1998 yılında çekilen “Truman Show” filmi gibi günler yaşıyoruz.
Seyredenler hatırlayacaktır: Truman, dünyanın bir şirket tarafından evlat edinilen ilk bebeğidir. “Biri Bizi Gözetliyor” tarzı bir TV şovunun başkahramanıdır. Truman, ütopik bir adada yaşar ve kameralardan, TV şovundan bihaberdir. Dünya, yıllar içerisinde Truman’ın büyümesini, ilk aşkını bulmasını, babasını kaybetmesini seyrederek, onunla üzülüp onunla gülmüştür.
Filmin kahramanının on numara bir işi, müthiş bir hayatı vardır. Karısı ve arkadaşı sandığı şov oyuncuları Truman’a hayatının her gününü müthiş mutlu yaşatırlar. Şov oyuncuları, Truman’ın bu mutlu adada dış dünya ile ilgili sorular sormasını engellemekle de görevlidirler. Truman’a dışarıdaki dünyanın berbat olduğunu, gezip görmeye değer olmadığını, dünyanın en güzel yerinde yaşadıkları düşüncesini zerk ederler.
Bizde de Türkiye’yi, Truman’ın içinde olduğu dünya gibi gösterme özlemi ile yanıp tutuşanlar var.
Son günlerde hava sıcaklıkları gün be gün artarken, çıra gibi yanan ormanlarımızın bir anda alevlenerek, köyleri, yerleşim yerlerini yuttuğunu görüyoruz. Alevleri söndürürken şehit olan vatandaşlarımızı, yangında yok olan börtü böceği, kasabalara ve şehre kaçan yaban hayvanlarını izliyoruz.
Ülkede siyasetin bulaşarak çöküşüne yol açtığı kurumlarımıza Türk Hava Kurumu‘nun da (THK) eklendiğini görüyoruz. 2019’da şov yapan uçakların 2 yıl içerisinde kümese döndüğünü, kurumun başındaki eski bakanın özel bir durumla nikahta olduğunu öğreniyoruz. Ülkenin bakanlarının adeta bizimle dalga geçer gibi yaptığı açıklamalardan dünyanın en başarılı yangınla mücadelesini verdiğimizi öğreniyoruz. Yangınlarla birlikte 19 yıldır süregelen iktidarın karnesinin de günden güne kırıklarla dolduğunu biliyoruz.
Ama Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) boş durmuyor. Hemen bir uyarı yayınlıyor. Uyarı tüm kanallara… RTÜK, orman yangınlarına ilişkin yayınlarda “halkı olumsuzluğa yönlendirebilecek içeriklerin ortaya konulduğunu” belirterek, medya kuruluşlarına “halkı yanlış yönlendirebilecek üsluptan kaçınmaları” uyarısında bulunuyor. Açıklamada, Türkiye’nin farklı noktalarda çıkan yüzün üzerinde yangının, acil müdahale ekipleri tarafından başarıyla söndürüldüğüne dikkat çekilerek, “Buraları hiç görmeksizin sadece yanan alanların ısrarla ekranlara taşınması, kaos havası beklentisinde olan çevrelerin istediği yönde bir yayıncılıktır” deniliyor.
Benim RTÜK’e önerim ise şöyle: Dev bir ada bulalım. Paşalimanı Adası uygun olabilir. Orayı satın alarak dev bir stüdyo kuralım. Bu adayı kurarken ihaleye fesat karıştırma, yolsuzluk, adam kayırmacılık olmasın, kamu garantisi verilmesin. Bu kıyak adada üniversite mezunları üç harfli marketlerde 15 bin lira maaşla çalışsın. Tarım ve hayvancılıkta Hollanda’nın kıskandığı köylerimizden yayın yapsın kanallarımız. O adaya hiç Suriyeli ve Afgan sığınmacı sokmayalım. Allah korusun adanın plajlarında nargile içerken görüntüye girebilir, vatandaşlarımızın tepkisi ile karşılaşabiliriz.
Milli uzay aracımız ve uçaklarımız, F-35’lerimiz adanın semalarında yükselsin. Burayı S-400’ler korusun. Ada içerisinde ulaşım elektrikli TOGG araçları ile sağlansın. Bu kara parçasının bir tarafından petrol, diğer tarafından doğalgaz fışkırsın. Kalan iki tarafında da bütün gün balıkçılar trol ile avlansın, ama kol gibi lüferler, karagözler, kalkanlar çıksın.
Bu adada iletişim Telekom’u yağmaladıktan sonra kaçan Lübnanlı Hariri ailesi tarafından yapılsın. Kaçmadıkları, aksine ışık hızında internet ve iletişim sağladıkları gösterilsin.
Tapu binası her gün yayın yapsın, tek bir karış toprağın ve şirketin Katarlılara satılmadığını anlatsın vatandaşlara.
Sokaklarında işsiz güçsüz ya da emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) yerine dünyayı gezen Japonlar gibi torun gezdiren, ayda bir kuzu yiyen emekliler gezsin.
Tweet attığında buranın sakinlerinin sabaha karşı kapısı kırılmasın, hatta polisler altına yorum yazsın. Adanın Merkez Bankası şeffaf camdan olsun, 128 milyarı falan oradan görelim.
Gençler şu Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın tanıtım filmde olduğu gibi taklalar atsın.
Mesela yazar çizer gazetecileri hapsedilmesin. Cezalarının plajda, bir şenzlongda çeksinler.
Bir de adanın her köşesine yangın söndürücü koyalım. Maazallah yangın falan çıkıp kameralara yansırsa emekler boşa gidebilir.
Televizyon kanallarımız buradan yayın yapsın, biz de artık görmeyelim yangın, şehit, pazardaki pahalılığı, kadın cinayetlerini, yol geçen hanına dönen sınırlarımızı, başı boş gezen (!) EYT’lileri.
Biz de kurtulalım bu iç karartıcı haberlerden, RTÜK’te…