Otizm düşünme, hissetme, dil ve başkalarıyla ilişki kurma becerisinde problemler yaşatan karmaşık bir nöro-gelişimsel bozukluğudur.
Beynin yapısını veya işleyişini etkileyen ve bazı sinir sistemi sorunlarından kaynaklandığı düşünülen Otizm Spektrum Bozukluğu (OBS) her toplumda, her coğrafyada, her ırkta ve her ailede rastlanabilen otizmin, kesin bir tedavisi yok ve genellikle hayat boyu sürüyor.
OTİZM’İN BELİRTİLERİ
Erkeklerde kızlara oranla 3-4 kat yaygın olan otizmde en önemli belirtiler ise çocuğun göz temasından kaçınması, ismi söylendiğinde tepki vermemesi, belirgin derecede tekrarlayıcı hareketler yapması.
Kişiden kişiye farklılık göstermekle birlikte; güldürülmeye çalışıldığında çocuğun gülmemesi, dönen nesnelere karşı aşırı ilgi duyması, el sallamaması, öpücük göndermemesi, sürekli sallanması veya parmak uçlarında yürümesi, konuşmada akranlarının gerisinde olması, gözlerinin bir şeye takılıp kalması da otizmi düşündürecek belirtiler arasında yer alıyor.
OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU ÖZELLİKLERİ
Otizm Spektrum Bozukluğu özelliklerinin üç kategoriye ayrıldığını kaydeden Uzman, bunları şöyle sıraladı:
İletişim sorunları: Dili kullanma veya anlama güçlüğü dahil. Otizmli bazı çocuklar dikkatlerini ve konuşmalarını birkaç konu alanı üzerinde yoğunlaştırırlar, bazıları sıklıkla cümleleri tekrar ederler ve bazıları çok sınırlı konuşmalara sahiptirler.
İnsanlara, olaylara ve olaylara ilişkin zorluk: Arkadaş edinme ve insanlarla iletişim kurma, yüz ifadelerini okumada zorluk çekme ve göz teması kurmama gibi.
Tekrarlayan vücut hareketleri veya davranışları: El çırpma, tekrarlanan sesler veya ifadeler gibi.
OTİZM HER 54 ÇOCUĞUN ORTALAMA 1’İNDE GÖRÜLÜYOR
Çamlıca Medipol Üniversitesi Hastanesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Bölümünden Uzm. Dr. Emin Çağlar, 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Gününe ilişkin açıklamalarda bulundu.
Her 54 çocuğun ortalama 1’inde otizm görüldüğünü belirten Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Bölümünden Uzm. Dr. Emin Çağlar, “Otizmi olan çocukların hepsi aynı şiddette otizme sahip değildir. Bazı çocuklar şiddetli sosyal ilişki kuramama, konuşmanın hiç olmaması ve tekrarlayıcı hareketlerin yoğun olduğu şiddetli otizm tablosu içerisindeyken, bazı çocuklarda ise belirtiler oldukça hafif olabilir. Otizmin farkında olmak, yok saymamak ilk basamaktır. Otizmi yok saymayın, farkında olun” dedi.
Dr. Çağlar, otizmin erken çocukluk döneminde (okul öncesi), belirtilerin gözlendiği önemli bir nörogelişimsel bozukluk olduğuna değinerek, “Beynin sosyal iletişim ve etkileşimi sağlayan kısımlarının gelişiminde görülen farklılıktır. Otizme dair belirtiler bazı çocuklarda gelişim basamaklarının erken dönemlerinde başlarken, bazı çocuklarda öncelikle normal seyreden gelişimde gerileme veya aksaklıklar olur.
Örneğin, 1 yaşına kadar gelişimi normal olan çocuğun iletişim becerilerinde, konuşmasında gerilik olabilir. Otizm şüphesi, çocuğun konuşmasının gecikmesi veya etrafa ilgisiz, tepkisiz olması ile ortaya çıkar. Aile çocuğun akranları konuştuğu halde hiç kelime çıkarmamasından ya da daha önce “anne, baba” gibi tekli kelimeleri söyleyebilirken son aylarda bu kelimeleri unutması nedeniyle doktora başvurur” diye konuştu.
ERKEK ÇOCUKLARDA DAHA ÇOK GÖRÜLÜYOR
Yapılan araştırmalar sonucu her 54 çocuğun ortalama 1’inde, yani yüzde 1.9’unda, Otizm Spektrum Bozukluğu tespit edildiğini belirten Dr. Çağlar, “Otizm Spektrum Bozukluğu erkeklerde (yüzde 3.0), kızlara (yüzde 0.7) göre 4.3 kat daha yaygın olarak görülür. Otizm poligenik bir bozukluktur ve kalıtsallığı yüzde 90’ın üzerindedir. Kalıtsallık ne demek? Pek çok genin etkilenmesi ve bu genlerin otizm üzerindeki katkısının yüzde 90’ın üzerinde olması anlamına gelmektedir. Peki genler neden etkileniyor? Çocuk aşı oldu diye mi? Çocuk çok televizyon izledi diye mi? Anne-baba çocuğu ile çok ilgilenmedi diye mi? Hepsinin cevabı ‘hayır’. Otizm tek bir sebeple oluşacak kadar basit bir bozukluk değildir.
Tek bir zararlı olayla tüm bozukluğu açıklamak mümkün değildir. Her insan genetiğinde bozuk genler, mutasyonlar olabilir. Hem anneden hem babadan aktarılan bu genlerin, insanların beynindeki iletişim kurmayı sağlayan büyük ağlarla ilgili olması durumunda otizm ortaya çıkmaktadır. Tabi ki bu genlerin çevresel faktörlerle etkileşimi de söz konusu olmaktadır. Ancak kalıtsallık olmadan çevresel faktörler tek başına otizm oluşmasına neden olmaz. Çevresel faktörlerden üzerinde en çok durulan ileri anne ve baba yaşıdır” dedi.
OTİZMİN ŞİDDETİ HER ÇOCUK DA AYNI DEĞİL
Tanı koyabilmek için bu belirtilerin tümünün çocukta bulunması gerekmediğini ifade eden Dr. Çağlar, “Otizmi olan çocukların hepsi aynı şiddette otizme sahip değildir. Bazı çocuklar şiddetli sosyal ilişki kuramama, konuşmanın hiç olmaması ve tekrarlayıcı hareketlerin yoğun olduğu şiddetli otizm tablosu içerisindeyken, bazı çocuklarda ise belirtiler oldukça hafif olabilir. Otizmin bir spektrum bozukluğu olması demek belirtilerin şiddetinin her çocukta farklı derecelerde olduğu bir yelpaze bozukluk olmasındandır.
Çocuğunda bu belirtileri olan aileler vakit kaybetmeden Çocuk Psikiyatriye gitmelidirler. Otizmin farkında olmak, yok saymamak ilk basamaktır. Erken tanı ve yoğun özel eğitim programları çok önemlidir. Çocuğun bundan sonraki hayat kalitesi ve bağımsız yaşam sürebilmesi açısından hayati önem arz etmektedir. Çocuğunda otizm tanısı olan aileler imkânlarının yettiği ölçüde haftalık alınan özel eğitim saatini artırmalıdırlar. Son yapılan çalışmalar haftalık en az 15 saat eğitim önermektedir” diyerek sözlerini sonlandırdı.