15 Temmuz hain ve kahpe darbe girişiminden sonra, halk sözde cemaat anlayışına bir dur (!) deyip, milli birlik ve beraberliğe sarılınca, halkın kılcal damarlarına kadar, Turan İdeali hâkim oldu.
Bizim gibi düşünmeyenler açısından Turan denildiği vakit; içerisinde tek tip bir ırkın yaşadığı, tek düşüncenin hâkim olduğu, herkesin hilal bıyıklı, ellerinin Bozkurt yaptığı bir coğrafya aklına gelmektedir.
Tabii ki ‘Turan Coğrafyası‘nda bunlar hâkim olacak; lâkin bu coğrafya öyle bir prototip ortaya koyacak ki tüm dünya vatandaşları tarafından çekim merkezi hâline gelecek ve tüm dünyada yetişen yeni nesil, bu coğrafyada yaşam sürmek için, elinden gelen mücadeleyi verecek.
Çünkü bu coğrafyada; insan hakları, demokrasi, hukuk, liyakat ve tüm insani değerler, altın çağını yaşayacak.
Farklı ırkların, farklı dinlerin ve farklı mezheplerin mensupları, ‘Turan Coğrafyası’nda, huzur ve refah içerisinde yaşayıp, hor ve hakir görülmeyecek.
Şimdi bu yazıyı okuyanlar bu yazdıklarımı ham ve kuru bir hayal olarak görebilirler; lâkin Türk Milleti’nin hâkimiyetinde olan ‘Turan Coğrafyası’nın hayalinde ve hedefinde bir ömür yaşayıp, insanlığın refahı, huzuru ve selâmeti yolunda ömür tüketmek dahi, tüm dünya nimetlerinin üzerinde bir hazdır bizim için.
Bu Ülkü’ye varmaya ömrümüz yetmese dahi, son nefesimizi bu yolda tüketmek, bizim gibi düşünenler için, bir ibadet hükmündedir.
Selâm, sevgi ve muhabbet ile…