Şarkıcılığı küçümsediğimden değil, ama sanatçıyla şarkıcı arasındaki ayrımın iyice silikleştiği, tüketim kültürünün tüm acımasızlığıyla egemen olduğu bir dönemdeyiz. Farkı ortaya koyabilmek için temel ölçüt “üretmek” bana göre.
Müziği severim, her türünü. Ama aslolan klasik müziktir, Türk müziğinde de batı müziğinde de.
Fazıl Say’ı severim. “Dünya sanatçısı” kavramının içi nasıl doldurulur bilmem ama, Say tam bir sanatçı bence. Bırakın Mozart ve Bach yorumunu, bırakın Sıvas ve Nazım bestelerini, bırakın doğaçlamalarını… Yılın çoğu günü konserler nedeniyle zaten yerinden yurdundan uzakta olan, yetmezmiş gibi seçilmiş yöneticilerin eleştirilerine “güle güle” yanıtı verdiği Say, uçakta geçirdiği saatleri bile üreterek geçiriyor. “Uçak Notları*” bu üretim sürecinin sonucu.
Müzikal yaratıcılığını tüm dünyanın alkışladığı Fazıl Say’ın, kültürel yaratıcılığa saçtığı ışık adeta bu yazılar. Başlıca konu müzik elbette, müziğin çevrelediği anlar, anılar, insanlar, kentler, yollar, yolculuklar…
“Uçak Notları”ndan benim aldığım notlara gelince…
Say’ın “Yetenek Üzerine” Nietzsche’den bir alıntıyla başladığı düşünmeleri en çok etkileyen bölümlerden biri oldu beni:
“Yetenek ‘veren’ değil, “verilen”dir, “sunulan”dır. En büyük şarkıcı, en güzel sesleri çıkaran değildir. En güzel seslerin içine çekilen kişidir” diyor Say.
Tartışmaya değer, değil mi?
İzlediğim hiçbir konserde hiçbir sanatçının ruh halini düşünmedim ben. Oysa hangi konser olursa olsun, diken üstünde biri varsa, o da konseri verecek olan kişiden başkası değil.
“Kendinizi biraz benim yerime koyun” demiş Fazıl Say: “Sahnedesiniz. Solunuzda ünlü bir orkestranın 100 değerli müzikçisi, sağınızda 3.500 müzik tutkunu… Kabına sığamayan bu ortamın, bu gizil gücün hakkını vermek isteyen birisi olarak nasıl davranırsınız?”
Yaşamı müzikle öğrenen bir usta sanatçının hem dünya hem de Türkiye kentlerine ilişkin gözlemleri de yer alıyor kitapta. En çok Bursa’yla ilgili söyleyeceklerini merak ediyordum ve okuduklarım beni fazlasıyla memnun etti.
Bursa’nın klasik müzikte kurumlar açısından ileri bir kent olduğu değerlendirmesini yapıyor Say ve bu potansiyelin kenti etkilemek açısından eksiği olmadığını yazıyor. Hatta Say’a göre kentin asıl fazlası coşkusu:
“… Tayyare Kültür Merkezi’nde sunduğum resital programından sonra dinleyici sürekli alkışlarla beni sahneye çağırdı. İkide bir sahneye dönmek durumunda kaldım ve ‘teşekkür’ için her seferinde yeni bir parça seslendirdim. Tam altı yeni parça… ‘Bis’ rekorum Bursa’dadır…”
Sahi en son ne zaman dinledik Fazıl Say’ı Bursa’da, anımsayanınız var mı!
___
*Uçak Notları, Fazıl Say, Müzik Ansiklopedisi Yayınları, Aralık 2002, Ankara.