Aslına bakarsanız perşembenin gelişi çarşambadan belliydi!
Büyükşehirler bütünşehir olurken, belde belediyeleri kapatılırken, köyler mahalleye dönüşürken çevreciler de söyledi, bilim adamları da…
Hatta vicdanlı yerel yöneticiler de…
Örneğin, dönemin Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, “Güney bölgemiz talan ediliyor” diyor, “Lütfen doğamızı bize bırakın” diye adeta yalvarıyordu.
Bugün güneyden kuzeye, batıdan doğuya memleketin neresinde orman varsa, görüntüsü metastazdan farklı değil. Ormanların yok olması için yanmasına gerek yok! Yok etme işlemini zaten maden ve taş ocakları fazlasıyla yapıyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre, 2012-2020 yılları arasında ormanlarda verilen maden izni sayısı 22 bin 718. Başka deyişle 81 bin 136 hektar ormanlık alan maden için feda edilmiş.
Bursa’daki durum da hiç iç açıcı değil.
Görev ve yetki sahasında Bursa’nın yanı sıra Bilecik ve Yalova’nın da bulunduğu Bursa Orman Bölge Müdürlüğü’nün 2020 yılı faaliyet raporundaki veriler son derece dikkat çekici.
BURSA’DA 10 YILDA 1.216 MADEN İZNİ VERİLDİ
Bursa ve 17 ilçesinin ormanlık alan toplamı 484 bin 49 hektar. Rapora göre, Bursa ve ilçelerinde 2010-2019 yılları arasında toplam bin 216 maden izni verilmiş. Bu izinlerin kapsadığı ormanlık alan toplamı ise 4 bin 37 hektar. Başka deyişle Bursa’nın orman varlığının yaklaşık yüzde 1’i madenlere tahsis edilmiş.
Verileri Bursa’daki orman işletme müdürlükleri kapsamında biraz daha detaylandırmak mümkün. Buna göre, en çok maden izni Orhaneli’de verilmiş. Orhaneli’deki 452 maden izninin karşılığı bin 353 hektar ormanlık alan. Mustafakemalpaşa’da 865 hektar alanda toplam 265 maden izni alınmış. İnegöl’de 122 iznin kapsadığı alan 349 hektar. Keles’te 41 hektarlık alanda 14 maden izni verilmiş. Geri kalan 363 maden izni Bursa’nın öteki ilçelerinde.
İşte Uludağ yamaçlarında gördüğümüz, dağ ilçelerine çıkarken olur olmaz yerlerde yeşili bozkıra çeviren, İzmir yönüne giderken Nilüfer’in köylerinde ansızın karşımıza çıkan, kiminde köylülerin eylemleriyle farkına vardığımız maden ve taş ocaklarının Bursa’daki varlığı böyle.
“Bursa’daki orman alanının sadece yüzde 1’iymiş maden ocakları” deme lüksümüz yok. Zira “o kadar kesiyorsak bu kadar da dikeceğiz” demenin doğada karşılığı yok. Orman sadece ağaç değil ki! Bir ekosistem. Üstelik oluşması yüz binlerce, hatta milyonlarca yıl alan bir ekosistem.
Kaldı ki “o kadar kesenlerin bu kadar diktikleri” filan da yok. Bakın Bursa Orman Bölge Müdürlüğü’nün “maden sahaları rehabilitasyonu” programındaki veriler ne söylüyor? 2016’da 1, 2017’de 6, 2018’de 3 maden sahası rehabilite edilmiş. 2019’da yok, 2020’de yok. 10 yılda açılan ocak sayısı bin 216, rehabilite edilen sadece 10 tane.
Geçenlerde Bursa Büyükşehir Belediyesi bir bülten geçmişti, “Tabiatın yaralarını Büyükşehir sarıyor” diye. Orman Bölge, Akçalar ve Altıntaş’taki eski maden sahalarını Büyükşehir’e devretmiş. Büyükşehir de söz konusu alanları yeşillendirip Orman Bölge’ye iade etmiş. Orman ne iş yapar acaba?
Hoş, maden sahalarının rehabilitasyonunu kimin yapacağı daha izin verilirken bile belli. Diyor ki yönetmelikte: “Faaliyet alanının tümü, işletme faaliyetinin tamamlanmasından sonraki iki yıl içinde işletmeci tarafından faaliyet sonrası kullanıma uygun hale getirilir.”
Demesine diyor da ocakta kesesini dolduran madenci Orman Kanununa değil, orman kanunlarına bakıyor!