Bu milletin bekası, bayrağımızın inmemesi, ezanlarımızın susmaması için size bir “beyin göçü” hikayesi anlatalım:
II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Partisi üyesi Wernher von Braun, dikkat çekici bir çalışmaya imza yaptı. Hayatını bile tehlikeye atarak, V2 isimli roketleri planladı ve üretti.
Yerin altında üretilen bu roketlerin yapım aşamasında işçi olarak Yahudiler çalıştırıldı. Son derece kötü şartlarda çalıştırılan Yahudi köle işçilerin çoğu fabrika olarak kullanılan tünellerde can verdi.
Uçaklarla yapılan hava saldırılarında erken uyarılan İngilizler kaçmaya fırsat buluyor, sığınak olarak kullanılan metro tünellerine girebiliyorlardı. Ama V2’ler öyle değildi. Fransa sahillerinden ateşleniyor, Manş denizini aşarak İngiltere şehirlerini yerle bir ediyordu. Sessizce gelerek büyük bir yıkıma neden oluyordu.
Ne var ki V2’ler için stratejik bir hata yapıldı. Wernher von Braun, seyyar rampaların üretilmesi, ateşlemenin buralardan yapılmasını raporlamıştı. Ama Almanya’nın ve savaşın kaderi iki dudağının ucunda olan ve her şeyi bilen tek adam Hitler, öyle düşünmüyordu. Braun’un planına itiraz ederek sabit, iyi korunaklı rampalar inşa edilmesi emrini verdi. İnşa çalışmaları tamamlanmak üzereyken müttefikler Normandiya kıyısına çıktı. Sabit rampalar müttefiklerin eline geçti. V2’ler Fransa içlerine çekildi. Kıyılardan ateşlenmediği için menzil olarak artık Manş denizini aşamıyorlardı. İngiltere için V2 tehdidi son bulmuştu.
Bu sırada Rus Kızıl Ordusu Doğu’dan gelerek Amerikalılar’dan önce Berlin’e girmek için insan üstü bir direnç gösteriyor ve Stalin 470 bin askerini bu yarışta harcıyordu. Ruslar, her gördükleri Nazi’yi hemen orada ipe çekiyor ve Berlin’in önünü bir an önce açmak istiyorlardı.
Ruslar, Alman köylerini yakmakla ve kadınlara tecavüzle uğraşırken, Amerikalılar ‘Paperclip‘ operasyonu için düğmeye bastı. Alman ordusunu bir savaş makinesi haline getiren mühendislik harikası silahları tasarlayan Nazi bilim adamlarından 600 kişiyi aileleri ile birlikte hemen Almanya’dan ABD’ye transfer ettiler. Aralarında Wernher von Braun da vardı.
Amerikalılar, bu bilim insanlarını ordu üslerine yerleştirirken, bir şeyi de unutmadılar. Ele geçirdikleri V2 roketlerini de ABD’ye getirdiler. ABD, bu bilim insanlarının Nazi üyeliğini, savaş suçlarını, hatta köle Yahudi işçilerin durumunu hiç tartışmadı ve soruşturmadı. Öyle ki Başkan Kennedy ile kol kola sohbet edebilecek kadar el üzerinde tutuldular.
Ardından “soğuk savaş” başlamış ve Ruslar, Yuri Gagarin‘i uzaya çıkararak ABD’ye önemli bir gol atmışlardı. Artık Amerika’da hedef uzaya çıkmak değil, Ay’a ayak basmaktı. Soğuk savaşın en keskin günlerinde 1969’da Neil Armstrong, Edwin Aldrin, Michael Collins isimli astronotları taşıyan araç Ay yörüngesine indi. ABD artık Rusya’yı geride bırakıp önemli bir cephe kazanmıştı. Ay projesinin başında ise 1945’te ABD’ye getirilen V2 roketlerinin yaratıcısı, Nazi bilim adamı Wernher von Braun vardı ve 1955’te ABD vatandaşı yapılmıştı.
Dün ‘Paperclip’ operasyonunu yapan ABD aynı operasyonu sürdürüyor. Parlak beyinleri bugün bile bir yetenek avcısı gibi buluyor ve ABD’ye götürmek için elinden geleni yapıyor. Türkiye’deki gençleri ise ikna etmeye bile çalışmıyor. Çünkü onlar yurt dışına gitmek konusunda dünden razı.
Z kuşağı dediğimiz gençlerimiz umutsuz, önünü göremiyor. Gelecek 10 yıl içerisinde yaşayacağı problemleri düşünüyor. Eğitim sistemi tıkanmış, gençler işsizlik ve gelecek kaygısıyla boğuşuyor. Çocuklarımız sosyal medyada yaptıkları bir paylaşım için kapılarına polisin gelmediği, devlet dairesinde işe girmek isterken, mülakatta, Twitter’da yazdıklarının önlerine konulmadığı bir ülkede yaşamak istiyorlar.
Bu çocuklara kızamıyorsun bile. Çünkü yıllarca eğitim görüp geldikleri nokta, asgari ücretle üç harfli olarak adlandırılan marketlerde çalışmaya zorlanmak. Diğer taraftan pudra şekerine bulanan yaşıtlarının lüks ve şatafat içerisindeki hayatını görüyorlar ve gördükçe Avrupa’da, ABD’de yaşamak için can atıyorlar. YouTube’ta o ülkelere yerleşerek deneyimlerini anlatanların videoları rekor kırıyor. ABD’nin Green Card çekilişini kazanan gençlerin sevinç gösterileri hala hafızamızda.
Yarın bu pırıl pırıl gençler yurt dışına kaçacaklar ve orada el üzerinde tutulacaklar. Siz de bu gençleri geri döndürmek için dil dökeceksiniz. Evet, onlar geri gelecekler ama sadece Bodrum’a, Antalya’ya tatil yapmaya. 15 gün sonra yine dönüp kaldıkları yerden hayatlarına devam edecek ve “keşke 5 yıl önce gelseydim, şimdi durumum daha iyi olurdu” türküsünü söyleyecekler.
Gençlerimiz geleceğimizdir. Bu bayrağın inmemesi, ezanların susmaması ve milletin bekası için hemen düğmeye basmalıyız. Gençlerimizi anlamak, dinlemek, onlara daha özgür bir ülke, daha iyi ekonomik şartlar ve eğitim imkanları yaratmalıyız. Yani gençlerimizi geri kazanmak, Avrupa ve ABD’ye beyin göçünü engellemek için acil bir ‘Paperclip’ operasyonu başlatmalıyız.