Türkiye büyüdü.
Yani milli geliri arttı.
TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre 2023’ün ilk 3 ayında milli gelir değişimi yüzde 4 seviyesinde gerçekleşti.
Geçen günün aynı dönemine göre milli gelirimizde reel olarak bu oranda bir artış söz konusu olmuş.
Peki nasıl okumalı bu rakamı?
Türkiye’nin normal potansiyel büyüme rakamının bu seviyelerde olduğu zaten biliniyor.
Dolayısıyla şaşırtıcı değil.
Aslında dinamik nüfus hareketlerine bakacak olursak daha yukarıda olması gerekli.
Üstelik de yüklü seçim yatırımlarının gerçekleştiği bir dönemden söz ediyoruz.
Ancak depremsellik faktörünün büyümeyi belli oranda sekteye uğrattığı da dikkate alınmalı!
Depremselliğin büyüme verisine tam olarak yansıyıp yansımadığı ise ayrı bir soru işareti.
Diğer taraftan seçim nedeniyle piyasalara pompalanan paranın sınırlı bir etki yarattığını söylemek mümkün.
Ve açıkçası vatandaşın gözünde de milli gelirin nereden nereye geldiği pek de önem taşıyan bir konu değil!
Vatandaş cebindeki paranın değerine bakıyor.
Alım gücünün nereden nereye gittiğine odaklanıyor.
Bir de 28 Mayıs seçimleri sonrasında dolarla altının nereye koştuğuna odaklanmış durumda!
Yani ekonominin barometresi dolar olmaya devam ederken vatandaşın en önde gelen güvence unsurlarından biri de altın olarak gündemde kalmayı sürdürüyor.
Dolar seçim öncesi iddia edildiği gibi büyük yükselişlere sahne olmuyor.
Ancak, günlük artış hızının yüzde 1’lerin üzerinde seyrettiği bir döneme girdik dolar kurunda!
Neticede 21,03’lük bir tarihi zirve ile karşılaştık. Kısa süre gündemde kalan bu rekorun ardından kur 20,70’lere doğru çekilip enerji toplamaya başladı.
Dolardaki çıkış ivmesinin en hızlı biçimde kendini hissettirdiği alansa altın.
Altında ons fiyatın az da olsa yukarı yönlü hareketi yanında doların lira karşısındaki hızlı seyri yeni rekorları karşımıza çıkardı!
Aylardır dile getirdiğimiz senaryo gerçek oluyor.
Ons fiyattaki oynaklığa karşın yeni rekor ihtimallerinin gündemde olduğunun altını çizmiştik.
Seçimlerin ardından doların lira karşısında öyle ya da böyle bir yükseliş trendine gireceğini ifade etmiştik!
Bu trend birinci tur sonrasında başladı ikinci turun arkasından ise hız kazandı.
Yaklaşık 3 haftalık dönem içerisinde dolar yüzde 6 civarında prim yaptı.
Ve bu prim otomatik olarak altın fiyatlarına da iç piyasada yansıdı.
Sonuç yeni rekor olarak bin 314 TL’yi aşan seviyelerde gram altın fiyatı ile karşılaşmamıza yol açmakta!
Bu seviyeleri daha önce telaffuz etmiştik.
Dolar/TL gelişim hızının özellikle ikinci yarıda 25 lira ve üzerine doğru bir hareket sergileme ihtimali mevcut. Ons fiyatın da yeniden 2 bin doları denemesi durumunda gram fiyatının bin 500 liraya kadar tırmanma olasılığını daha önce dillendirmiştik.
Bu senaryo geçerli.
Ancak orta vadede daha olanaklı bir görüntü vermekte!
Peki ya kısa vadede?
Özellikle gram fiyatın bin 250 lira civarında olduğu anlarda ciddi bir alım fırsatı olduğunu da defalarca ifade ettik.
Artık o seviyelere dönüş ihtimali çok zayıfladı. Dolayısıyla yeni destek ve dirençler öngörülerde karşımıza çıkıyor.
Gram fiyatının kısa vadede bin 277- bin 345 TL aralığında dalgalanması kuvvetle muhtemel görünmekte.
Yıl sonuna kadar bin 500 TL’lik psikolojik sınırı aşması yanında bir yıl içinde bin 800 lira üzeri gram fiyat da olasılık dahilinde.