Benim emektar Polo’nun kapı döşemeleri ne zamandır dökülüyordu. En sonunda bütçeyi denkleştirip yaptırmaya karar verdim. Bu işlerin doktoru bizim Civanoğlu’dur. Polo’yu ona teslim ettim. Ne yaptı etti, Beşyol’da bir merdiven altı döşemeci buldu. Usta bir hafta içinde kapı döşemelerini sıfırladı. Böyle giderse ben bu arabaya bir 15 yıl daha binerim.
Bu vesileyle Bursa’da otomobil döşeme ustasının pek az olduğunu, kalanların çoğunun kendilerini klasik otomobillerin yenilenmesi işine adadığını, böylece iyi de para kazandıklarını öğrenmiş oldum.
Öğrendiğim bir şey daha oldu. Eğer oto sanayiye işiniz düşerse, hele hele işiniz benimki gibi merdiven altı bir atölyede görülecekse cebinizde nakit bulundurun!
Neden mi?
Bizim ustanın yenilediği kapı döşemelerini taktırdık. Sıra ödeme faslına geldi. Benim cüzdanda bir para kart var, bir de kredi kartı. Nakitsiz hayata öyle alışmışım ki cebimde simit alacak kuruş yok. Bizim ustada da pos cihazı yok. Allah’tan Civanoğlu tedarikli de akılsız başın cezasını ayaklar çeker hesabı, o sıcakta bir de bankamatik aramıyoruz Beşyol’da.
Ödemeyi yapıp kontağı çalıştırırken, ben söyleniyorum, “Bu devirde kredi kartı olmaz mı yahu!” diye, ama Civanoğlu gülüyor: “Ne sandın abi, neresi burası, Danimarka mı?”
İYİ Parti’nin devlet bütçesine 300 milyar liranın üzerinde katkı sağlamayı vadeden “Artagan”* projesini duyunca henüz bir hafta önce yaşadıklarım geldi aklıma. Zira bu proje hayata geçerse bırakın döşeme ustasına yapacağım ödemeyi sokaktan simidi bile kredi kartıyla alacağım.
Kayıt dışı ekonomi gerçekten ciddi bir sorun. Türkiye, 36 OECD ülkesi arasında kayıt dışı şampiyonu. Şampiyonluğun rakamsal karşılığının 1.4 trilyon lira olduğu ifade ediliyor. Başlıca nedenleri de kaçakçılık, uyuşturucu ticareti, naylon fatura, hayali ihracat, vergi kaçakçılığı, yolsuzluk… Yani bizim döşemecinin kredi kartı kullanmaması bırakın devede kulağı, devede tüy bile değil!
“Artagan” projesinin başlıca hedefi kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına almak ve finansal sistem dışındaki parayı sisteme çekmek. Bunu da dijital bir ekonomik sistem kurarak yapmayı planlıyor. Yani topyekün dijitalleşme. Yani dijital devlet peşinize öyle bir takılacak ki Mahkeme Fırını’ndan tahanlı pide aldığınızı bile anında görecek! Görsün zararı yok, yok da bu sistem gerçekten kaçakçılık, kara para, yolsuzluk gibi asıl kara delikleri tespit edebilecek mi? Ve tespit ettiği kaçağın cezasını vererek, gerçekten vadettiği ekonomik adaleti sağlayabilecek mi?
İYİ Parti iktidara gelir mi gelmez mi, gelirse “Artagan”ı gerçekten hayata geçirebilir mi? Bunların hepsi soru işareti. Ama soru işaretine yer bırakmayacak bir gerçek var: Yozlaşma her alanda kılcal damarlarımıza kadar sinmiş. Son günlerde gündemi meşgul eden olaylar silsilesi de bu yozlaşmanın eseri!
İşte adına “Varlık Barışı” denilen uygulama 6 ay daha uzatıldı. Böylece birileri yurt dışından getirecekleri kaynağı belirsiz milyonları vergi ödemeden, sorgusuz sualsiz memlekete sokabilecek. Birileri yine kirli servetlerini bizim üzerimizden beraat ettirecek! Bitecek mi? Elbette bitmeyecek, zira çok iyi biliyoruz ki her af bir sonrakinin habercisidir.
Dileyelim de öyle olmasın!
Dileyelim de şu ekonomik adaletsizlik ortadan kalksın. Artık vurguncunun, soyguncunun, devleti dolandıranların, yetim hakkı yiyenlerin, üç kağıt ekonomisiyle milyonları indirenlerin defteri dürülsün!
“Artagan”ı düşünenler, planlayanlar, uygulamak isteyenler bu meselenin her şeyden önce bir zihniyet dönüşümü olduğunun umarım farkındadır. Yoksa “Artagan” kredi kartıyla ödeme kabul etmeyen Beşyol’daki döşeme ustasıyla bana çatar ki bizim zaten çoğalacak, fazlalaşacak, artıracak bir şeyimiz kalmamış!
___
*İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “artagan”ın öz Türkçe bir sözcük olduğunu, “bolluk bereket” anlamına geldiğini söyledi. Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlük’ün de “artağan” için “Alışılandan veya beklenilenden artık verimi olan, bereketli”, “Çoğalan, fazlalaşan, artımlı” açıklamaları yapılmış.