Bülent Civanoğlu
Bülent Civanoğlu
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Harita

Askerlik dönemim gelip çatmıştı.

Önce askerlik şubesi, ardından acemi birliği, derken 1997 yılında ben soluğu haritada yerini bile bulamayacağım Hatay Kırıkhan’da almıştım.

Sırtımızda çantamız, İskenderun’da birkaç gün kaldıktan sonra hayatımızın kilometre taşlarından biri olacak Kırıkhan’a doğru yola çıktım.

Yeni birliğim Hatay Kırıkhan Askerlik Şube Başkanlığıydı. Belen ilçesine geldiğimde dağlara taşlara çizilmiş MHP’nin resmi olmasa da simgesi Bozkurt figürleri karşılıyordu.

1997 yılında MHP’nin tek tük belediye başkanlığı bulunuyordu. O belediyelerden biride Kırıkhan ve Belen Belediyesiydi.

İlçeye girdiğimde Arap ve Kürt vatandaş yok denecek kadar azdı. İlçenin nerede ise tamamı Türk’tü.

Daha sonra şubede, sivil halk gelip gittikçe beni şaşırtan bir olay ile karşılaştım.

8-10 kişilik bir genç grubu gelip askerlik durumlarını sormak istedi. Gençlerin konuşmaları sanki Trabzon’daymışım gibi hissettirdi. “Siz nerelisiniz?” soruma “Asker abi biz Trabzon Çaykara’danız” cevabını alınca daha çok şaşırdım ve merak ettim.

Meğerse Çaykara’da bir toprak kayması yaşanıyor. Devlet de mağdur olan köyleri, 408 hane Kırıkhan’a yerleştiriyor. Zaman geçtikçe Çaykaralılar ilçede nüfusça önemli bir yere sahip oluyorlar.

Kırıkhan’da ilgimi çeken başka bir detay daha vardı. Her evden mutlaka bir polis ya da rütbeli asker bulunurdu. Yani gerçekten orada hissettim: Hatay, Mustafa Kemal Atatürk’ün şahsi meselesiymiş!

Ben bu duyguları yaşarken akşamları bir askerin en büyük eğlencesi televizyona dalar giderdik. Bir gün kanal kanal gezerken, Suriye Devlet Televizyonu denk geldi. Ben de seyretmeye başladım. Suriye hava durumu veriliyordu. Spikerin sözlerini anlamıyordum ama bir baktım ki Hatay, Suriye haritasının içerisinde. İskenderun ve Antakya’nın üzerinde hava sıcaklığı yazıyordu. Yani Suriye Devlet Televizyonu’na göre, orası hala onların topraklarıydı.

Bu haritadan rahatsız olmuştum ve o kanalı televizyonun hafızasından silmiştim.

Bugün devletin memuru olan İmam kılıklı Halil Konakçı denen insan çıkıp Hatay’ı Arap ve Kürt şehri ilan edip sadece Atatürk’e hakaret etmek için Fransız sömürgecilerine methiyeler diziyor.

Bu devletin imkanları ile Atatürk’ün kurduğu Diyanet’ten maaş alan zat, 10 bin liralık atkı takıp koruma polisleri ile geziyor.

Terörle yıllarca mücadele etmiş 1. sınıf emniyet müdürleri, halen muvazzaf olan askerler devlet memuru olmalarına rağmen belediye otobüsünde tek tabanca evden işe işten eve gidiyorlar.

Bu kendini bilmezin aklına Fransız sömürge tarihini döve döve sokacaksın. Bu cahil adam Fransızların Cezayir’de seyyar giyotinlerle din kardeşlerini nasıl kıtır kıtır kestiklerini bilmiyor mu? Ya biliyor ya işine gelmiyor. Amacının Fransız güzellemesi yaparken, Atatürk’e hakaret etmek olduğunu cümle alem bilmiyor mu?

Hatay’ı Arap ve Kürt şehri ilan eden bu imam kılıklıya ilk ses çıkarması gereken Milliyetçi Hareket Partisi ve Genel Başkanı Devlet Bahçeli’dir.

Zira beni Belen’de, Kırıkhan’da dağlarda taşlarda Beşar Esad’ın Baas Partisinin simgesi meşale değil, Bozkurtlar karşıladı.

Yani Cumhur İttifakı’nın etkin ortağı MHP ve Genel Başkanı, imam cübbesi altında nereye hizmet ettiği belli olmayan bu insana ses çıkarmazlar ise demek ki 1997 yılında gördüğüm o sözde harita gerçekleşmiş demektir.

HABERLER