2023’ün son 6 ayı sonunda ortaya çıkan enflasyon oranı yüzde 37.57’ydi.
Başka deyişle işçi emeklisi “hissedilen enflasyon”un yüzde 100’leri çoktan aştığı bir ortamda yüzde 37.57 zam alacaktı.
Emekliler bastırdı.
Mesele Kabine gündemine geldi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 16 Ocak 2024 tarihindeki toplantıdan sonra ilave yüzde 5 zam açıklaması yaptı.
Zam oranı yüzde 42.57’ye çıkmıştı ama ikinci artış bile işçi ile memur emeklileri arasında bir denge kuramamıştı.
Cumhurbaşkanı, “tüm emeklilerimizin yıllık maaş artış oranları önümüzdeki temmuzda eşitlenecektir.” dedi.
Emekliler yine bastırdı.
Bu kez Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, 23 Ocak 2024’te yaptığı açıklama ile zam oranının yüzde 49.25 olacağını açıkladı.
En düşük emekli aylığı 7 bin 500 liradan 10 bin liraya çıkarılacak, bayram ikramiyesi 2 bin liradan 3 bin liraya yükseltilecekti.
Ama hiçbiri yeterli olmayacaktı!
Emeklilerin daha fazlasına ihtiyacı vardı, emekliler daha fazlasını talep ediyordu ve istedikleri her şey haklarıydı!
Emekliler bastırmaya devam etti.
Bu kez 22 yıllık hesap dökümünü ortaya çıkardı iktidar:
“Ekonomimiz dünya ortalamasının 1.5 katına tekabül eden, yüzde 4,5 gibi dünyada eşine az rastlanır bir oranla büyümeyi sürdürdü…
“Millî gelirimiz 1,1 trilyon doların ve kişi başına millî gelirimiz 13 bin doların üzerine çıktı…
“Türkiye dünyanın en büyük 11. ekonomisi haline geldi…
“İşsizlik oranı tek haneli rakamlara düştü…
“En düşük emekli maaşını 66 liradan 10 bin liraya çıkardık…
“Asgari ücreti 184 liradan 17 bin liraya yükselttik…
“Enflasyonu yenerek çalışanlarımızın ve emeklilerimizin gelirlerini de artıracağız…
İktidar söyledikçe söylüyordu ama emekliler o sözlere değil cebindeki kedere; gıda fiyatlarına, market raflarına, kiradaki artışa, iğneden ipliğe her şeyi kızartan akaryakıt zamlarına bakıyordu.
Baktıkça da bastırıyordu.
Seçime 10 gün kala son hamle geldi Cumhurbaşkanı’ndan. Promosyon düğmesine bastı.
İstediği sonucu alamayacağı çok belliydi çünkü emeklilerin talebi bu değildi.
Emeklilerin köklü sorunları vardı ama seçimden önce iktidardan sadece bir temel beklentileri vardı: Seyyanen zam…
İktidar bir oyalama taktiği olarak beklentiyi yükseltmeyi tercih etti.
Koca koca siyasetçiler, Ankara ve İstanbul mitinglerini işaret ederek, “Cumhurbaşkanımızı bugün de yarın da dikkatle dinleyelim” dedi.
Dinledi emekli, baktı yine bir şey yok, bastırmaya devam etti.
Son bir umut vardı, Bursa mitingi. Herkes Cumhurbaşkanı’ndan seyyanen zam açıklaması bekledi.
Sadece emekliler değil iktidarın tüm yöneticileri, tüm adayları da bekledi.
Mesela Bursa adayı Alinur Aktaş da olmayacağını bile bile Erdoğan’dan emekliye zam açıklaması bekledi. Çünkü 20 yıllık siyasi hayatının en çok çalıştığı seçiminde nereye gitse, kime selam verse karşılaştığı tek bir soru vardı:
“Emekliye zam var mı, bu hayat pahalılığı ne olacak?”
Bir umuttu işte onunki de…
Oysa Cumburbaşkanı’ndan iki hafta önce Bursa’ya gelen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bütün umutları rafa kaldırmıştı.
Bizzat Aktaş’a, “yok” demişti, “müjde filan yok, ne alakası var, mümkün değil” demişti.
Kısacası iktidar birkaç ay önce memura verdiği zammı emekliye de vermek yerine seçmenin yüzde 30’unu oyalamayı tercih etti.
Şimdi sıra emeklide. Bakalım emekli iktidarı nasıl oyalayacak?