Daha fikri noktada olgunluğa erişememiş, mensubu bulunduğu tarikatta varmış olduğu en üst mertebe “dervişlik” olanların, kafalarındaki sarıktan, sırtındaki cüppelerinden dolayı İslam adına hüküm verebilen “hoca” mertebesine çıkartıldığı bir toplumda, İslam’ın dirilişe geçmesi imkânsızdır.
Kim ne derse desin, giymiş oldukları kıyafet; genel itibarı ile cehaletlerini örtmeye yetmemektedir.
Bu şahsiyeti oturmamış zatlar, Kur’an’a, dolayısı ile Hazret-i Peygamber’e göre değil, put yapmış oldukları efendilerine/şeyhlerine göre hareket etmektedirler.
Bizler şekillere değil, fikirlere değer vermekteyiz.
Çünkü bizler gayet iyi bilmekteyiz ki İslam’ın en azılı düşmanlarından biri olan Ebu Cehil dahi, kafasında sarık ile dolaşmaktaydı.
Bundan dolayı da ölçümüz fikir, filtremiz İslam’dır.
İslam’ın filtresinden geçmeyen hiçbir şey, bizim gönül filtremizden geçemez!
Ne güzel söylemiş aklını işleten toplumlar için Yunus, değil mi:
“Dervişlik olsaydı tâc ile hırka,
Biz dahi alırdık otuza kırka.”
Selâm, sevgi ve muhabbet ile…