Norm Haber

Özel’den Silivri’de sert açıklama: Savaş ilanı kabul ederim!

Ekrem İmamoğlu'nu ziyaret eden CHP Lideri Özgür Özel, Silivri'de açıklamada bulundu. Özel, Can Atalay krizinde TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'a çok sert tepki gösterdi. "Zurnanın zırt dediği yerdeyiz" diyen Özel, " Katip üyemi tehdit etme! Savaş ilanı kabul ederim. Bundan sonra da anayasaya aykırı bir adım atma? Savaş ilanı kabul ederim" dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel konuştu:

Bunların hepsi üst düzey liyakate sahip. Mesleki geçmişlerinde kendi alanlarında Türkiye’nin ve dünyanın en iyi firmalarında çalışmış. Sayın İmamoğlu’nun İstanbul’daki iyi yönetme ve en iyilerle çalışma anlayışı gereğince, hatta zaman zaman kamuoyuna “Yetenek avcıları, head hunter’lardan bir ekip oluşturdu.” diye söylenen ve doğru olan, alanındaki en iyi kişiler.

Her birlerinin incelendiğinde kendi mesleki geçmişleri, kendileri ve aileleri açısından onur duyulacak başarılara sahip ve Ekrem İmamoğlu’nun davetiyle dünyanın en önemli metropolünün en iyi şekilde yönetilmesi hayalinin, umudunun, heyecanını duyan ve görev kabul eden kişiler.

Ve bu arkadaşlarımız Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul’u birlikte yönettiği ekipten bir çete çıkarma…

Suç örgütü çıkarma zorlamasıyla alınan alanlarındaki yetkili bürokratlar. Burada niçin oldukları, neden bulunduruldukları konusunda hiçbir fikirleri yok. Hikayelerini dinlediğinizde siz de şaşırıyorsunuz ve gerçekten insan üzülüyor ve utanıyor. Diğer yandan bir diğer özellikleri de sürekli yalancı şahit olmaya, iftira atmaya yönelik baskı altında tutuluyorlar ve bu baskılar, “SEGBİS’ten görüşüyoruz. Birazdan ekran kapanır. Beni bir daha göremezsin. Evlatlarını 10 yıl göremezsin.” diye hangi savcıların kime, ne zaman ne dediğini biliyorum. Benim elimde ve bu zulüm sürdükçe ileride verecekleri hesabın süresi de uzayacak. Buradan bir kez daha uyarıyorum. Kimseyi çocuğuyla, özgürlüğüyle tehdit etmeyin. “Ne demek istediğim gibi ifade vermiyorsun? Ne demek benim dediklerimi desen? Benim dediklerimi söylesen işin kolay. Dünya kadar belediye başkanını sen içeriye alacaksın. Bomboş iddianame. Hadi hazırla.” Buradan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’na söylüyorum. “MASAK raporun vardı ya, kuvvetli kanıtların vardı ya, şahitlerin vardı ya, hani iddianame?” Bir iddianame yazamaz durumdalar ve yeni şahitler üretmek üzere İstanbul Büyükşehir’le geçmişte çalışmış, şimdi çalışmayanlara şöyle ifade var: İstanbul’da bakanlıktan ihale almış kişilere diyor ki: “Bak oradaki ekmeğinden olursun, burada yalan söyle.” Buradan bütün Türkiye’ye ve Adalet Bakanlığı’na sesleniyorum. Adalet Bakanı’na sesleniyorum. Arkadaşlarımız içeride. Bütün deliller elinde. Bütün ifadeler elinde. Hadi gelin iddianameyi yazın görelim. İddianameyi yazın görelim bakalım ne yazacaksınız? Her tuttuğunuz dal elinizde kaldı ya! Her tuttuğunuz dal elinizde kaldı.

Buradan, dün Beylikdüzü’nden Devlet Bahçeli’ye yaptığım çağrıyı tekrarlıyorum. Bütün arkadaşlarımızla da konuştuk. Devlet Bey hep diyordu ya: “CHP, terör sustu Türkiye’ye ne diyor?” Ben diyorum ki Devlet Bey’e, hadi 3T. Ben varım, biz varız. Terörsüz Türkiye’ye, tutuksuz yargılama, tutuklulara tahliye, TRT’den yayınlama. Bütün iddiaları televizyonda, Silivri’de yapılacak olan yargılamayı televizyondan, TRT’den yayınlayın. Savcının sorularını da millet duysun, alacağı cevapları da millet duysun. Emniyette de, savcılıkta da tek tek cevaplarını verdik. Veremeyeceğimiz hesabımız yoktur. Terörsüz Türkiye’ye de ben destek veriyorum. Devlet Bey’den de tutuksuz tahliye ve TRT’den canlı yayın konusunda destek bekliyoruz. O zaman yepyeni bir Türkiye başlayacak. Yepyeni bir Türkiye. Biz üzerimize düşen, üzerimize düşen cesareti gösteriyoruz. Herkes göstersin. Bugün Sayın Ekrem İmamoğlu’yla, Sayın Mehmet Murat Çalık’la, Sayın Emrah Şahan’la, Sayın Rıza Akpolat’la, Sayın Mehmet Ali Çalışkan’la ve Sayın Can Atalay’la da görüştük. Ekrem Başkan hem Cumhurbaşkanı adayımız olarak içeride çalışıyor hem de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin başkanı, seçilmiş başkanı ve İstanbul’un verdiği vazifeyle İstanbul’un muhafızı olarak çalışıyor ve bize bugün, heyetimize İstanbul’a yapılan bir büyük kötülüğü yakından takip ettiğini ve önümüzdeki günlerde bunu deşifre edeceğini ve o gündemle İstanbul’un, Türkiye’nin dikkatini bu noktaya çekeceğini, İstanbul’un kendisine emanet olduğunu, onun burada tutulmasının kendisine değil İstanbul’a ihanet olduğunu söylüyor ve “İstanbul’u bu millet 5 yıllığına bana emanet etti. Ben İstanbul’un muhafızıyım. İstanbul’a saldırıyorlar. Yaptıklarının farkındayım. Yarından tezi yok bunları açıklayacağım.” notunu sizlerle paylaşmak istedim.

Özellikle Can Atalay’la yaptığımız görüşmenin tarihi bir önemi var. Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar ki mecliste okutulmak üzere yollanmış karardır, Yargıtay’a yerine getirilmek üzere yollanmış karardır. Anayasaya aykırı bir şekilde Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş da biliyor ki, kendisiyle bunları defalarca konuştuk ki, AYM kararları herkesi bağlar. Anayasa’da öyle yazıyor. Yasamayı, yürütmeyi, yargıyı ayrı ayrı bağlar. Birileri yargıya, AYM kararına uyma dedi ve Anayasa Mahkemesi’ne bu konuda itiraz edildi. Anayasa Mahkemesi kararının herkesi bağladığını söyledi, kararı da gerekçeli olarak ilan etti. Bu kararın mecliste okunması lazım.

Can Atalay kararının kunmaması anayasaya karşı suç. Suçu işleyen Numan Kurtulmuş. Dün o hataya ortak olmayıp Meclis Başkanvekilliği görevi sırasında kararı okutan Gülizar Biçer Karaca doğrusunu yaptı. Memlekette Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmaması için bir yargılama olsa Numan Kurtulmuş ceza alır. Gülizar Biçer Karaca da beraat eder. Gülizar Biçer Karaca belki de Numan Kurtulmuş’u da kurtardı yaptığı iş ile. Meclis adına yaptı. Şimdi bu yapılan iş ile ilgili atıp tutuyorlar. Yahu siz kimsiniz? Anayasa Mahkeme kararına uymamak, uyana da suçlamak. Numan Bey’e aramızdaki hukuka da binaen nezaketle uyarıyorum, nezaketle. Siz ne demiştiniz ilk başta? “Bizi, beni destekleyin.” dediniz. Ben ne dedim? “2 yıllığına aday çıkarıyorum. 2 yıl boyunca tarafsız Cumhurbaşkanı, tarafsız meclis başkanlığı yapın. Tarafsız meclis başkanlığı. 2 yıl sonra karşınıza aday çıkarmayacağım, sizi destekleyeceğim.”

Şimdi geldik bir sürü geçmişte hatalarınız oldu da şimdi geldik son noktaya dayandık. Zurnanın zırt dediği yerdeyiz. Mihenk taşının vurulduğu yerdeyiz. Sen Anayasa Mahkemesi kararını, Anayasaya uygun okutulmuş, buna karşı artık okutuldu, gereği yapıldı demek yerine dün tutanakları, tutanaktan erişimi kaldırmaya. Neymiş efendim? Tedbiren kaldırıyormuş. Mecliste konuşulan şey tutanakta olur. Tutanak meclisin namusudur. Karar Anayasa Mahkemesi’nden, okutan meclis başkan vekili. Şimdi ona karşı bir pozisyon almaya. Yok yetkilerini kullanacakmış. Yetkini kullanmayacaksan, okutulan kararın arkasında duracaksın. Yoksa asla ve asla tarafsızlığını hiçbirimize de anlatamazsın, Türkiye’ye de anlatamazsın, kendi vicdanına da anlatamazsın. Ben o HAS Parti döneminden gelen ve aslında nasıl farklı düşündüğü bilinen bir kişinin yastığa başını koyduğunda kendine ve vicdanına anlatamayacağı bir işe imza atmamasını tavsiye ederim. Atarsa ne olur? Ne dedim? Sordu İstanbul basını. “Bu yapılanlar nedir?” dedi bu sürecin başında. “Savaş ilanıdır.” dedim. “Tayyip Bey savaş ilan etmiştir. Başımın üstünedir.” dedim. Siz ne yapacaksınız? Savaş ilan edilen birisi ve bir parti ne yapacaksa onu yapacağım. Numan Bey’e söylüyorum. Sakın bize savaş ilan etmeye kalkma. Savaş ilanı kabul ederim. Meclis başkan vekilim mi tehdit etme? Savaş ilanı kabul ederim. Katip üyemi tehdit etme! Savaş ilanı kabul ederim. Bundan sonra da anayasaya aykırı bir adım atma! Savaş ilanı kabul ederim. Hepinize teşekkür ederim.