağlıyor. Ama bu son olay büyükelçilerin diplomatlığına uygun bir iş değildir.

AB’NİN TÜRKİYE RAPORU

Yargı ve temel haklar konusunda AB’nin eleştirileri nerede konuşulacaktır? Yapılacak şey, yargı ve temel haklar, adalet, özgürlük ve güvenlik konularını içeren 23. ve 24. fasılların açılmasıdır. AB bir yandan eleştiri getiriyor bir yandan da bu fasılları açmıyor. Fasıl açmak için bir ön şart olmaz. Müzakereye yanaşmıyorsunuz. Yaptığınız şey bir değerlendirme, analiz olmuyor; sadece bu konuları Türkiye’ye karşı bir koz gibi kullandığınız ortaya çıkıyor.

AB yetkilileri Türkiye’de yargı ve temel haklar konularını gerçekten konuşmak istiyorlarsa o zaman 23. ve 24. fasılları açmalılar. Türkiye tarafı sizi tatmin edecek bir perspektif ortaya koymazsa o zaman faslı kapatmazsınız, müzakereler bir sonuca varmamış olur.

18 Mart Mutabakatı’nın tüm boyutlarıyla uygulanması gerekirken buna uymuyorlar. O mutabakatın içinde olan fasılların açılması, üst düzey temaslar, gümrük birliğinin güncellenmesi gibi konularının hiçbirini gündeme almıyor, sadece göç meselesini gündeme alıyor. AB’nin attığı imzaya sadık kalmadığının göstergesidir bu.

Göç meselesinde Türkiye’nin insani tavrı onların sınır güvenlikleri açısından işe yaradıkları için bunu takdir ediyorlar ama diğer maddeleri gündeme almıyorlar. Bu siyasi ikiyüzlülükten başka bir şey değil. AB Kıbrıs Türklerini sistematik olarak görmezden gelen yaklaşımını sürdürüyor. Kısıtlayıcı mekanizmaları siz üretiyorsunuz, ondan sonra da uyumun azaldığını söylüyorsunuz. Doğru tavır oturup müzakere etmektir. Türk tarafı performans gösterir, istenen sonuçlara ulaşırsa o zaman ne yapacağız gibi bir endişeyle fasıl açmıyorlar.

BATI ŞERİA

Şeria’daki çeşitli yerlerde 3100 konutun inşasına izin verildi. Bu iki devletli çözüm perspektifini ortadan kaldıran bir yaklaşımdır.

ORMAN ALANLARININ AĞAÇLANDIRILMASI

Kasım ayında Tarım Bakanlığımız bir seferberlik başlatarak yanan ormanların yeniden ormanlaştırılması için çalışma başlatıyor. Burada birkaç metot kullanılacak. İlki ağaçlandırma, sonra tohum takviye ve bazı yerlerde kendi haline bırakma yöntemi. 11 Kasım’da 81 ilde vatandaşlarımızla bu seferberlik kapsamında bu ortaya konacak.