Kavala Yunanistan’ın önemli şehirlerindendir.
1387 yılında Osmanlılar tarafından alındı. Hep Osmanlı ileri karakolu ve önemli bir liman kenti olarak görev yaptı.
Osmanlı ve Afrika tarihi açısından önemi ise Kavalalı Mehmet Ali Paşa‘nın bu şehirde 1769 yılında dünyaya gelmesiydi. Burada askerliğe yazıldı. Okuma yazma bilmiyordu. Fransızların Mısır’a yaptığı saldırıları püskürtmek için Kavala’dan Mısır’a yollanan 300 kişilik birlikle yola çıktı. Osmanlı kuvvetleri Fransızları Mısır’dan püskürtürken Mehmet Ali, Binbaşı oldu. Memlük Beylerinin iç çekişmelerinden yararlanarak, devasa medeniyetin yaratıldığı yer olan Nil kıyısında bulunan Mısır’a hakim oldu.
Kendisi okuma yazma bilmiyor olmanın eksikliği her zaman yaşadı. O yüzden Avrupa’dan danışman askerler getirerek, Batı tarzı bir ordu ve donanmaya sahip oldu. Orduyu destekleyecek fabrikalar açtı. Batı tarzında eğitim veren tıp, mühendislik, tarım okulları açtı, Avrupa’ya öğrenciler gönderdi. Nil Nehri kenarındaki kanalları ve bentleri restore edip buralarda inşa çalışmalarına girdi. Böylece ekilebilir tarım alanlarını iki katına çıkardı.
Bağlı olduğu Osmanlı sultanlarından bile ileri görüşlüydü. Çocuklarını o günkü imkânları ile Batı standartlarında eğitti. Türk sinemasının 1976 yılında çekilen unutulmaz filmi “Tosun Paşa“ya ilham veren, yine onun 24 yaşında ölen oğluydu.
Tosun Paşa, Fransızların eğittiği ve danışmanlığını yaptığı ordu ile Vahabi isyanlarını bastırmış, Cidde ve Mekke’yi asilerden temizlemişti.
Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Osmanlı kendisine verdiği sözleri tutmayınca Mısır ordusunu Anadolu’ya getirerek Osmanlı’ya isyan etti.
Kavalalı’nın oğlu İbrahim Paşa, Osmanlı ordusunu iki ayrı savaşta tarumar etti.
Mısır ordusu Kütahya’da durup Kavalalı’dan gelecek emirleri beklerken, İngiltere ve Fransa araya girerek esnek bir barış antlaşması ile Mısır ordusunu geri çekilmeye ikna etti. Çünkü Kavalalı, onların gözünde bir dehaydı. Mısır ordusu İstanbul’a girer, Osmanlı Hanedanına son verip Kavalalı’yı tahta çıkarırsa, Osmanlı’nın hiç ölmeyeceğini ve kabuk değiştirerek ayakta kalacağını, hatta reformist tavırları ile 30 yıl sonra Avrupa’yı yakalayacağını biliyorlardı.
Daha sonra Mısır’da Kavalalı Hanedanlığını kurdu. Osmanlı’ya bağlı görünen ve Hidiv denen yöneticilerle bu aile Albay Cemal Abdülnasır’ın 1952’deki askeri darbesine kadar Mısır’ı yönetti. Çünkü bugünkü petrol zengini Arap şeyhleri nasıl ABD’nin sözünden çıkmıyorlarsa Hidivler de İngiltere ve Fransa’nın adeta emir eri gibiydiler. Kendilerini Mısır’a adamak yerine İstanbul ve Avrupa’da lüks içerisinde yaşamaktan başka hiçbir şey yapmıyorlardı.
Bugün Kavala’da, hakim bir tepede Mehmet Ali Paşa’nın devasa bir heykeli bulunmaktadır. Doğduğu ve gençliğini geçirdiği ev müze olarak duruyor. Karşısında ise Pargalı İbrahim Paşa‘nın yaptırdığı imaret kültür merkezi olarak hizmet veriyor.
Yunanlar, hiç üşenmeden bir Türk’ün dev heykelini niye dikmişler derseniz, Osmanlı’ya isyan eden herkesi kendilerinden gördükleri içindir.
Mehmet Ali Paşa’nın doğduğu topraklara gelecek olursak, tam bir tatil cennetidir. Mutfağı deniz ürünü ağırlıklıdır. Tabii içi bademli meşhur Kavala kurabiyesini unutmayalım.
Bundan birkaç yıl önce Yunanistan’a gidişlerimde, geri dönerken hediye olarak onlarca kutu alırdım. Bir kutusu 3 euro idi. Bu fiyat Türk lirası olarak bizim paramıza göre 6 ya da 7 lira yapardı. Bugünkü uçan ekonomimizde hediye getireceğiniz bir kutu kurabiye bu yazıyı yazdığım saat itibariyle 37 lira tutuyor. Yani haklılar, nereden nereye geldi Türkiye…
Şimdi diyeceksiniz ki neden durup dururken bir Kavala ve Kavalalı yazısı yazdın?
Hemen cevaplayayım: Osman Kavala’nın hukuki sürecini yazıp “Soros yanlısı, mandacı, kökü dışarıda” diye yaftalayacağıma Kavala ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yı yazmayı daha güvenli buldum.