Esat Kaplan
Esat Kaplan
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Urkiya Teyze’ye kulak verin!

Memleketi derinden sarsan olaylarda hep böyle olurum:

Donuklaşırım!

Bütün insani duygulardan uzaklaşıp bir robot gibi kendimi sadece işime veririm.

Gölcük Depremi’nde örneğin. Askerdim. İzne çıkmıştım. Önce Bursa’ya gelmiş, sonra da eşimle Kastamonu’ya geçmiştik. Çatalzeytin’deki ilk gece büyük deprem oldu. Hemen geri döndük. Kendimi Olay TV’nin Heykel’deki canlı yayın aracında buldum.

Düzce Depremi Bursa’dan da hissedildiğinde yine Olay TV’nin bir kurgu montaj setinde ana haber bültenine yetişmesi gereken kasetlerin peşindeydim.

Hain terör saldırıları, şehitlerin yan yana dizilen naaşları, Gezi olayları, Soma faciası, darbe girişimi…

Şimdi aklıma gelmeyen onlarca sıcak olay…

Hepsi çoğunlukla geride sadece acı bırakan ve Türkiye’nin yakın tarihine damga vuran olaylar…

Hepsinde ama hepsinde…

Gazetecilik mesleğinin bana kazandırdığı soğukkanlılık kişiliğimdeki donuklaşmanın da nedeni oldu.

Ta ki düne kadar…

Günlerdir memleketi kasıp kavuran orman yangınlarıyla ilgili tek bir söz edemezken, tek bir satır yazamazken…

Mesleki soğukkanlılığın getirdiği o donukluğun yerini gözyaşları aldı.

Antalyalı Urkiya Teyze’yi dinlerken…

Önce dua ediyordu 62 yaşındaki Urkiya Özen:

Allah, biz gördük, kimseye göstermesin, kimseye göstermesin!..”

Sonra…

Artık kuruyan gözyaşlarının sesiyle doğaya ağlıyordu:

Bu köy var ya, seferber oldu. Ama elden gelecek hiçbir şey yok. Bu yeşillik bir daha gelmez. Evler gelir, evler yapılır. Yeşillik gelesiye yıllar geçer. Çünkü 35 senede bu hale getirdim. Bir 35 sene daha ömrüm yetmez. Evim yansaydı da bahçem kalsaydı, bir çadır kurar otururdum o yeşilliğin içinde.”

Aslında evi barkı da yanmış yıkılmıştı Urkiya Özen’in ve son olarak kendi hikayesini anlatıyordu:

Hiç gençken hayat sürmedim. Yok, var, çoluk çocuk, evlat. İki oğlum var, evlendirdim. Yeni bir hayat süreceğim zaman. Evimiz döktüm, yaptım, her aletimi yeni aldım. Evimi gelin ettim, ama benim evim gelinliği kabul etmedi. Benim evim gelinliği kabul etmedi. Ben de herhalde o sefayı hak etmemişim.”

Ve sözlerini şöyle tamamlıyordu Urkiya Teyze:

Milletimizden, devletimizden, büyüklerimizden Allah razı olsun!..”

Anadolu insanının inancı, doğaya duyduğu sonsuz saygı, eviyle ocağıyla kurduğu sarsılmaz bağ ve her şeye rağmen devletine milletine olan güven duygusu saklıydı Urkiya Teyze’nin sözlerinde.

Lütfen artık istismar etmeyin o güveni!

HABERLER