Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili, Sayın Fethi Yıldız’dan bahsedeceğim.
Kendisi ile muhabbete dayalı bir hukukum var. İnsani yönü ağır basan. Benim ondan bir talebim olmaz, onun da benden. İki medeni insan gibi görüşür, içtiğimiz kahvenin hatırını gözetiriz.
Siyasi yönü ile hiçbir işim de ilişiğim de yoktur. Ben, Burak Kılıçaslan olarak, siyasi yönü değil, Ülkücü yönü ağır basan bir dava adamıyım. İnsani ilişkilere ziyadesi ile önem veririm.
Az önce bir arkadaşımdan telefon aldım. Hâl-hatır faslından sonra, pazar günü başından geçen bir olayı benimle paylaştı.
Arkadaşım; ailesi ile birlikte, Doburca Sosyal Tesisleri’ne yemek yemeye gidiyor. Lâkin içerisi tıka basa dolu. Hanım, çocuklar ve arkadaşım ayakta kalıyor. Bu sırada yanına; karizmatik, kalender ve kadirşinas bir beyefendi geliyor. “Beyefendi, lütfen aileniz ile birlikte, benim yerime geçip, oturabilirsiniz.” diyor. Tabii arkadaş bu kalenderlik karşısında şaşırıp kalıyor ve itiraz ediyor. Derken oturmak zorunda kalıyorlar.
Sonra bu beyefendi mekândan ayrılırken, arkadaşımın ve ailesinin yanına tekrar gelip, “hayırlı günler” dileklerini iletiyor.
Tüm bunları yapan bu şahıs, Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili, Sayın Fethi Yıldız.
Ben; arkadaşım, şahsım ve milletim adına, bu tevazu ve içten davranış karşısında, şapkamı çıkarıyor, bu ince tavrı ayakta alkışlıyor, Sayın Başkan’a teşekkür ediyorum.
İşte yapıcılık, büyüklük, siyaset ve özlemiş olduğumuz tavır budur. Bu tavrı kim sergilerse sergilesin, karşı mahallenin en keskin adamı dahi olsa, ayakta alkışlar, şapkamı çıkarırım.
Başarılar diliyor, hürmet ediyorum.
Selâm, sevgi ve muhabbet ile…