Norm Haber

Psikoloji dizileri gerçekleri yansıtıyor mu?

Son dönemde popüler olan psikoloji dizileri hakkında konuşan Klinik Psikolog Dr. Sevilay Sitrava, "Dizilerle psikoterapi odasında nelerin olabileceğine dair fikirler ediniyoruz. Bir yandan çok öğretici, aydınlatıcı ve fikir verici ancak bu süreçler hakkında doğru ve net bilgi sağlamak için yeterli değil" dedi.

Türkiye’deki televizyon kanallarında psikoloji ve psikiyatri odaklı diziler reytinglerde zirveye oynuyor. Peki gerçek hikâyelerden uyarlandığını vurgulayan dizilerde insanlar psikoterapiden mi geçiyor?

Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Klinik Psikolog Dr. Sevilay Sitrava, “İnsan başkasının dünyasına girerek orada dolaşmak daha az duygu temasıyla o dünyada olup biteni izlemek istiyor. Başka dünyaları görmek ve o dünyalarda nelerin olup bittiğini izlemek insanlara cazip geliyor. Bu diziler, insanlara ruhsal hastalıklarını keşfetme konusunda doğrudan yardımcı olamaz ancak karakterlerin duygularını mercek altına alırlarsa kendi ruhsal meselelerine ilişkin bilgi sahibi olabilirler. Psikolojik bir tüyo vermek gerekirse kişi izlediği bir sahneye diğerlerine oranla daha fazla tepki veriyorsa üzerinde durmak gerekir. O sahne kişinin kendi hikâyesinde önemli bir temaya işaret ediyor olabilir. Dizi karakterinin yaşadığını birebir yaşamıştır asla diyemeyiz ancak o izlediği durumun kendisinde yansımaları vardır, o nedenle daha çok etkileniyordur” dedi.

“PSİKOLOJİ VE PSİKİYATRİ YAŞAMIN ÇOK İÇİNDE”

Psikoloji ve psikiyatrinin herkes tarafından bilinmek istenen ve yaşamın çok içinde alanlar olduğunu ifade eden Sitrava, şöyle konuştu:

“İnsanın hangi olayları yaşadığını bilmek ve nasıl deneyimlere sahip olduğunu dinlemek hem merak uyandırıcı hem de merak giderici. Psikoloji ve psikiyatri odaklı diziler tam bu ihtiyaçlara hizmet ediyor. İnsanlar, bu diziler sayesinde ötekinin hangi duyguları hissedebileceğini, o durumlarla nasıl başa çıkmaya çalıştığına dair bilgiler öğrenebiliyor. Duygu teması az olduğunda ya da hiç olmadığında öncelik olaylara odaklanmakta oluyor. Bu da arkadaşın ya da yakının anlattığı bir olayı dinlemekten farklı oluyor. Çünkü yakınınızı dinlerken duygu temasınız görece daha fazla oluyor. Bu nedenle diziler, bilinmezliği daha bilinir kılma konusunda çok yardımcı oluyor, ilgi görüyor.”

“HER PSİKOLOG TERAPİ YAPAMAZ”

Dizilerdeki psikoterapistlerin psikologların profillerini tam olarak yansıtmadığını ancak fikir verdiğini kaydeden Sitrava, “Bu diziler, psikoterapistin düşünce biçimi, hastaya yaklaşımı ve ilişki kurma biçimi hakkında fikir veriyor ancak yeterli değildir. Bir de psikiyatrist, psikolog ve klinik psikolog ayrımlarının yeterince iyi ve net şekilde yapılmadığını söyleyebilirim. Her psikolog, terapi yapamaz. Sadece klinik psikologlar psikoterapi yapabilir. Her psikiyatrist terapi yapamaz. Psikiyatristler ilaç yazar. Ancak psikoterapi eğitimi almış bir psikiyatrist, psikoterapi yapabilir. Unutmamalı ki, her psikoterapi süreci kişiye özeldir. Hasta-psikoterapist ilişkisi de bir o kadar biriciktir. Bu dizilerle ufak çaplı psikoterapi odasına ve sürecine kafamızı uzatıyoruz. Psikoterapi odasında nelerin olabileceğine dair fikirler ediniyoruz. Bir yandan çok öğretici, aydınlatıcı ve fikir verici ancak bu süreçler hakkında doğru ve net bilgi sağlamak için yeterli değildir. Kişinin kendi süreci her şeyden önemlidir, öğreticidir ve yaşanılması tavsiye edilendir” diye belirtti.