“Bu iş hesap değil, nasip işi” demişti.
“Devrim niteliğinde projelerle 2014’e kadar iş başında kalmaya niyetliyim” demişti.
“Önemli olan halkın tercihi” demişti.
“Son anketlerde yüzde 60-65 oranını yakaladık” demişti.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Siyaset Akademisi Yerel Yönetimler Programında “Hırs Disiplini” dersi vermişti.
“İnsan ne kanaatinden dolayı ölür, ne de hırsından dolayı padişah olur” demişti.
Cinayete kurban giden eski Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Hikmet Şahin’in sözleriydi bunlar.
Tam da 2009 yerel seçimleri öncesinde, partisi tarafından aday gösterilip gösterilmeyeceği merak edilirken söylemişti hepsini…
“Halkla bütünleşeceğiz, kentle kenetleneceğiz” demişti.
“Yönetime tam katılım sağlayarak, kenti ortak akılla yöneteceğiz” demişti.
“Halka tepeden bakmayacağız” demişti, “Kibir yanımıza yaklaşmayacak bile…”
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin 2017’de “istifa ettirilen” Başkanı Recep Altepe’nin sözleriydi bunlar.
Tam da 2009 yerel seçimleri öncesinde, hem de aday adaylığını açıkladığı “mini miting”te söylemişti hepsini.
Sahi, nasıl bir basın toplantısıydı o öyle…
Parti binasının önünde, açık havada yapılan toplantıda, Kamberler Orkestrası, “Seni ben ellerin olsun diye mi sevdim” şarkısıyla başladığı programına, dokuz sekizlik nağmelerle devam ediyor; ince saza önce bir davul, ardından klarnet sesi ekleniyordu.
Altepe’nin gelişiyle geçilen “Ey güzeller güzeli söyle bana kimsin sen / Osmangazi mi Büyükşehir mi?” uyarlamasına, gençlerin taşıdığı “Osmangazi’nin kralı, ol artık Büyükşehir’in Belediye Başkanı” pankartı eşlik ediyordu.
Toplantının sonuna doğru kalabalık arasında kulaktan kulağa yapılan yorumlar dikkatimi çekmişti.
“Daha öncekiler gibi ‘snob’ değil” demişti, bir eski politikacı. Çoğul konuşuyordu ama Hikmet Şahin’i kastediyordu.
“Sonradan görme değil” diye eklemişti, deneyimli bir gazeteci.
“Osmangazi’nin kralı, ol artık Büyükşehir’in Belediye Başkanı” denilen Altepe, ikinci döneminin ikinci yarısında Ankara’dan gelen talimatla istifa etmek zorunda kaldı.
“Af mekanizması” henüz icat edilmemişti o günlerde…
2 Kasım 2017’de Bursa Büyükşehir Belediye Meclisinde seçildiği gün…
“Bursa’nın tüm dinamikleriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, siyasi partileriyle, görüşü ve önerisi olan herkesle beraber Bursa’yı yöneteceğiz. Benim danışmanlarım da bunlar olacak” demişti.
“Ortak akılla birlikte çalışacağız, birlikte başaracağız” demişti.
31 Mart 2019’da bu kez halkoyuyla seçildiğinde de “Bursa’mızın değerini daha da arttırmak için var gücümüzle çalışacağız. Tüm ilçe belediye başkanlarımız, meclis üyelerimiz, sivil toplum kuruluşları ve şehrin tüm değerleriyle bunu gerçekleştireceğimizden kimsenin şüphesi olmasın” demişti.
Son 7 yılda Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğunda oturan Alinur Aktaş, söylev çekerken çok demokrattı ama benim gözlemim o ki “ortak akıl”dan anladığı “dar bir çevrede istişare”ydi.
Onun için çok güveniyordu, “Reis de Reis” diyen seçmenin sandıkta birleşeceğine.
Onun için “Hangi tuşa ne zaman basacağımı bilirim, farkı açıyoruz gittikçe, daha da açılacak” diyordu seçim öncesinde.
Bu kısa hatırlatma son 20 yılın özetidir aslında.
Özetin özeti de “hırs ve kibir”dir.
Hani diyor ya Hasan Ali Toktaş, “Kuşlar Yasına Gider”de, “Hırs atına binenler çoğu kez ne vakit düştüklerini anlayamazlar” diye…
Ve hani diyor ya Jules Verne, “Zaharius Usta”da, “Kibir insanoğlunun kaderinin tosladığı engeldir” diye…
Başta Mustafa Bozbey olmak üzere Bursa’nın yeni başkanları kıssadan hisse çıkaracaktır herhalde…
Hani diyor ya Şeyh Edebali Osman Gazi’ye, “Yüksekte yer tutanIar, aşağıdakiIer kadar emniyette değiIdir” diye…