Irak’ta şap hastalığıyla ilgili gelişmelerin ortaya çıkması ve Türkiye’de alınan numuneler sonrasında hastalığın tespit edilmesi üzerine 8 çiftlik karantina altına alınmıştı. Gelişmeler hem gıda sektöründe hem de tüketicilerde de et ve süt ürünlerinin tüketimi noktasında endişeye sebep oldu. Tüketicilerin güvenli ve veteriner kontrolü sağlanmış olan ürünleri tercih etmesi gerektiği konusunda uyarılarda bulunan Prof. Dr. Canan Hecer, “et ve süt tüketmemeliyiz” söyleminin ise yanlış olduğunu ifade etti.
Kişilerin satın aldıkları ürünlerin şap hastalığına sahip hayvanlardan elde edilip edilmediğini bilemeyeceğini söyleyen İstanbul Esenyurt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Canan Hecer, bu yüzden her ihtimale karşı tüketmeden önce doğru pişirme yöntemiyle virüsün inaktif edilebileceğini söyledi. Prof. Dr. Canan Hecer açıklamalarına şöyle devam etti:
“Bu hastalığın duyulması ile ‘et yemeyelim, süt içmeyelim’ gibi yanlış söylemler ortaya çıkıyor. Etin merkez sıcaklığı 70 santigrat derece ulaşıp 30 dakika pişirildiğinde zaten virüs inaktif oluyor. Aynı şekilde süt için de geçerli. Sonuçta biz ürünleri çiğ yemiyoruz pişiyor ya da kaynatıyoruz. Ama tabi insanlarda da görülebilen bir hastalık. Merkez sıcaklığa dikkat etmezsek, et ve sakatat ürünlerinden ve sütten kapabiliriz. Aslında bu hastalık hayvan bakıcılarında daha çok görülür. Enfekte yaralarla ve hayvanlarla temas ettiğinde belirtiler insanlarda da görülebilir. Ama hayvanlara göre aynı oranda yaygınlığı ve klinik belirtileri sert değildir. Şuurlu olmalıyız. Tüketiciler olarak güvenilir yerlerden veteriner hekim damgalı mühürlenmiş etleri tüketmeliyiz. Her ihtimale karşı da ürünleri tüketmeden önce 70 santigrat derecede 30 dakika minimum ışıl işlem ve süreye dikkat etmemiz gerekiyor.”
Hayvandan insana da geçen şap hastalığının belirtilerinin hemen görülebildiğini ve karantina sürecinin de çok önemli olduğunu da söyleyen Prof. Dr. Hecer, “6 ay ile özelikle 1 yaş arası hayvanların aşılanması gerekiyor. Aşılanmadan sonra da bir takım koruyucu önlemler alınmalıdır. Gerek hayvan nakillerinde gerek mezbahalarda sağlıksız hayvanların mutlaka hemen tespiti yapılmalıdır. Zoonoz bir hastalıktır. Yani hayvandan insana da geçen bir hastalıktır. Bu yüzden hemen tespitinin yapılması ve karantina süreci önemlidir. Çünkü hem ırklar arası yayılımını hem de insana buluşmasını engellememiz gerekir. Şapın belirtileri çok nettir aslında. Öncelikle ateş çok yüksektir. Tırnak arasında ve ağız bölgesinde aftlar çıkar. Bunlar sonrasında patlar, hayvanda salya akıntısı olur” dedi.
Zaman zaman gündem olan şap hastalığı ile ilgili genel olarak ne gibi önlemler alınması gerektiği konusunda da görüşlerini aktaran Hecer tek sağlık politikasına dikkat çekerek sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Hayvan sahiplerinin şuurlu olması gerekir. Nakillerde, alacakları hayvanların mutlaka sağlık kontrollerini veteriner hekimlere yaptırdıktan sonra diğer sürünün arasına almalı. Sınır kapılarında da çok iyi denetleme yapılmalı. Hayvan bakıcıları da hayvanları çok iyi gözlemlemelidir. Tek sağlık politikası burada çok önemlidir. Tıp hekimleri veteriner hekimler burada birlikte çalışmalıdır. Biz tek sağlık politikası çerçevesinde birlikte çalışırsak zaten bir sorun çıkmayacak.”