Tüm Türkiye birkaç gün sonra sosyal medya düzenlemesi hakkında çıkacak yasayı konuşmaya başlayacak. Ben tüm yasaklara karşıyım, ama artık müfredatta bulunmayan Vatandaşlık dersinde “Özgürlük” tanımı şöyleydi:
“Senin özgürlüğün başka birisinin özgürlüğünü kısıtlarsa özgürlüğün orada biter.”
Sosyal medyanın diğer bir yüzünü göstermek için Bursa’da yaşanan bir olayı anlatayım:
M.D isimli bir genç kadın, kocası ile bir yıldır boşanma aşamasında. Taraflar sudan sebeplerle defalarca birbirlerinden davacı oluyorlar. Hatta koca U.D’ye elektronik kelepçe takılarak 6 ay uzaklaştırma kararı veriliyor.
Genç kadın 3 ay sonra aile mahkemesine başvurarak, eşinin kendisini rahatsız etmediğini, U.D’den elektronik kelepçenin çıkarılmasını istiyor. Yani çift, bir gün küs bir gün barışık evliliklerini sürdürmeye çalışıyorlar.
Araya akrabalar girmese belki bu çift barışacak, iki çocuklarını büyütüp mürüvvetlerini görürken, bu günlerine ya kahkaha ile gülecek ya da utanıp konusunu bile açmayacaklar.
Neyse, davalar devam ederken karısı ve çocuklarından ayrı yaşayan baba sabah saatlerinde evinden işine giderken bir fırına uğruyor. Çocuklarının sevdiği poğaçaları görünce baba yüreği dayanmıyor. Birkaç tane de çocukları için sardırıyor. Gidip paketi eşinin yaşadığı evin kapı koluna asarak işinin yolunu tutuyor. Poğaçaları gören iki çocuk annesi hemen karakola giderek kocasının uzaklaştırma kararını ihlal ettiğini söyleyerek şikayetçi oluyor. Arkasından da sosyal medya hesabından başlıyor canlı yayına…
Psikopat kocası tarafından takip edildiğini, can güvenliğinin olmadığını anlatıyor. Yayının ardından televizyonlarda evlilik rezaletinin yerini alan ve kendileri adeta polis, savcı ve hakim yerine koyan öğleden sonra yayın kuşağı programından biri, genç kadını arayarak bağlıyor yayına. Bu programlar kişilerin suçlu olup olmadığından çok reyting kaygısı taşıdığı için iki çocuk annesine başlıyor anlattırmaya. Kocasının uyuşturucu kullandığından, silah taşıdığından söz ederken telefonu alıyor babası, damadının bıçakla gezdiğinden, kendilerine silah çektiğinden, uyuşturucu müptelası olduğundan bahsediyor. Ama polisin yaptığı araştırmada silah ve uyuşturucu bulgusuna rastlanmıyor. Yani bu iddiaların doğru olmadığı ortaya çıkıyor.
Bütün hikaye iki poğaçadan böyle bir hal alınca diğer kanallar durur mu? Hemen başlıyorlar genç kadının hayatını nasıl kurtarırız yarışına. Her gün kadın ve akrabaları kanal kanal bağlanarak damatlarının nasıl bir psikopat, nasıl tehlikeli olduğunu anlatıyorlar.
Bu kanallarda canlı yayınlar yapılırken, devlet zaten gereğini yapmış, kurtarılmaya çalışılan genç kadının kapısında Bursa İl Emniyet Müdürlüğü tarafından koruma amaçlı bir polis ekibi konmuş, bekletiyor. Polisler gece görevi iki silahlı bekçiye devrediyor. Yani kadın 24 saat koruma altında. Tabii reyting şahane olunca bunu sorgulayan, programda söyleyen ya da bir kuru teşekkür eden yok. Bu kanalları, ya siz ne yapıyorsunuz, kişisel verileri koruma kanunu var, bu kocayı adeta linç ediyorsunuz diye kimse de uyarmıyor.
İki poğaça için gelinen nokta aslında Türkiye’de sosyal medyada, televizyonlarda 90’lara döndüğümüzün göstergesi. Dün televizyonlarda reyting için yaşanan savaşlar, bugün aslında sosyal medyada yaşanıyor. Her eline bir telefon alan sosyal medyadan ne kadar takipçim artar ya da ne kadar tık alırım kaygısında “Şok Şok Şok” anonsları yapıyor. Gazeteciler haber kaynaklarını zorlayacaklarına, oturmuşlar sosyal medyanın başına, gördükleri her şeyi buradan kopyalayarak haberleştirmenin peşinde. Bırakın doğru olup olmadığını görüntünün, Türkiye’de çekilip çekilmediğini bile sorgulamıyorlar. Daha ilginç bir şey daha söyleyeyim, vatandaşın çektiği görüntüyü haber yapan muhabire “en iyi görüntü” ödülü bile verildi bu memlekette.
Sosyal medyanın nasıl denetimsiz bir itibar celladı olduğunu Bursa’da yaşadığımız bir olaydan anlayın:
Uyuşturucu bağımlısı bir kız sosyal medyadan yayın yapıyor. Başlıyor anlatmaya; uyuşturucuya nasıl alıştırıldığını, nasıl fuhşa sürüklendiğini falan söylerken, “Beni erkeklere ilçe emniyet müdürü pazarlıyor” diyor.
İlçe emniyet müdürünün verilmiş sadakası var! Allah’tan ilçede o gün göreve başlamış.
Türkiye’nin en önemli haber kanalında çalışan bir arkadaşım beni aradı ve haber yapacaklarını, bu iddiaların doğru olup olmadığını sordu.
Baştan şaka yapıyor sandım, görüntüyü seyredince ben de “ya adam dün başladı göreve, ne zaman olmuş tüm bunlar saçmalamayın” deyince konu kapandı.
Polis kızı bulup emniyete getirdiğinde sarhoş olduğunu söyleyip “ne dediğimi hatırlamıyorum” dedi. Elini kolunu sallayarak emniyetten çıktı.
Sosyal medya düzenlemesinin TBMM’nin açılması ile kanunlaşması bekleniyor.
Sosyal medyada itibar cellatlığı engellenecekse evet bunun yapılması gerekiyor.
Ama yasa böyle getirilip, içinden haber alma ve kendini ifade etme özgürlüğü yasaklaması çıkacaksa buna benim gibi herkesin hayır demesi gerekiyor.