Artık neredeyse ezberledik ama, “hafıza-i beşer nisyan ile malüldür” diyerek, bir kez de ben yineleyeyim gelişmeleri:
Konu aslından bundan tam 2 yıl önce gündeme geldi. İzmir’in Karabağlar ilçesinde çıkan ve ancak 3 günde söndürülebilen orman yangınları sırasında “nerede bu THK uçakları?” diye soruldu. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, THK uçaklarının “güvenli” olmadığını iddia ederek, tarihe “Vizontele açıklaması” olarak geçen sözleri sarf ediyordu:
“Hani neredeymiş 20 tane uçak, nerede? 6 tane apronda uçak gözüküyor, 3 uçağın içine kuşlar yuva yapmış, motor yok. Vizontele’de açıyorlar ya hani ‘motor yok’ diyorlar, öyle. Böyle bir trajikomik tiyatro ile karşı karşıyayız. Hükümete siyasi bir saldırı var.”
Pakdemirli’nin açıklamasının üzerinden bir ay bile geçmeden THK’nın “vizontele uçakları” TEKNOFEST diye bilinen İstanbul Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali’nde görücüye çıktı. Atatürk Havalimanı’ndan kalktı, denizden su aldı, pist kenarında belirlenen alana suyu boşalttı.
Bol bol da alkış aldı.
THK yetkilileri “uçaklarımız hazır ama bakanlık yardım istemiyor” derken, Bakan Pakdemirli sadece THK uçaklarına değil, THK’nın verdiği sertifikalara da güvenmediğini açıklıyordu. Ama güvenmediği THK’ya pilot lisansını yeniletmekten imtina etmiyordu.
THK ile Bakan birbirini yiyedursun, gazeteciler meseleyi THK’nın onursal başkanı da olan devletin başına sordu. Rusya dönüşü uçakta konuşan Cumhurbaşkanı, THK’nın arkasında da CHP’nin olduğunu söyledikten sonra noktayı koydu:
“Oradaki uçakların motorları, pervaneleri yok. Yani rezillik diz boyu. Şimdi büyük ihtimalle şurada birkaç gün içerisinde orayı da masaya yatıracağız. Yani bu Türk Hava Kurumu ile bir yere varamayız.”
THK’nın içi zaten kaynayan kazandı. Yolsuzluk, usulsüzlük, kumpas iddiaları almış başını gitmişti. Yönetimden istifalar sıra sıra geliyor, suç duyuruları, mahkeme kararları birbirini izliyordu. Sonunda Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesi “kayyım” kararı aldı.
THK, kamu yararına bir dernekti sonuçta. Herkes kayyımın 45 günlük sürede kurumu genel kurula taşımakla görevlendirildiğini sanıyordu. Ama kazın ayağı öyle değildi. Mahkeme, “kayyım atansın” diye dava açan THK Merkez Denetleme Kurulu’nun “olağanüstü ve seçim gündemli temsil kayyımı” talebi yerine davalı THK Başkanlığının “yönetim kayyımı atanması” talebini kabul etmişti.
Böylece sağda solda “Beni Cumhurbaşkanı buraya yarı kayyım olarak gönderdi” dediği öne sürülen Bertan Nogaylaroğlu gitti. Yerine kayyım heyetinin başına atanan, 2015’teki seçim hükümetinin Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap Aşçı geldi.
İki kış, iki bahar geçti, ikinci yaz geldi çattı. 2021’in yaz/yangın sezonu başladı. Kanada’dan İspanya’ya dünyanın dört bir yanı alev alev yanıyordu. Bizde ise temmuzun sonuna gelinmesine rağmen ciddi bir olay yaşanmamıştı. Orman Bakanı için demeci patlatmanın tam zamanıydı:
“Şu anda çakmak yaksalar, yakalıyoruz. Duman çıkınca hemen oradayız. İnanılmaz başarılıyız.”
İnanılmaz başarının keyfini sadece 15 gün sürebilen Pakdemirli, Manavgat yangınına Silifke, Bodrum, Marmaris de eklenince kaçınılmaz soruyla yüz yüze geliyordu:
“THK ile problemimiz yok, olmaz da. Elindeki uçakla ilgili problem, uçabilecek kapasitede değil, uçsa da performans verecek kapasitede değil. Biz son teknoloji diyoruz hâlâ antikacı dükkanı gibi 60’lardan kalan uçakları kullanalım deniyor.”
“Antikacı dükkanı” sahibi Cenap Aşçı ise memleket alev alev yanarken, görevinin başında değil, bir “hanım kızımız“ın düğününde (pardon, nikahında) bulunuyordu. Bu da normaldi. Zira kendisi “THK’nın başkanı değil, kayyımın başkanı”ydı. Kendisine ulaşamayan ana muhalefet liderinden helallik istedikten sonra “antikacı dükkanı”ndaki durumu açıkladı:
Bakımları yapılsa 6 uçak uçabilirdi. Bunun için 4 milyon dolar gerekiyordu. Bakımı yapılmayan uçağın pilotu da yoktu. Kovmuşlardı.
Oysa kayyım başkanı sadece bir yıl önce “4 uçak uçuşa hazır. 300 bin dolar harcarsak 6 uçağa çıkarız” demişti.
Demişti ama o paraları bulmaya da harcamaya da gerek yoktu. Yangın uçağı için açılan kiralama ihalesindeki teknik şartları THK uçakları sağlayamıyordu. Eksik 100 litre mi yoksa bin litre mi, tevatür çeşitli…
Yangın söndürmek için THK yerine Rusya’dan uçak kiralayan, uçak almak yerine Savunma Sanayi Başkanlığından İHA alan Orman Bakanlığı, çakmak çakan piknikçileri gördü, ama çam kozalaklarının hızına yetişemedi. Sözde herkese örnek oldu, dünya Türkiye’yi konuştu!
Oysa…
Atatürk’ten geriye kalan Cumhuriyet’in son köklü kurumlarından THK’ya sahip çıkılsa bugün Avrupa bize değil, biz Avrupa’ya uçak gönderecektik. İşte o zaman örnek olacaktık, işte o zaman konuşacaktı dünya Türkiye’yi!
Eğri oturalım, doğru konuşalım:
“Yerli ve milli” THK, 28 Şubat’tan beri hedef tahtasına oturtuldu. Kerameti kendinden menkul tarikatların cemaatların sırtı okşanırken, THK’ya “üvey evlat” muamelesi yapıldı. THK’nın içinde olup bitenler, yolsuzluk; usulsüzlük iddiaları “yozlaşma” artsın diye görmezden gelindi, sümen altı edildi.
İşte felaket rezalete böyle dönüştü!