Son iki gündür…
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin önce yeni başkanını, sonra da eski başkanını dinledik.
İktidar ve muhalefet atama ve borç tartışmaları üzerinden Bursa’da hanidir unuttuğumuz polemiklere girişti.
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in dün yaptığı açıklamaları da selefi Alinur Aktaş ile Adalet ve Kalkınma Partisi Bursa İl Başkanı Davut Gürkan’ın açıklamalarını da Norm Haber sayfalarında bulabilirsiniz.
Gürkan ve Aktaş’ın düzenlediği toplantıda benim gündemimde elbette yerel anayasa (1/100000’lik plan) ve Kestel Soğuksu’da yapılmak istenen sanayi bölgesi vardı.
Konuyu hem Aktaş’a hem de İl Başkanı Gürkan’a sordum:
“Dünkü toplantıda da gündeme geldi. Kestel Soğuksu bölgesinde planlanan sanayi bölgesi kent kamuoyunun da gündeminde.
Sayın Aktaş, siz seçim öncesinde 1/100000’lik planın hazır olduğunu ve seçim sonrasında yürürlüğe konulabileceğini söylemiştiniz. (Soğuksu) Bu planlamada yer alıyor muydu?
Sayın Gürkan, hem bölgede çalışan biri, bir sanayici olarak hem de iktidar partisinin il başkanı olarak sizin bu konuya bakış açınız nedir?”
Her iki ismin verdiği yanıtları noktasına virgülüne dokunmadan nakledeyim…
‘İNŞALLAH BOZBEY’E DE SORMUŞSUNUZDUR’
Aktaş: Tabii bir kere benim şu an aktif görevim yok. Onu söyleyeyim. 1/100000’lik plan da geçerken sanayi alanlarıyla konut alanlarıyla diğer alanlarıyla tamamıyla tanımlanarak geçecekti. Benim, ben şimdi burada detaya girmek istemem, kimseyle de polemik konusu olsun istemem. Beni birilerinin sanayiyle alakalı yargıladığını, sanki sanayi düşmanıymışım gibi bir tavır içerisinde olduğumu göstermeye çalıştığını ben birilerinin biliyorum. Ona rağmen duruşumu çok net bir şekilde söyledim. Şehir içinden taşımayla alakalı bir öngörüden bahsettim. KOBİ OSB dönüşümüyle alakalı. Bununla alakalı yer falan belirtmedim. Bana ısrarla yer belirt dedikleri halde. Bunlar tamamen ilgili odalarla, ilgili kurum ve kuruluşlarla mutabakatla yapılacak işlerdi. Lakin inşallah aynı soruyu dün Sayın Bozbey’e de sormuşsunuzdur.
– Soruldu.
Ama çok güzel bir geçiştirmeyle cevap verdi, çok net bir şey de söylemedi kendisi, hiçbir şey de vermedi. O Alaattinbey’deki, bilmem nerdeki o binaların tamamı onun belediye başkanlığı döneminde yapıldı, o kaçak sanayi yapıları, Çalı OSB’nin filan, resmi bir OSB değildi bu arada. Yani artık bunu cevaplaması gereken ben değilim o açıkçası, öyle söyleyeyim.
Gürkan: Öncelikle bir düzeltme yapayım, benim fabrikam o bölgede değil, Gürsu’da. Bazen böyle söylüyorlar, ama orada da hiç bir metre yerim yok.
– Gürsu-Kestel artık aynı bölge olarak görülüyor.
Tabii ki yani sonuçta merkezi olarak görüyoruz hepsini de. Orada da yerim yok, onu da belirteyim, bazen böyle şeyler söylüyorlar. Şimdi, birincisi en başta söylediğimiz biz bu şehrin anayasasını oturtturmamız lazım. 1/100000’liğini yapmamız lazım. Alinur Başkanımız bunun için uğraştı. Birçok odalardan bunlarla ilgili görüşler aldı ve nihayetinde belirli bir noktaya geldi.
’20 YILI DEĞİL 50 YILI 100 YILI PLANLAYALIM’
Geçtiğimiz günlerde bir fuar açılışında mevcut büyükşehir belediye başkanımız bununla ilgili çalışacağını söylemişti, ‘ilk işim bu‘ demişti. Biz de katkı koyarız, çünkü şöyle, Büyükşehir Meclis üyesi çoğunluğu bizde olduğu için biz de yeni bir komisyon kuruyoruz bununla alakalı. Birçok kurumları içerisinde barındıran, profesyonel ekipleri… Çünkü Bursa’nın geçmiş tarihinde 1/100000’likleri yaparken biliyorsunuz Piccinato dönemlerinde, ulaşımla alakalı, Lörcher’in paylaşımlarıyla alakalı, bunlar bu şehre değer katmıştır. Bizim derdimiz, bu şehirde yaşıyoruz, biz bir anayasayı koyalım, 20 yılı değil 50 yılı 100 yılı planlayalım, ona göre hareket edelim. Kimse kafasına göre bir yeri ben sanayi bölgesi ilan ediyorum ve şu merkezi yapıyorum deme cesaretini gösteremesin bu şehirde. Ama 1/100000’i çıkarmazsak olmaz. Biz bununla ilgili desteğimizi vereceğiz.
‘BOZBEY’İN İNİSİYATİFİNİ GÖRELİM’
Soğuksu’ya gelince… Sayın Büyükşehir Belediye Başkanı şimdi başkası biliyorsunuz, bundan sonra inisiyatifini görelim. Hani sanayicilere söylemişti bir toplantıda, ‘ne istediniz de vermedim, ne istediniz de yapmadım’ demişti. Bir beyanatını görelim, ona göre hareket ederiz.
Ama biz bu şehrin anayasasını bütün kurumların da ortak görüşü alınarak ortak akılla bir noktaya getirilmesini ve bir daha bundan sonra sanayi bölgesi kontrolsüzlüğü veya plansız sanayileşmeyle alakalı olan yapılanmanın artık bizim dur dememiz lazım, önüne geçmemiz lazım. Hele hele biliyorsunuz seçimlerin yaklaştığı dönemde ciddi manada kaçak yapılar oluşuyordu, fabrikalara varıncaya kadar, Alinur Başkanım da burada bizzat yıkım talimatlarının üzerinde asla hiç kimseye bununla alakalı iltimas vermeksizin üzerinde durduk. Gerekirse oy kaybedelim kardeşim, kimsenin bu şehrin ovasına bu şehrin tarımına zarar vermeye hakkı yok diye ciddiyetle üzerinde durduk, yine aynı görüşteyiz, aynı kanaatteyiz, bundan sonraki tavrımız ve tarzımız da öyle olacak.”
Gürkan’ın yanıtından sonra Gazeteci İbrahim Öge de “bu tavrınızı Ankara’ya, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yansıtacak mısınız?” diye sordu.
Gürkan’ın bu soruya verdiği yanıtı da aynen aktarayım:
‘ARTIK HUKUKİ SÜRECE GİRMİŞ’
“Orası 2017’de başlamış bir süreç var ve bakanlık burasını, burasıyla ilgili olarak çalışmalara başlarken oradaki kooperatife, İleri Teknoloji Sanayi Bölgesi kooperatifine sanayi bölgesi yapmak kaydıyla satılmış. Bu dönemler başlamış. Yani bununla alakalı bir yorum yapmanın anlamı yok. Bu artık hukuki sürece girmiş. Bundan sonraki süreçte biz de 1/100000’lik planlar önümüze geldiğinde ona göra tavrımızı net olarak ortaya koyarız.
‘PLANLAR ONAYLANMADAN BU İŞLER DOĞRU DEĞİL’
Bu sürecin, ben orasıyla ilgili basitleştirmek istemiyorum. Bu şehrin Batısı da var Doğusunda da sadece orası değil başka yerlerin de isimleri var görüyorsunuz, ama bunu abartarak, işte bunun 10 katı rakamlar söyleyerek, o bölgeyi hiç görmeden veya başka araziler de var Batı bölgesinde zikredilen ama bunları bizim kamuoyuna izah ederken basın mensubu abilerimiz ablalarımızla beraber oraya gidip yerleri görmek lazım, vicdani hareket etmek lazım. Kalkıp da burası veya diğerleri hakkında yorum yapmak istemiyorum. Bizim ana felsefemiz diyorum, 1/100000’lik planların burada onaylanmadan bu işlerin doğru olmayacağını söylüyorum. Bizim genel kanaatimiz budur.”
Peki bunca sözden ben ne anladım?
Hem Büyükşehir yönetimi hem iktidar partisi, işlerin Ankara’dan kotarılmasının verdiği rehavet içerisinde. Normal koşullarda CHP’nin Bursa’yı ayağa kaldırması gerekirken, “İtiraz edeceğiz, bakacağız.” gibi cılız açıklamalarla yetiniliyor. İktidar cephesi de hukuki süreci işaret ederek adeta topu göğsünde yumuşatıp karşı tarafa atıyor.
Her iki kesimin “Bursa Anayasası” konusundaki duyarlılığı ise neredeyse gözlerimizi yaşartıyor. Ancak planlama sürecinin yeniden en başa dönmesi ve kısa sürede de tamamlanamayacak olması ister istemez şu kuşkuyu doğuruyor:
“Son sanayi bölgelerini de planlayalım, kararlarını çıkaralım, kesinleştirelim, üleştirelim, sonra da anayasayı bağlarız!..”
Bakalım böyle mi olacak, yoksa 1/100000’lik planlar onaylanmadan bu işler doğru mu olmayacak?