1980’lerin başıydı. Genç Hind Müslümanı, iyi eğitimli bir yazar, Londra sokaklarını arşınlıyor, yazılar; romanlar kaleme alıyordu. Adamın adı Salman Rüşdi’ydi.
Bu genç yazarın ismini bir sabah tüm dünya öğrendi, yazdığı romanın adını da. Kitabının adı “Şeytan Ayetleri“ydi.
Tüm dünyada ne kadar televizyon kanalı varsa bir anda haberlerin ve tartışmaların tek konusu “Şeytan Ayetleri” ve Salman Rüşdi oldu. Çünkü yolu bir zamanlar Bursa’dan da geçen İran’ın dini lideri Ayetullah Humeyni, genç yazar hakkında katli vacip fetvası vermiş ve başına 3 milyon ABD doları ödül koymuştu.
Humeyni, bu genç yazarın Hz. Muhammed’e ve İslam dinine hakaret ettiğini söylüyordu. Salman Rüşdi’nin adını artık tüm dünya biliyordu. Humeyni sayesinde kitap bir anda tüm dünyada en çok satanlar listesine girmiş, Rüşdi dünyanın önde gelen yazarlarından biri olmuş, kitabı milyonlar satmıştı. Artık bir koruma ordusuyla geziyordu. Her konferans için binlerce dolar kazanıyordu. Kimsenin haberi olmadığı kitabını milyonlar okudu. Humeyni, o fetvayı ve ödülü koymasaydı, o kitap dar bir çevrede kalacak, unutulup gidecekti. Ama o kitap hala basılıyor ve elden ele geziyor. Humeyni sayesinde…
Bugün Türkiye’de de benzer bir durum yaşanıyor. Antalya Altın Portakal Film Festivali, bir belgesel yüzünden iptal edildi. “Kanun Hükmü” isimli belgesel, 15 Temmuz sonrası KHK ile kamudan atılan kişilerin yaşadıklarını konu alıyor.
Tartışma konusu olan belgesel; bazılarına göre FETÖ’den mağdur yaratma çabası, bazılarına göre de Yönetmen Nejla Demirci’nin ablasının başına gelenlerden esinlenerek çektiği bir gerçeklik.
Bir haftadır çıkan tartışmalar Altın Portakal Film Festivali’nin iptal edilmesi ile son buldu. Şimdi, dar bir çevrenin seyredeceği bu filmden, bırakın Türkiye’yi tüm dünyanın haberi oldu. Bazılarının iddia ettiği gibi film FETÖ övgüsü ile doluysa bütün dünya bu propagandayı seyredecek!
Ben okumayı öğrenirken gazeteler çok ilgimi çekerdi. Yasaklı Yılmaz Güney filmi seyrederken yakalananların haberlerini okuduğumu hatırlıyorum. Yılmaz Güney’den ve sinemasından haberim yoktu. Biraz büyüyünce seyrettiğimde sadece güldüm, çünkü bu filmleri gerçekten yasaklamak gerekirdi. Çünkü o kadar kötüydü ki… Ama politik yanı olunca bir de yasaklı olunca, herkesin ilgisini çekiyordu. “Lan bu film mi?” diyemiyordu kimse, çünkü Yılmaz Güney’in filmlerine kötü demek hala bir tabu!
Yani bu belgeseli dünyaya tanıtan ve içerisinde propaganda var ise bunu tüm dünyaya duyuran, bu filmin reklamını yapan başta Kültür Bakanlığına, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Tamer Karadağlı’ya ve tüm yandaş köşe yazarı ve trollere kocaman bir aferin!
Ayetullah Humeyni gibi bir Salman Rüşdi ve Şeytan Ayetleri yarattınız.
Günümüz dijital dünyasında, Yorgun Savaşçı gibi filmi yakamayacağınıza göre, bir virüs gibi yayılmasını sağladınız.
Bu arada, filmi en kısa zamanda seyredip bu köşeden sizlere neler gördüğümü aktaracağım, çünkü bu satırları festival iptal kararı alınır alınmaz yazdım.