Öğrencilerin baskı sanatı ve cam üfleme sanatı hakkında bilgi edinmelerini sağlamak, sanatla olan bağlarını güçlendirmek, sanatla temas etmelerine olanak tanıyarak eğitime katkı sunmak ve bakış açılarını geliştirmek amacıyla düzenlenen sergi, Yeditepe Üniversitesi’nde 14 Nisan- 13 Mayıs tarihleri arasında ziyaretçilerini kabul edecek. Gerçekleştirilen sergide, Demir Kardaş’ın pandemi döneminde ürettiği ve ‘Mutlu Anılar Serisi’ adı altında bir araya getirdiği eserleri fiziksel ortamda ilk defa izleyici ile buluştu. Mimarlık Fakültesi tarafından organize edilen serginin küratörlüğünü ise üniversitenin Mimarlık Bölümü mezunları Ecem Naz Çakır ve İlke Çolak yapıyor.
“GÜZEL SANATLARDAN UZAKLAŞMAK, TABİATTAN UZAKLAŞMAKTIR”
Sergi açılışına Yeditepe Üniversitesi Kurucu ve Onursal Başkanı Bedrettin Dalan da katıldı. Yeditepe Üniversitesinin kuruluşu sırasında Güzel Sanatlar Fakültesine öncelik verdiklerini ifade eden Bedrettin Dalan, “Resimler bize sadece sanatı değil, tarihi de gösterir. İnsanlar estetik anlayışıyla beraber doğar. Güzel sanatlarla uğraşmak aslında her insanın doğasında var. Güzel sanatlardan uzaklaştıkça da tabiattan ve hayattan koparsınız. Eğer bir üniversitede güzel sanatlar öncelikli olmuyorsa o kurumun ayakta kalma şansı yoktur” açıklamasını yaptı.
“RENK VE ESTETİK BAKIŞ AÇILARINA KATKI SAĞLAYACAK”
Bu sergisinde genellikle daireler ve renkler üzerine yoğunlaştığını belirten Sanatçı Demir Kardaş ise adının üst üste olmasının da renklerin üst üste olup sağladığı uyumdan kaynaklandığını söyledi. Mimarlık öğrencileriyle sergisini buluşturmaktan büyük keyif aldığını ifade eden Kardaş, “Serginin gençlerin mimari bakış açıları içinde renk ve estetik olarak katkı sağlayacağını umut ediyorum. Onların bir renk kompresyonlarıyla bağlantılı çok daha güzel işler yapacaklarını düşüncesindeyim” dedi.
“HİÇBİR KARAMSARLIĞA YER YOK”
Pandemi döneminde yapmasına rağmen eserlerinde hiçbir karamsarlığa yer vermediğini de belirten Kardaş, “Yani hayatımın içerisindeki en güzel adımları üst üste koyup bu sergiyi hazırladım. Tabiatta dünyada her şey yuvarlak ve döngüsel hareketler var. Bu yüzden en sevdiğim ise şey dairedir. Bu yüzden ağırlıklı olarak kullandım. Öğrenciler eserlerle oldukça ilgili. Onlarla iletişim kurmak ve eserlerin anlamlarını anlatmak benim için güzel bir şey” şeklinde konuştu.
“60 YILLIK YAŞAMI BİR TRENE SIĞDIRDIM”
Sıcak cam sanatçısı Gülin Aygül ise şunları söyledi:
“Sergide, geleneksel ebrumuzdan sıcak cama uyarladığım Yaşam Treni’m yer aldı. Bizim yaşamımız treni, her bir vagonu ise yaşamımızdaki yirmi yıllık süreci anlatıyor. Ebrunun bu konuya oldukça uygun olduğunu düşündüm. Ben hayatı üç vagona ayırdım. Bunlardan ilki, yani ilk 1 yaşından 20 yaşımıza kadar olan dönemi yansıtıyor. Daha uçuk pembe ve mavi renkleri kullandım. Çünkü bu yıllar daha masum ve sakin geçer. Yirmi ile kırk yaş olan dönemi ise daha karanlık ve hareketli olduğu için gelgit üzerine tasarladım. Kırk ile 60 yaş arasındaki dönemi de olgunlaştığımız, içinde pırıltıları ve süslemeleri olan doğanın dinginliğine sahip olunan, çiçeklerin de açtığı dönem olarak hayal ettim. Yeşil ağırlıklı yaptım. Öğrenciler de trene oldukça ilgi duydu. Çalışmamı onlara anlatmak benim için çok keyifli oldu.”
“FAALİYETLERİMİZE DEVAM EDECEĞİZ”
Her zaman öğrencilerin bakış açısını geliştirip motivasyonlarını artırmayı hedeflediklerini söyleyen Mimarlık Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Bengi Korgavuş da “Sergi, açılış gününde öğrenciler tarafından yoğun ilgi gördü. Gerek Mimarlık Fakültesinden gerekse diğer fakültelerden öğrenciler burada buluştu. Serginin kültürel zenginlik katacağını düşünüyoruz. Fakülte olarak bu tarz sanatsal ve kültürel faaliyetlerimize devam edeceğiz” dedi.