Norm Haber

Siyaset Bilimci Esen: İmamoğlu, Yavaş ve Özel’in centilmenlik anlaşması yapması gerekiyor

Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile birlikte bir “centilmenlik, güç paylaşımı anlaşması” imzalaması gerektiği yorumunda bulunan siyaset bilimci Berk Esen, “Bu üç ismin çıkarlarının rekabetten çok ortaklaşmalarında yattığını görmeleri gerekiyor, çünkü otoriter bir rejim var ve ayrıştıkları durumda üçü de aynı anda kaybeder” dedi.

Turkey recap’tan Gonca Tokyol, siyaset bilimci Berk Esen’le yerel seçimler sonrasında AKP ve CHP’nin sergiledikleri performansı konuştu.

Türkiye’nin son yerel seçimlerinin üzerinden neredeyse altı ay geçti. CHP seçimlerden birinci parti olarak çıkarken, AKP ise tarihinin en büyük kayıplarından birini yaşadı.

Türkiye iç siyasetinde dengelerin bir süredir CHP’nin lehine seyrettiğini ifade eden Esen, ana muhalefet partisi açısından kritik noktaların İstanbul ve Ankara belediye başkanları arasındaki rekabet ve İYİ Parti’de yaşanacak gelişmeler olduğuna dikkat çekiyor.

“Çok ağır yumruk yiyen boksörün tekrar ayağa kalkıp bir şeyler yapmaya çalışması gibi…”

Turkey recap’a konuşan Esen’in ifadelerinden satır başları şöyle:

“Erdoğan aşamalı bir planla adımlar atıyor. Henüz tam başarı kazandığını söyleyemem ama bu kadar ağır bir yenilgi sonrası bu adımları atması bile kendi içinde başarıdır. Çok ağır yumruk yiyen boksörün tekrar ayağa kalkıp bir şeyler yapmaya çalışması gibi. Belki henüz karşı tarafa yumruk atamadı ama ayağının üzerine kalktı. 

Ancak ekonomiyi toparlayamadığı sürece işi hala çok zor. Türkiye’nin demografisi hızlı değişiyor. Türkiye toplumu yirmi sene öncesine nazaran çok daha şehirli, ortalama eğitim seviyesi daha yüksek, daha seküler. Bu değişen toplumsal yapı AKP’nin aleyhine. Bir de üstüne ekonomik kriz bindi ve yerel yönetimler elden çıktı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cumhur İttifakı bloğunu bir arada tutmak için dağıtabileceği elindeki kaynak giderek azalıyor. Bu ciddi sorunlar henüz aşılamadı. Ayağa kalksa da Erdoğan’ın bundan sonraki süreçte çok zorlanacağını düşünüyorum.

“Erdoğan ya rejimi sertleştirecek ya da artık kademe kademe bu iktidarın sonlarına geliyoruz”

[Ekrem] İmamoğlu’nun yasak davasının tekrar bu şekilde gündeme gelmesi de bununla alakalı. Türkiye’de seçimler uzun süredir serbest koşullarda gerçekleşmiyor ama Erdoğan’ın artık böylesine adil olmayan bir seçim sürecini bile kazanması zorlaşıyor. Dolayısıyla bir noktada Türkiye bir karar anına gelecek: Erdoğan ya şu adil olmayan siyasi ortamda bile seçimi kazanamadığını fark edip rejimi sertleştirecek -Venezuela’dakine benzer gelişmeler yaşanacak ya da artık kademe kademe bu iktidarın sonlarına geliyoruz.

“Anayasa değişikliği önerileri meclise gelirse muhalefet ittifakının birlikte hareket etmesi gerekecek”

2023 seçimi öncesinde ortaya çıkan o altılı ittifak yapısı zaten yerel seçimleriyle dağılmıştı. O seçimden de CHP büyük bir zaferle çıktığı için artık pratikte CHP’nin bu partilere pek ihtiyacı olmadığına dair bir görüş de çok güç kazandı. Seçimlerde bu altı partiden dördünün seçimlerde varlık gösteremediği, artık tabanlarının pek kalmadığı, Saadet Partisi’nin seçmenlerin önemli bölümünü YRP’ye kaybettiği sonuçları da çıktı. Dolayısıyla dediğiniz gibi artık bir muhalefet ittifakı yok.

Bir noktada bu partiler tekrar görüşmeye başlayabilir belki seçim öncesi. Eğer bir noktada anayasa değişikliği önerileri meclise gelirse bu partilerin birlikte hareket etmeleri gerekecek. Hareket etmemeleri durumunda da ciddi bir kriz ortaya çıkabilir. Ama evet, artık seçim anlamında bir muhalefet ittifakı kalmadı.

“Burada soru şu: Üç önemli siyasi figür birlikte hareket edecekler mi?”

Asıl büyük belirsizlik CHP’nin içinin karışması. Burada soru şu: Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş ve Özgür Özel arasında bir centilmenlik anlaşması yapılıp bu üç önemli siyasi figür birlikte hareket edecekler mi?

Çok spekülatif bir iddia bu tabii ama ben CHP’nin şu yapısı içinde, şu profiliyle Mansur Yavaş’ı cumhurbaşkanı adayı göstermek isteyeceğini sanmıyorum. Ekrem İmamoğlu zaten çok öne çıkan bir cumhurbaşkanı adayı. O noktada bir güç paylaşımı anlaşması yapıp birlikte mi devam edecekler, yoksa Mansur Yavaş köprüleri atıp CHP’den ayrılıp sağ partileri yanına çekerek ayrı bir cumhurbaşkanlığı kampanyası mı oluşturacak?

“Mansur Yavaş Cumhurbaşkanı adayı olmak istediği durumda sağ partileri yanına çekerek adaylık kampanyası oluşturabilir”

İlk sorudaki belirsizlikle bu belirsizlik aslında birbiriyle çok ilişkili. Pekala Mansur Yavaş Cumhurbaşkanı adayı olmak istediği durumda İYİ Parti’yi de biraz güçlendirerek, belki diğer küçük sağ partileri de yanına çekerek en azından bir adaylık kampanyası oluşturabilir. İkinci tura kalır mı? O konuda çok emin değilim ama etkisi olur.

“Gerilimin devam etmesi ve bir polemiğe dönmesi durumunda muhalefet zayıflar”

Bu tarz kişisel gerilimler siyasette oluyor. Sonuçta bu iki isim de zaten öne çıkmış iki siyasetçi. Çok ciddi popülerliğe sahipler ve ikisinin de pekala cumhurbaşkanı adayı olmak istemelerinde şaşırtıcı bir nokta yok. Rekabet etmeleri de normal. O rekabet arada bir su üstüne çıkabiliyor. O nedenle kurultayda yaşanan gerilimi çok büyütme yanlısı değilim ama gerilimin devam etmesi ve bir polemiğe dönmesi durumunda muhalefetin çok zayıflayacağını düşünüyorum.

Bence bir centilmenlik anlaşması yapılması gerekiyor. Bu üç ismin düzenli olarak görüşüp çıkarlarının rekabetten çok ortaklaşmalarında yattığını görmeleri gerektiğini düşünüyorum. Çünkü otoriter bir rejim var ve üçü ayrıştıkları durumda üçü de aynı anda kaybederler. Bunu umarım önümüzdeki dönemde bu üç önemli siyaset figür de görür.

Cumhurbaşkanı adayı olmak isteyenlerin bence kapılı kapılar ardında artık bunu net bir şekilde ifade ederek güç paylaşım anlaşmasına varacak şekilde müzakereye başlamaları gerekiyor. Ve artık yavaş yavaş bu fikirlerini kamuoyuyla paylaşarak neden cumhurbaşkanı adayı olmak istediklerini ve cumhurbaşkanı olurlarsa şu an seçmenlerin karşılaştıkları önemli sorunları nasıl çözeceklerini anlatmaları gerekiyor.

“CHP’deki üç önemli siyasi figür de farklı bahanelerle, vesilelerle Türkiye’yi dolaşmaya başladı”

Muhalefetin şu an yapabileceği şey çözüm önerileri getirmek ve çok hızlı bir şekilde ülkeyi bu girdaptan çıkaracakları mesajını vermek. Cumhurbaşkanı adayı olmak isteyenlerden de ben bunu bekliyorum. Ki seçmen olarak şunu düşüneyim: İki seneye seçim yapıldığı zaman eğer Ekrem İmamoğlu seçimi kazanırsa ekonomi şöyle toparlayacak, Türkiye’nin dış politikası şöyle değişecek, eğitim politikası böyle değişecek, üniversiteler artık şu şekilde yönetilecek… Ve bunlar olduğu zaman Türkiye gerçekten toparlanmaya başlayacak.

Seçim kampanyası gibi ülkeyi dolaşıp bunu söylemelerine gerek yok. Ama gördüğüm kadarıyla da CHP’deki üç önemli siyasi figür de farklı bahanelerle, farklı vesilelerle Türkiye’yi dolaşmaya başladılar. İmamoğlu bunu Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı olarak yapıyor, Özgür Özel genel başkan olarak CHP’li belediyelerin çeşitli etkinliklerine katılıyor, Mansur Yavaş da Anadolu’da belli yerlere gitmeye başladı…

“Önümüzde iki sene seçim olmayacağını düşünüyorum”

Erken seçim çağrıları muhalefet tarafından gündeme getirilmeye başlasa da en azından önümüzde iki sene seçim olmayacağını düşünüyorum. En erken 2026 sonbaharı, hatta 2027 ilkbaharı bana gerçekçi geliyor. Dolayısıyla iktidar açısından bir erken seçim gündemi yok, onlar ekonomiyi toparlamaya odaklanacaklar.

CHP’de Yavaş-İmamoğlu rekabetinin devam edeceğini fakat yasak davası gündemde çok öne çıktığı için İmamoğlu cephesinde sürecin biraz hızlanacağını tahmin ediyorum. Belki adaylık isteği kamuoyuyla paylaşılabilir, CHP Genel Merkezi’ne pozisyon alma çağrısı yapılabilir. Bu esnada da iktidar yasak kararı almadan yasak kararını tartıştırmak isteyecek. Önümüzdeki altı ayın bu gündemle geçeceğini tahmin ediyorum.