Bir ekonomi krizde mi değil mi, bana göre en önemli göstergesi işsizliktir. Örneğin, meşhur 2001 krizi 1 milyon “resmi” işsiz yaratmıştı. Bu 1 milyonu son krizde sadece inşaat sektöründe gördük. Sektörün istihdamı 2 milyon 200 binden 1 milyon 200 bine kadar düştü. Tablonun aslında çok daha ağır olduğunu görmek için rakamı 4 ile çarpmak yeterli!
Alt sektörleriyle birlikte hayli geniş bir yelpazeye yayılan sektörde ortaya çıkan işsizlik, son bir yılın, yani “pandemi” krizinin ürünü gibi görünüyor. Oysa sektör temsilcilerine göre, sıkıntının temeli 5 yıl önceye kadar dayanıyor. 2016 sonlarında işaretlerini veren kriz, 2017’de Tip İmar Yönetmeliği, 2018’de dövizdeki hareketlilik ve 2019’da küresel salgınla büyüdü.
Tabii en büyük sıkıntı girdi maliyetleri. Öyle ki ortaya çıkan rakamlar “Altını dövizi boş verin, paranız varsa demire yatırım yapın!” dedirtiyor. 4 Haziran itibariyle son bir yılda dolar yüzde 28.74, euro yüzde 38.65, altın yüzde 42.10 ve sıkı durun, demir yüzde 116.51 oranında artmış! Öteki girdilerde de durum farklı değil. İnşaat Müteahhitleri Sanayici ve İş İnsanları Derneği’nin (İMSİAD) raporuna göre, aşağı yukarı tüm girdilerde yüzde 120-150 aralığında artış söz konusu.
Raporu açıklayan İMSİAD Başkanı Mustafa Andıç’ın bu koşullar altında iki önemli uyarısı var:
1-Böyle giderse 500 bin TL’lik bir dairenin fiyatı 1 milyon TL’ye çıkar. Yani orta gelirlinin konut sahibi olması hayal olur. Bu da konut fazlası ve gecekondulaşma riskini beraberinde getirir.
2-Türkiye’de 70 bini Bursa’da olmak üzere 6.7 milyon riskli bina bulunuyor. Sektörde yaşanan ekonomik sıkıntılar kentsel dönüşüm sürecini de çıkmaza sokabilir.
İMSİAD raporunda pek çok öneri ve beklenti de sıralanıyor. Bunlardan bazıları sektörü asıl hareketlendirecek tüketiciyi de ilgilendiriyor: Konut kredi faiz oranlarının yüzde 1’in altına düşürülmesi, düşük faizli konut kredisi kampanyaları düzenlenmesi, tapu harcından muafiyet, KDV oranlarında indirim yapılması…
Bu noktada yakın geçmişte düzenlenen kampanyayı, o dönemde konut fiyatlarına ansızın yapılan fahiş zamları da unutmadı tüketici.
Başka deyişle tüketicinin inşaat sektörüne güveni yok. Sektörün de yönetenlere güveni kalmamış. Ne var ki sektör temsilcileri bu güvensizliği açık seçik ilan edemiyor!