AK Parti’nin hep başrol oyuncularındandı Bülent Arınç.
2011 seçimlerinde memleketi Manisa’dan değil, bu kez Bursa milletvekili olarak girmişti parlamentoya.
Ardından Başbakan Yardımcılığı görevine getirildi.
O dönemde kentin tüm yönetimine burnunu sokmuştu. İlçe belediye meclis üye adaylarını bile kendi belirlemeye kalkmıştı. İstediği isimleri listelerde göremeyince adeta ortalığı ayağa kaldırmıştı.
Arınç, Bursa’da öyle bir hal almıştı ki adeta dokunan yanıyordu. AK Partili belediyelerde bile sanki Olağan Üstü Hal Bölge valisi gibi ona sorulmadan iş yapılamazdı.
Bir keresinde ben de bu tavrına şahit oldum. Bursa Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliğinin (BESOB) düzenlediği bir toplantıda kürsüye çıktı.
Büyükşehir Belediyesine ait BURFAŞ’ın açtığı kebapçı ve kafeleri anlatmaya başladı. O dönem kendisine bağlı TRT’de oynayan “Seksenler” dizisindeki esnaf karakterleri üzerinden Bursa Büyükşehir Başkanı Recep Altepe’yi fırçaladı. BESOB Başkanı’nın yanında Arınç’ı dinleyen Altepe, renkten renge girdi.
Arınç, Bursa’da geçmişte yayın yapan bir televizyon kanalında kendisi varken, diğer AK Partili siyasetçilerin haber yapılmasına da kızmıştı.
O tarihte Arınç’a bağlı olan RTÜK, başbakan yardımcısını kızdıran bu televizyon kanalını mercek altına almıştı.
Tesadüfe bakın ki sonrasında RTÜK bu kanala, yayınladığı bir filmde Cüneyt Arkın ve Meral Orhonsoy’un “duygusuz sevişmelerini” gerekçe göstererek ceza bile kesmişti.
Bursa’nın asayişine de el atmıştı. Yerel televizyonların ortak canlı yayınında yeni göreve başlayan Bursa Emniyet Müdürü Ali Osman Kahya, için şunları söylemişti:
“En iyisini aradık bulduk, Bursa’ya getirdik!..”
Ali Osman Kahya, 15 Temmuz sonrası FETÖ üyesi olmaktan tutuklandı. Yargılandığı davada 8 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Kimse neden sormadı, Ali Osman Kahya madem suçlu, Bursa’ya bu emniyet müdürünü “En iyisini bulduk getirdik” diyen Arınç nerede?
Sonra yerine emniyet müdürü olarak atanan Sabri Durmuşlar da Arınç’ın gazabına uğradı.
Bursa’da 3 liseli genç kızın içtikleri biradan sızmış halde görüntüleri ekranlara yansıyınca Arınç, olayı şöyle değerlendirdi:
“Eğer alkol 14 yaşındaki lise talebesinin eline kadar yaklaşabildiyse bundan kendimizi de sorumlu tutmamız lazım.
Sinek de küçüktür ama mide bulandırır.”
Bu açıklamanın ardından hemen bir “günah keçisi” bulundu. Sanki bu işten emniyet sorumluymuş gibi Sabri Durmuşlar, sessiz sedasız merkeze alındı. Çünkü Durmuşlar’ı kendi bulup getirmemişti.
Açılım sürecinde Abdullah Öcalan’ın nasıl öğrenci yurdunda namaz kıldığını anlattı bizlere…
Yeri geldi partisine karşı çıktı, yeri geldi Tayyip Erdoğan’a bile atarlandı.
Canlı yayında şöyle demişti: “Ben de sadece bakan değilim; benim aynı zamanda bir özgül ağırlığım var ve bu özgül ağırlığım başkalarından farklıdır. Ben bir yerde bulunuyorsam sadece bir makam işgal eden bir bakan değilim ben. Ben partinin görüşlerini, düşüncelerini, geçmişini, bugününü ve geleceğini temsil eden bir insanım.”
Bu özgül ağırlığı olan Bülent Arınç, FETÖ davalarını kastederek, “Paralel ile mücadele kapsamında açılan o kadar çok davalar var ki üstüme cübbeyi tekrar geçirmeyi arzu ediyorum.” diyordu.
Sonrasında 15 Temmuz darbe girişimi ardından adeta günah çıkarıyordu. Videolu mesajında şöyle diyordu:
“Bana ahmak diyebilirsiniz. FETÖ’nün terör örgütü olduğu o gece anladım!..”
Bugün ne yapıyor Arınç? AK Parti’nin oylarının yaşanan ekonomik sıkıntılar, market ve mutfaktaki yangın ile eridiğini görüyor.
Geçtiğimiz günlerde katıldığı bir programda aynen şunları kaydediyor:
“Bizim dindar insanlarımızın bile tamamen tersine döneceğini bir gün göreceksiniz. Çünkü onlar dini böyle hamaset kokulu konuşmaların yanında cebine giren ve cebinden çıkan paraya bakar. Eğer onda bir eksilme görüyorsa, din, iman, vatan, millet, bunlar bir kenarda durur, onlara saygısını eksik etmez, ama değer yargıları tamamen değişebilir.”
Bu sözleri CHP ya da İYİ Partili bir siyasi söylese ne olur? Hemen, “vay siz bizim başörtülü bacımız, sakallı amcamıza bunların işi gücü para mı demek istediniz?” diye bir sosyal medya linci yaşanır.
Arkasından cevval, gözünü budaktan sakınmayan savcılarım “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama’ suçundan hemen soruşturma başlatarak gereğini yapar.
AK Parti sözcüsü Ömer Çelik, gazetecileri almadığı basın toplantısında şu cümleleri kurar:
“Bunların zihniyeti bellidir ve her ağzını açtıklarında asıl niyetlerini belli etmektedirler.”
Sayın Bahçeli, partisinin grubunda çıkar ve “Bu densizler muhafazakar insanları hedef alarak ne yapmak, nereye varmak istemektedirler?” diye nutuk atar.
Muhalefete gelince çalışan hukuk kurumlarının çarkları isim AK Partili olunca niye dönmüyor?
Muhalefetin sosyal medyada her yazdığı tweet’e saldıran troller nerede?
Galiba, açıklamalarda muhafazakar insanları mevzu para ve çıkar olunca gözü bir şey görmeyen vatandaşlar olarak tanımlayan Arınç, ya davadan dönmenin peşinde ya da “makaracı” Egemen Bağış gibi büyükelçi olma derdinde.