Çocukluğumuzda çizgi romanlar her yerde bulunurdu. Herkesin bir kahramanı olurdu. Benimki Kimeryalı Barbar Conan’dı. Ama elime geçen diğer çizgi romanları da okumayı ihmal etmezdim. Bunlardan en net hatırladıklarımın başında Kaptan Swing gelir.
Swing, Amerikan kolonilerinin sömürgecilere karşı başlattığı savaşta ‘Kırmızı Ceketli’ olarak adlandırdıkları İngilizlere karşı savaş verirdi. O yüzden olsa gerek, İngiliz denildiğinde hep aklıma o çizgi romandaki Kaptan Swing’in yumruk salladığı kırmızı ceketliler gelir.
Büyüyüp artık aile geçindirmeye başladığımda ise başka bir İngiliz hayatımızdaki yerini aldı. Aynı zamanda İngiliz vatandaşı da olan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin müdavim konuşmacısıydı. Zirveyi dönemin Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan açar, 2 gün sonra Mehmet Şimşek kapanış konuşması ile bitirirdi.
Çok sakin başladığı konuşmasında teknik detaylara girmeden tane tane Türkiye ve Dünya ekonomisini özetlerdi. Dünya ekonomisinin nereye evrileceğini ve Türkiye’nin gelecekte alacağı pozisyonu uzun uzadıya anlatırdı. Bütün iş adamları ve zirveye katılan ekonomistler Mehmet Şimşek’in konuşmasından notlar alırdı.
Gün geldi hükümet sistemi değişti, Şimşek hükümetten de siyasetten de uzaklaştı. İşte o dönemde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mehmet Şimşek’i Halkbank’ı dolandırmakla suçladı.
Erdoğan’ın eleştirilerinin arkasından gözlerinden ışık saçan eski Maliye Bakanı Nurettin Nebati de eksik kalmadı. Şöyle diyordu Nebati, Kemal Kılıçdaroğlu’na cevap verirken Mehmet Şimşek hakkında:
“Kimsin ya, beni İngiliz vatandaşı bir maliyeci ile karşılaştıracaksın. Sen kim oluyorsun da Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanı’nı hor göreceksin, hadi oradan. Utanmadan sıkılmadan Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanı’nı İngiliz pasaportlu bir adamla eşleştiriyorsun.”
Ve gün geldi, Nurettin Nebati bakanlığını Mehmet Şimşek’e devrederken derin bir ‘Oh’ çekti.
Yani anlaşılacağı üzere ekonomide tablo hiç de parlak değil. Bu ‘oh’, aslında ‘başkanlık sistemi’, ‘Nass’ örnek gösterilerek dile getirilen ‘Faiz sebep enflasyon sonuç’ teorisinin ya da ‘Yerli ve Milli ekonomi modeli”nin ülkeyi getirdiği noktanın iki harfli özeti gibi.
Mehmet Şimşek’in elinde sihirli bir değnek var sananlara bir uyarım var. Şimşek, normal ekonominin kurallarını uygulayacak. Bu uygulamanın acı reçetesini yine işçi, memur, emekli ve orta direkten geriye ne kaldıysa onlar tadacaktır.
Yerli ve milli ekonomi modeli ile çıkılan yolun sonu ABD’ye, Rusya’ya, Körfez ülkelerine, AB’ye ve İngiltere’ye borçların bir an önce ödenmeye başlaması ile sonlanacaktır.
Yani artık bu demek oluyor ki artık Türkiye’nin para ve dış politikasını ekoseli Winner (kazanan) değil, kırmızı ceket belirleyecek.