Bu satırları balkonumda kaleme alıyorum. Burası Yunuseli Havaalanı‘nın tam dibinde. Her gün bu manzaraya bakarak kahvemi yudumluyor, 20 yılda beton grisine bürünen bu kentte gerçekten şanslı olduğumu hissediyorum.
Dünyanın gelişmiş, gelişmekte olan ya da gelişmemiş bir ülkesinde bile olsanız bu kadar dev bir araziyi bütün belediye başkanları park yapmak için elinden geleni yapar.
Herkes Bursa’nın göbeğinde kalan Reşat Oyal Parkı (Kültürpark) gibi bir eseri ortaya koyayım, torunlarım gururla önünden geçsin, kalıcı eserler bırakayım, diye uğraşır. Ama bugünün yöneticileri çok farklı… Yeşili griye dönüştüreyim, arkamdan beddua etsinler diye adeta yarışa girmiş durumdalar. Mesela Doğanbey TOKİ projesini hayata geçirenler bugün o koltukta yok, ama eminim her gün kulakları çınlıyordur.
Balkonumdan bu devasa arazi ve çam ağaçlarına bakarken, aklıma Fakir Baykurt’un muhteşem eseri geldi. Bu eser “Yılanların Öcü“dür. Anadolu’nun ücra bir köyünde geçen romanda, muhtar Cumhuriyet’in 10. yıl kutlamalarında, yani 1933’te merkezin emrini uygulamak üzere heykel dikmek için para bulmalıdır. Bunun en kolay yolu da köyün malı olan kupon arazilerden birini elden çıkarmaktır. Muhtar tabii ki avantasını alarak Deli Haceli‘ye köy merkezinden arsa satıp işi oluruna bağlamak istemektedir. Çünkü hükümet emir vermiştir. Bu emir uygulanacak ve köye yakışır bir anıt meydana dikilecektir. Daha sonra roman, burunlarının dibine ev yaptırmamak için direnen Kara Bayram ve anası Irazca‘nın kurnaz Muhtar ve Deli Haceli’ye karşı verdikleri mücadele ile devam eder.
Kara Bayram ve annesi Irazca’nın verdiği savaş bugün Bursa’daki sivil toplum örgütlerinin verdiği direnişe benziyor. Yunuseli’yi griye çevirmemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Ama kurnaz muhtar oyun içinde oyun çeviriyor. Onun dolduruşuna gelen Deli Haceli tüm kuvvet ve zorbalığı ile köy meydanına o evi dikmek için elinden geleni yapıyor.
Romanın sonunda Irazca, köye gelen Kaymakam’ın önüne çıkar ve muhtarla Deli Haceli’yi şikayet eder. Köye gelen bu genç Cumhuriyet’in memuru, muhtarı epey bir fırçalayarak ev inşaatını durdurur.
Biz de Yunuseli konusunda bir şeyler yapmalıyız, ama gözümüzü yollara dikip genç Cumhuriyet’in bugünlerde gelmeyeceğini bildiğimiz kaymakamını beklemektense sesimizi duyurarak, bu projeye karşı çıkmalıyız.