Bülent Civanoğlu
Bülent Civanoğlu
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Neden hiçbir sağcı beni şaşırtmıyor!

1977 Maraş olayları yaşanıyor. Başbakanlık koltuğunda merhum Süleyman Demirel oturmakta… O günlerin tek gündem maddesi olayların sağcı militanlar tarafından çıkarıldığı… Yazılıyor çiziliyor gazetelerde…

Bu soru bir basın toplantısında Demirel’e de soruluyor. Çoban Sülü soruya kızıyor. Ama o dönemin muhabirleri şimdikiler gibi ellerine soru verilen tarzda gazeteciler değil. “Efendim, bugün tansiyonunuz nasıl, şeker ve kolesterolünüzde oynama var mı?” diye yalama sorular akıllarından bile geçmiyor. Gidiyorlar da gidiyorlar Demirel’in üzerine, yani “hırsızı evine kadar kovalıyorlar.”

En sonunda Demirel iyice kızıyor, sinirleniyor ve patlatıyor bombayı:

Bana ‘sağcılar adam öldürüyor’ dedirtemezsiniz!”

Türkçesi “öldürüyorlar ama ben bunu söylemem” diyor.

Bu olay hep kulağıma küpe olmuştur. Çünkü sağcılar 70 yıldır bu ülkede ne yapar eder iktidarı kimselere bırakmazlar. Çünkü ellerinde hep bir “korku kuklası” vardır. İnsanlar meseleleri biraz sorgulamaya başlayınca o kuklayı arkalarından aniden çıkarır, küçük bir çocuğu korkutur gibi “komünizm gelecek, ezan susmaz, bayrak inmez, dış mihraklar” gibi türlü türlü iftiralarla toplumun üzerine çökerler. Ha, bu arada kendileri din, ezan, bayrak söylemlerinin tam tersini yaparlar, çünkü kendi çıkarları için her şey mübahtır.

Dün de öyle bir günden geçtik. Meral Akşener, sarı saçları ile koşa koşa saraya gidince aklıma hemen yazımızın başlığı geldi. Neden sağcılar beni hiçbir zaman şaşırtmıyordu!

Mesela, ben Olay gazetesinde çalışırken…

2002 seçimleri yapılacaktı. Bursa siyasetinin önemli isimlerinden Doğru Yol Partisi’nin ağır topu Turhan Tayan hakkında ANAP’a katılacak dedikodusu çıkmıştı. Tayan, bu iddiayı sert bir dille eleştirmiş, yazan çizenlere demediğini bırakmamıştı. 10 gün sonra ANAP’a geçti, milletvekili seçildi. Onunla da kalmadı, yıllarca söylemediğini bırakmadığı CHP’ye yamanıp oradan da milletvekili oldu. Şimdi ise Bursa’da partinin ağabeyi olarak törenlerde açılışlarda CHP’nin faziletlerini anlatıyor.

Bugünün önemli aktörlerinin de dünün sağcılarından farklı bir yönü yok.

2015 seçimleri sonrası kurulan seçim hükümetinde Tuğrul Türkeş, Başbakan Yardımcısı  olarak görev alınca MHP lideri Devlet Bahçeli, Başbuğları Alparslan Türkeş’in oğluna şöyle diyordu:

Bu maksatla MHP üzerinde oyunlar oynanmaktadır. Ticari ve siyasi kartvizitlerinde eski ülkücü yazan bir avuç satılmış, Erdoğan’ın yanında dizilerek MHP’ye çelme takmanın peşindedir.”

Bahçeli’nin bugünlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sözleri ise aynen şöyle:

Ayrılamazsın, Türk Milleti’ni yalnız bırakamazsın. Bunun için Cumhur İttifakı olarak yanındayız, beraberindeyiz, yeni yüzyılın kurtarıcı lideri olarak sizi görmek istiyoruz.”

Sonra aklıma ilk gelenlerden biri de TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş oluyor. Saadet Partisi Genel Başkanı olduğu dönemde AK Parti’nin ve kurucu kadrosunun nasıl Harun gibi gelip Karun olduğunu, nasıl yolsuzluklara bulaştığını çarşı pazarda anlatıyordu. Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gönlüne göre Anayasa yapma peşinde olduğunu ekranlardan görüyoruz.

Gelelim Süleyman Soylu’ya… Tansu Çiller’in DYP liderliği döneminde İstanbul İl Başkanı olarak görev yaptı. 2009 yılında yerel seçimlere girilirken DP’nin başındaydı. Rahmetli Hikmet Şahin, AK Parti’den Bursa’dan aday yapılmayınca “baba ocağım” dediği Demokrat Parti saflarına katılmıştı. Tabii ki Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı DP’den aday olunca aday tanıtım törenine katılmak genel başkana düşerdi.

Süleyman Soylu, DP Genel Başkanı olarak Kültürpark içerisindeki Altın Ceylan tesislerinde aldı mikrofonu eline, o ateşli belagatiyle uzun bir nutuk çekti. İktidarın ABD’nin uşaklığını yaptığından başlayarak, burada yazamayacağım yakası açılmamış küfürleri sıraladı da sıraladı. Kendisi eski İçişleri Bakanı ve AK Parti milletvekili bugün, Cumhurbaşkanına bir eleştiri gelse o sözleri söyleyen kişiye, teşbihte hata olmaz, döner bıçağı ile saldıracak kıvamda.

Hele Sinan Oğan’ı burada yazıp kelimelerimi ve nefesimi boşuna tüketemem.

Yazıyı uzatmadan aydınlanma yaşayan son isim Meral Akşener‘e bakalım. MHP milletvekilliği yaptığı sırada o partiden kendisini kovalatan kimdi?

Rize’de Meral Akşener’e saldırıldığında Cumhurbaşkanı Meclis kürsüsünden şu cümleleri kuruyordu:

Gelin hanım beni Netanyahu’nun yanına koyuyor, onun ardından memleketim Rize’ye gidiyor. Gelin hanıma gayet güzel bir ders veriliyor.”

Daha sonra o Meral Akşener, “kazanacak aday” diye ortaya çıktı ve Mayıs 2023 seçimlerinde “noter masası/kumar masası” dediği “altılı masa“yı dağıttı, birkaç gün sonra döndü.

Kendisinin ve partisinin ipini çekmekle kalmadı, Cumhurbaşkanlığını altın tepside Recep Tayyip Erdoğan’a sunmadı mı? İYİ Parti kurulurken AK Parti’nin bir iddiası vardı. Akşener ve partisine proje partisi yakıştırmasını yapıyorlardı. Demek ki adamların bir bildiği varmış. Demek ki yine “şiddeti arz vuku bulmuş“, biz solcular yine uyumuşuz.

Kimi iddialara göre Akşener Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacak, kimine göre oğlu için büyükelçilik istedi. Ama bundan sonra insan içine nasıl çıkacak, o da ayrı bir konu. Akşam evine gittiğinde çocuklarının ya da torunlarının yüzüne gönül rahatlığı ile bakıyorsan sorun yok. Ama Türkiye’de kişisel ikbalin yüzünden çocukların ve torunların sıcacık yataklarında uyurken binlerce çocuk yatağa aç girerse, işte o Ömer’in adaleti olmuyor.

Neden, sağcılar beni şaşırtamaz dediğime gelirsek, 4 yıl önce Ali Babacan DEVA Partisi’ni kurmuştu. İl teşkilatı bize ziyarete gelerek Bursa’daki hedeflerini anlatıyordu. Bu arada AK Parti’ye en büyük eleştirileri yapanlardan biri, geçmişte o partinin militanı gibi davranan isimlerden biriydi. Genel Yayın Yönetmenimiz Esat Kaplan, dayanamadı ve sordu:

Siz geçmişte AK Parti’de önemli makamlarda bulunduruz, önemli makamlara da talip olmuştunuz, o zaman bu işler yok muydu da şimdi nasıl bu kadar keskin eleştiriyorsunuz?”

O siyasal İslamcı, bizi hiç şaşırtmayan bir cevap verdi:

İslamiyet’te tövbe müessesi vardır. Ben de tövbe ettim, geldi geçti.”

Anladınız mı neden hiçbir sağcı beni şaşırtamıyor, geliyor geçiyor çünkü…

Ama ya adamlık nerede kalıyor?

HABERLER