Bursa’nın son dönemdeki en önemli tartışma konusu kuşkusuz Yunuseli… Yunuseli denince de akla hemen Doğanbey geliyor. Hani şu, TOKİ’nin çıraklık dönemi şaheseri (!) olarak Bursa’ya armağan ettiği Doğanbey!..
Yunuseli tartışmasına katılan istisnasız herkes Doğanbey örneğini verdi. Hatta Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş da son açıklamasında “Bursa’ya Doğanbey gibi bir kara lekeyi daha neden düşüreyim?” dedi.
Tabii tartışma Yunuseli’nin imara açılması, hatta bölgede yüksek katlı yapılar inşa edilmesi üzerinden yürüdüğü için karşılaştırma doğal. Doğal ama ne kadar doğru? Doğanbey, Yunuseli için ders çıkaracağımız bir alan mı?
Geçen hafta kaleme aldığım “Yunuseli’nin anahtarı Ankara’da” başlıklı yazımın ardından Bursa için kafa yorduğunu bildiğim bir okurumdan uzunca bir mesaj aldım:
“Yunuseli ile Doğanbey, farklı konular. İkisini aynı cümlede ananlar bunu kasıtlı yapıyor. Yunuseli için hassasiyet gösterenler, bölgede bir metrekare bile beton olmasın istiyor. Yunuseli ile Doğanbey’i birlikte ananlar ise ‘acıtmayacağız, korkmayın!’ demek istiyor. Akıllarınca Doğanbey’i gösterip Yunuseli’de yapacakları daha düşük yoğunluklu rant projesini kabul ettirme derdindeler!..”
Doğanbey, aslında ne bugünün ne de 2006 ve sonrasının sorunuydu.
Haşim İşcan, Fevzi Çakmak ve Gazcılar caddeleri arasında kalan 4 mahalle; Doğanbey, Tayakadın, Kiremitçi ve Kırcaali mahalleleri artık bir çöküntü bölgesine dönüşmüştü. Bölgede korunması gereken tescilli yapılar da vardı.
Bölgeyi kapsayan “Merkezi İş Alanları (MİA) Planı” Haziran 1991’de onaylanarak yürürlüğe girdi. Plan raporuna göre, Bursa artık bir metropole dönüşmüştü. Şehrin yeni bir merkeze, hizmet ve ticaret alt sektörlerinin yoğunlaşacağı yeni bir bölgeye gereksinimi vardı. Planın uygulama aşamasında özellikle Haşim İşcan’da iş merkezleri yükselmeye başladı. Ancak plan çöküntü bölgesini oluşturan mahallelere ilerleyemedi, iç kesimlerde yapılaşma başlamadı. Oysa planlamaya göre, yenilenecek mahallelerde bitişik nizam dört katlı yapılaşma sağlanacaktı. Elbette eğitim ve sosyal kültürel alanlarla yeşil alanlar da planda unutulmamıştı.
Ne var ki evdeki hesap çarşıya uymadı. Bazı iş merkezi inşaatları yarım kaldı, yapılanlar dolmadı, dolanlar istenen işleve sahip değildi. Mahallelerin yenilenmesi de mümkün olmadı.
O dönem Osmangazi Belediye Başkanı olan Hilmi Şensoy, bölgede yapılaşmanın en fazla 4 kat olacağını, hem tarihi dokunun ortaya çıkacağını hem ovanın görünür hale geleceğini söylüyordu. Ancak bölge sakinlerinin konuyu bakışı daha gerçekçiydi: “3-4 komşu birleşip evimizi müteahhite versek, kim daire alacak veya müteahhit nasıl para kazanacak? Bu işe kimse girmez, kat sayısını arttırmanız lazım!..”
O işe girecek müteahhit iktidarın değişmesiyle ortaya çıktı: TOKİ…
Osmangazi Belediyesi ile TOKİ arasında 6 Şubat 2006 tarihinde ön protokol imzalandı. İlçe belediyesinin yetkilerinin sınırlı olduğu görülünce işe Büyükşehir Belediyesi de dahil oldu. Bu kez 28 Kasım 2006’da üçlü bir protokol yapıldı: “Bursa Osmangazi Doğanbey Kentsel Yenileme Projesi Protokolü.”
Altı etaptan ve dört grup bloktan oluşan Doğanbey’de inşaat başladığında bir sorun yoktu! A Bloklar az katlı sıra evlerden oluşuyordu. Ne zaman ki diğer bloklar gökyüzünü delmeye başladı. Tantana o zaman koptu ve işin rengi değişti. Anlaşıldı ki bölgede 2 bin 338 hak sahibi olmasına karşın 2 bin 726 konut yapılmaktadır. Tam 361 adet konut TOKİ’ye aittir!
Başka deyişle TOKİ Doğanbey’de kentsel yenileme değil, emlakçılık yapmaktadır!
İktidarın o dönemde Milli Güvenlik Kurulu ve Milli İstihbarat Teşkilatı dışında bizzat Başbakan’a bağladığı tek kurum olan TOKİ, Bursa’nın gözünün yaşına bakmamış, üstüne bir de bu işten para kazanmıştır! Maalesef o dönem Bursa’yı yönetenler de bizzat Başbakan’a bağlı bu kuruma dur diyememişlerdir.
Doğanbey buydu! Oysa Yunuseli’nin dönüşecek bir durumu yok!
Yunuseli, yeşil Bursa’nın son “vaha”larından biri. Bin 400 dönüm arazinin sahibi Milli Emlak’tır, kullanımı Jandarma’dadır, BURULAŞ’tadır. Bana kalırsa bir önemi yok. Çünkü bu son vahada her Bursalı manevi hissedardır. Tartışma da Bursa’yı temsil eden Büyükşehir Belediye Başkanı’nın araziyi bizzat Cumhurbaşkanı’ndan istemesiyle başlamıştır. Tartışmada ortaya çıkan ortak kanı ise Yunuseli’nin korunması gerektiğidir. Şimdi Bursa bu korumanın nasıl gerçekleşeceğine karar verecektir ve toplumun farklı kesimleri bu konuda görüşlerini açıklamaktadır.
“Meseleyi doğru zemine çekmek lazım. Yunuseli ile Doğanbey arasında bir ilişki yoktur” diyen okurumun koruma konusundaki görüşü şöyle:
“Yunuseli’nin uluslararası bir havaalanına dönüşmesi noktasında hala bir ihtimal var. Şahsen benim fikrim, dere üzerinden pisti doğuya doğru bir iki kilometre uzatıp bu hayali gerçekleştirmektir. Evet, birkaç kilometre tarım alanı tahrip olur ama kalan tarım arazileri zorunlu olarak korunur. Ovanın Çukurca ve çevresindeki kısmının imara açılma ihtimali ortadan kalkar. Hem mania kriterleri nedeniyle hem de sıkı korunacağı için.”