Esat Kaplan
Esat Kaplan
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Memleketin içinde memleket hasreti çekenler!

Önceki gün… Dün… Bugün… Bir haftadır…

Hatta çok uzun zamandır…

Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

“Öfkeli, çaresiz, çok çaresiz, çaresizliğe öfkeli, gergin, hüzünlü, sıkılmış, sıkışmış, kimsesiz, mutsuz, umutsuz, çok umutsuz, bitik, korkmuş, üzgün, çok üzgün, çok ama çok üzgün, yorgun, sıcak, acılı, travmatize olmuş, bitkin, bitik, tükenmiş, aciz, kaygılı, isyankar, kızgın, düş kırıklığına uğramış, güçsüz, köşeye sıkışmış, çok sıkışık, sinmiş, yılgın, deliriyor gibi, boğazı düğümlü, gözleri dolu, karışık, karmaşık, çok karmaşık, donmuş, donuk, kırgın, yarım kalmış, yasta, yalnız, ağlamaklı, suçlu, hiç gibi, uyuşuk, hissiz, güvensiz…”

***

Kalbiniz nasıl, yüreğiniz ne söylüyor size?

“Yanıyor, acıyor, kırık…

“Öfke dolu, boşlukta, paramparça…

“Ağır, ağrılı, acı dolu ama bir yanı da umut…

***

Bunlar o kadar ağır duygular ki!

Peki bunca ağır duyguyla baş etmek için ne yaptınız?

“Ağladım, uyudum, doğaya çıktım, bir ağacın dibine oturdum, yürüyüş yaptım, klasik müzik dinledim, dua ettim, meditasyon yaptım, aileme sığındım, kendimi işime verdim, sokak kedilerini sevdim, yoga yaptım, çiçeklerle konuştum, sokak hayvanlarına su verdim, köpeğimle oynayıp eşime sarıldım, ağaçlarla konuştum ve onların resmini çizdim, ağaçları suladım ve çocuklarıma sarıldım, vicdanıma sığındım!”

***

Sadece bu kadar mı? Hangi limana sığındınız?

“Bir saat boyunca neredeyse koşarcasına yürüdüm. Neredeyse gördüğüm her ağaca sarılıp özür diledim. Sanki onlar bizim evlatlarımızdı ve biz onları koruyamamıştık!

“Ağaçlara baktım, evet okaliptusları izledim. Rüzgarla danslarını… Hissettim ki toprak altından iletişimdelerdi. Çok hüzünlülerdi.

“Gün boyu kafamda otoriteyi yerle bir ettiğim kurgularla dolaştım durdum.

“Buzdolabının içine kafamı sokup bağırdım!

***

Kendini yalnızlığa mahkum eden güzel ülkemin duyarlı insanlarının alevler karşısındaki duygularıydı bunlar.

Hüznün kimsesiz tarihçesi gibi…

Herkesin kabı farklı gördüğünüz gibi. Gördüğünüz gibi o duyarlığın kabı ne kadar da geniş. Kabı dar olanlara aynı duyarlığı aşılayacak kadar hem de…

Belki şimdi çaresiz hissediyor kendini o duyarlık. Memleketin içinde memleket hasreti çekiyor bir nevi. Ama yeniden ve yeniden, umutla kırıldığı yerden filizlenecek, incindiği yerden güçlenecek.

Hem de sadece kendi kendisinin bilgesi olarak!

HABERLER