Esat Kaplan
Esat Kaplan
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Gelecek Partisi’nin EYT modelinden ne anladım?

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu liderliğinde kurulan Gelecek Partisi, uzun süredir merakla beklenen “EYT Sorununun Çözümünde ‘Gelecek’ Modeli” başlıklı raporunu geçtiğimiz günlerde açıkladı. Uzun süredir beklenen, diyorum, zira Davutoğlu’nun bu açıklamayı aslında mart ayında yapması bekleniyordu. Ancak belli ki çalışmalar uzadı. Tabii bir de hayatın her alanını olumsuz etkileyen küresel salgın koşulları vardı.

Gelecek Partisi’nin EYT konusundaki çözüm modelini EYT’lilerle birlikte açıklaması kuşkusuz önemli ve anlamlıydı.

EYT’LİLER DOĞRU YOLDA

EYT’liler 6 yıl önce bir dernekle başladıkları mücadeleyi bugün federasyon düzeyine taşımış durumda. Sırada konfederasyon var. EYT örgütlenmesi büyüdükçe çözümü getirecek siyaset kurumu nezdindeki tanınırlığı da o ölçüde artıyor. Bu da Gönül Boran Özüpak ve arkadaşlarının ne kadar doğru bir yolda ilerlediğini ortaya koyuyor.

Gelelim Gelecek’in EYT konusundaki çözüm modeline…

Her şeyden önce belirtmek gerekir ki yine ne sayı belli ne de net bir maliyet var! Bu elbette Gelecek ekibinin kabahati değil. Ancak tam da bu noktada EYT’lilerin Davutoğlu’na hiç değilse “sitem” etme hakları var. Zira Davutoğlu, 2002’den 2016’ya kadar devlet yönetiminde bulunmuş bir isim. Üstelik 27 Ağustos 2014-22 Mayıs 2016 tarihleri arasında hem iktidar partisinin hem de Başbakan olarak memleketin başında. Az değil, üç hükümet kurmuş. Üstelik biri de seçim hükümeti.

‘EYT FİNANSAL DEĞİL SOSYAL BİR MESELE’

EYT’liler o zamanlar da en az bugünkü kadar yüksek sesle bağırıyordu. Demek ki Davutoğlu’nun EYT’lileri fark etmesi için muhalefete geçmesi gerekiyormuş. Dolayısıyla EYT sorunu verilerle tartışılmak yerine siyasallaştırılıyorsa bunda Davutoğlu’nun da payı olsa gerek!

Gelecek’in EYT raporunda yapılan ilk tespit şu: EYT finansal değil sosyal bir meseledir. Elbette son derece yerinde bir tespit. Zira yine raporda yer alan verilere göre;

Türkiye nüfusunun yüzde 21.3’ü yoksul.

Yoksulluk sınırı 9 bin 219 lira.

Açlık sınırı 2 bin 830 lira. Yani aşağı yukarı bir asgari ücret kadar.

-Üniversite mezunu işsizlerin yüzde 61.6’sı “yol ve yemek masrafları karşılığı çalışım” diyor. Yani “boğaz tokluğuna…”

Gelecek’in EYT raporundaki ikinci tespit sosyal meseleye yaklaşımın siyasal değil, sayısal olması gerektiği yönünde. İşte gerçek sonuca ulaşmanın zorluğu da burada başlıyor. EYT’li sayısı belli değil. Kaç yaşındalar, emekliliklerine ne kadar kalmış, sosyal ve ekonomik durumları nedir, çalışıyorlar mı işsizler mi belli değil!

Gelecek bu verileri EYT dernekleri ve bir kamuoyu araştırma şirketine yaptırdığı saha araştırması ile elde etmeye çalışmış. Sonuçta varılan nokta EYT’li sayısının yaklaşık 5 milyon olduğu… Keşke o araştırmanın bütün ayrıntılarını açıklasalar da gerçek tüm çıplaklığıyla gözler önüne serilse!

GELECEK PARTİSİ’NDEN EYT İÇİN 5 MADDELİK ÖNERİ

Gelecek lideri Davutoğlu’nun açıkladığı 5 maddelik çözüm modeline de tek tek bakalım:

1.Asgari 5000 gün sosyal güvenlik primi ödemiş olmak ve herhangi bir işte çalışmamak kaydıyla, herkes emeklilere tanınan bütün sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanacaktır (EYT’lilerin birikmiş GSS prim borçlarının ise affı yoluna gidilecektir).

Sağlık meselesi iktidarın her yıl aldığı kararla geçici olarak çözülüyor. Davutoğlu’nun açıkladığı modelde GSS borçlarının affedilmesi konusu yeni. Yapılandırma yerine af! Oysa her af yenilerini doğurmaya adaydır. Dolayısıyla GSS’de prim sorunu daha köklü bir çözüm beklemektedir.

2.Asgari 5000 gün sosyal güvenlik primi ödemiş olmak ve herhangi bir işte çalışmamak kaydıyla, erkeklerde 48, kadınlarda 46 yaşından gün almış olanlara halen en düşük emekli maaşına denk bir meblağ “Hak kazanım öncesi desteği” kapsamında yasal olarak emekliliğe hak kazanana kadar veya herhangi bir işte çalışmaya başlayıncaya kadar süre sınırı olmaksızın ödenecektir.

Bu maddeden benim anladığım şu:

-EYT’yi getiren mevcut düzenleme yerli yerinde duracak,

-Sosyal güvenlik sistemine/mevzuatına “hak kazanım öncesi desteği” diye bir kavram girecek,

-Asgari 5000 gün prim ödeyen bir erkek, eğer işsizse ve 48 yaşından gün aldıysa kendisine en düşük emekli maaşı (bugün için bin 500 lira) ödenerek, emeklilik yaşının gelmesini bekleyecek,

-Asgari 5000 gün prim ödeyen bir kadın, eğer işsizse ve 46 yaşından gün aldıysa kendisine en düşük emekli maaşı (bugün için bin 500 lira) ödenerek, emeklilik yaşının gelmesini bekleyecek.

– Emeklilik yaşı gelmeden “hak kazanım öncesi desteği”nden yararlanan EYT’li eğer herhangi bir işte çalışmaya başlarsa ödeme durdurulacak.

3.Asgari 7000 gün sosyal güvenlik primi ödemiş olmak ve herhangi bir işte çalışmamak kaydıyla erkeklerde 48, kadınlarda 46 yaşından gün almış olanlara “asgari ücretin net tutarını geçmemek koşuluyla” emekli olmaları halinde alacakları emeklilik maaşı eşdeğeri “hak kazanım öncesi desteği” kapsamında, yasal olarak emekliliğe hak kazanana kadar veya herhangi bir işte çalışmaya başlayıncaya kadar ödenecektir.

İkinci maddenin bir benzeri olan 3. maddede iki farklılık var: Prim gün sayısı ve ödenecek miktar.

Üçüncü maddenin özeti şöyle:

-EYT’yi getiren mevcut düzenleme yerli yerinde duracak,

-Sosyal güvenlik sistemine/mevzuatına “hak kazanım öncesi desteği” diye bir kavram girecek,

-Asgari 7000 gün prim ödeyen bir erkek, eğer işsizse ve 48 yaşından gün aldıysa kendisine en fazla net asgari ücret kadar (bugün için 2.825,90 lira) ödenerek, emeklilik yaşının gelmesini bekleyecek,

-Asgari 7000 gün prim ödeyen bir kadın, eğer işsizse ve 46 yaşından gün aldıysa kendisine en fazla net asgari ücret kadar (bugün için 2.825,90 lira) ödenerek, emeklilik yaşının gelmesini bekleyecek,

– Emeklilik yaşı gelmeden “hak kazanım öncesi desteği”nden yararlanan EYT’li eğer herhangi bir işte çalışmaya başlarsa ödeme durdurulacak.

Maddede “emeklilik maaşı eşdeğeri kadar” diyor ama öncesinde de “asgari ücretin net tutarını geçmemek koşuluyla” denerek, bir bakıma o eşdeğer belirleniyor.

4.5510 sayılı kanunla yeniden düzenlenen aylık bağlama oranlarındaki yüzde 70 seviyelerinden yüzde 28 seviyelerine düşüş sonunda; insanca yaşamak için elverişli şartları sağlayamayacak kadar düşük emekli maaşlarının bağlanması ve yine aynı kanunla “kayıt dışı istihdamı” teşvik eden çalışma süresi arttıkça bağlanacak maaşta meydana gelen azalma konularında da düzeltici yönde adımlar atılacaktır.

Madde çalışan kesimin en büyük sorunu ABO oranlarının düşürülmesi ve çalıştıkça emekli maaşını düşüren sistemle ilgili. Ancak somut bir öneri yok. Sadece düzeltici yönde adım atılacağı vaadi var.

5.8 Eylül 1999 yılında çıkarılan 4447 sayılı yasanın çalışanların aleyhine olacak şekilde geçmişe yönelik olarak uygulamaya alınması nedeniyle oluşan kaybın azaltılması için, yönetime geldiğimizde ülkenin ekonomik imkanları da göz önüne alınarak; mümkün olan adımlar atılacaktır.

Dilek ve temenni maddesi. “Mümkün olan adımlar” ifadesinin altının çizilmiş olması da “bu işler o kadar kolay değil” demenin bir başka şekli olsa gerek!..

GELECEK PARTİSİ’NE GÖRE EYT’NİN MALİYETİ NE?

Gelecek Partisi, yukarıda çizilen model çerçevesinde EYT’ye önerdiği çözümün bir maliyetini de çıkarmış. O maliyet raporda şu ifadelerle yer buluyor:

Önerilen çözümün finansal maliyeti; Milli Gelir’in yüzde 0,6’sı ile başlayacak, ilerleyen 4-5 yılda yüzde 0,9’una çıkacak, daha sonraki yıllarda azalacaktır. Bu tutara yapılacak harcamadan sağlanacak ilave vergi gelirleri dahil değildir. Bu harcama kapsamlı bir ekonomik reform paketinin parçası olacağından bütçede kalıcı bir açık yaratmayacaktır.”

Milli Gelir’in binde 8 ile yüzde 1’i arasında bir maliyet hesabı ne derece doğru bilmem ama Gelecek’in şu tespiti yerli yerinde:

Türkiye’de eksikliği çekilen şey kaynak değildir. Eksik olan ehliyetli ve liyakatli yönetimdir. Eksikliği çekilen dürüst ve şeffaf kamu yönetimi anlayışıdır. Eksikliği çekilen yolsuzluğa bulaşmamış, ahbap-çavuş kapitalizmine dönüşmemiş devlet yönetimidir. Eksikliği çekilen israftan, gösterişten, yandaş kayırmacılığından uzak siyasettir.”

GELECEK’İN MODELİ EYT’LİNİN TALEBİNİ KARŞILIYOR MU?

Şimdi gelelim sonuç kısmına… Daha önce “Babacan’ın DEVA’sı EYT’ye deva olur mu?” başlıklı yazıda da belirttim:

EYT’lilerin en temel isteği bir gecede çıkarılan yasayla getirilen adaletsizliğin ortadan kaldırılması. Sadece DEVA’nın değil tüm siyasi partilerin kulağına küpe olsun. Eğer konu öncelikle bir adalet meselesi ise ilk iş o düzenlemeyi tarihin çöp sepetine atmak olmalı!

Bu cümledeki DEVA yerine Gelecek’i koyun, olsun bitsin!..

Gelecek’in modelinde EYT’yi getiren 4447 sayılı sayılı yasa yerli yerinde duruyor. O nedenle önerilen model olsa olsa yıllardır iş bulamayan ve iş bulmaktan artık umudu kesen EYT’liler için ancak bir can simidi olabilir.

Ya da…

Gelecek Partisi EYT çözüm modelinde bir revizyon yapar. Hani 5.maddede 4447’nin geriye işlemesinden doğan kayıplardan söz ediliyor ya… İşte o kayıpları, yani yıllardır haksız yere çalışandan kesileni geriye öder. O halde bu model tutar!

Bilmem mümkün olur mu?

 

 

 

 

 

 

 

 

HABERLER