Türkiye’nin ana gündemi erime…
Eriyen ne?
Gelirler!
O nedenledir ki siyasiler ikide bir “gelirler artacak” diye nutuk atıyor.
Ama nutuklar arasında gelirler yine de eriyip gidiyor.
Çünkü…
Fiyat artışları fahiş seviyede kalmaya devam etmekte!
Yani enflasyon canavarı büyüdükçe büyüyor.
Üretici adına çoktan üç haneli bir enflasyon rakamı resmi istatistiklerde boy göstermiş durumda. Ama her nedense TÜİK’in veri setlerinde tüketici enflasyonu çok daha sınırlı artmakta.
Vatandaş ise çok net hissettiği bir fiyat artışı tsunamisi ile boğuşmaya devam ediyor.
Yani resmi TÜFE rakamı olan yüzde 80’in cılız kaldığı bir enflasyon tablosu var tüketici adına!
Herkesin kendine göre bir enflasyon sepeti olması bir yana, çok farklı alışveriş noktalarından ürün ve hizmet alındığı gerçeği de karşımızda durmakta.
Ama kime sorarsanız sorun son bir yılda yüzleştiği fiyat artışlarının yüzde 100’ün üstünde olduğunu duyarsınız rahatlıkla.
Ve gelirlerin bu reel fiyat artışlarının hayli altında artış göstermesi sonucu eriyen alım gücünün fakirleştirdiği insan sayısını hızla artırması gibi toplumsal bir sorunla yüzleşiyoruz her geçen gün!
Bu anlamdaki sıkıntının rakamsal boyutunu Türk-İş’in geleneksel açlık ve yoksulluk sınırı istatistiklerinde açıkça görmek mümkün.
Ankara’da yaşayan 4 kişilik bir aileni baz alındığı bu araştırmanın kendi için yüksek oranlı tutarlılığı söz konusu.
Ancak her şehrin ayrı bir enflasyon ve gelir seviyesi olduğu dikkate alındığında tam olarak tüm ülkedeki durumu temsil ettiği söylenemez!
Yine de trendleri ortaya koyma adına çok önemli bir gösterge olduğu yadsınamaz.
Bu anlamda 2022 Eylül ayı için açıklanan rakamların rekor seviyelere ulaşması durumun vehametini ortaya koymakta.
Türk-İş araştırmasının sonucuna göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı yani açlık sınırı, 7 bin 245 TL’ye yükseldi. Yani mevcut asgari ücretin bin 745 TL üzerine çıkan bir açlık sınırı söz konusu.
Bu da demektir ki tek kişinin asgari ücretle çalıştığı ailelerin dengeli sağlıklı ve yeterli beslenmesi mümkün değil!
Peki ya diğer harcamalar?
Söz konusu 4 kişilik ailenin yoksulluk sınırı olarak ifade edilen gıda harcaması, giyim, kira, elektrik, su, yakıt, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı da 23 bin 599 TL’ye ulaşmış eylülde.
Asgari ücretin 4 katından fazla!
Araştırma bekarları da dikkate almış. Ve bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 9 bin 469 lira olarak hesaplanmış.
Yani Ankara’da tek yaşayan bir bekar çalışanın asgari ücretin 3 bin 970 lira üzerinde bir gelire sahip olması şart.
Bu rakamları diğer şehirlere uyarladığımızda da tablo tozpembeye dönmüyor!
Vatandaşın hayatını sürdürmesi için acil gelir artışına ihtiyacı olduğu ortada.
Bir yıllık mutfak enflasyonunun yüzde 130’u aşması bu aciliyetin en önemli göstergesi.
Asgari ücretin yılbaşında artışına kadar fakirleşmenin devam edeceği aşikar!
Keza seçim yılının bir nimeti konumundaki olası yüksek zam oranları bile sorunu çözmekten uzak kalacaktır.
Çünkü resmi enflasyona göre yapılacak zamlar gelir erozyonunu önleme kapasitesine sahip olamaz.
Geçmiş dönemin reel kayıplarını telafi edecek bir mekanizma şart hem de tüm gelir grupları için!
Bu tarz bir çalışmaya dair somut bir ipucu henüz yok kulislerde maalesef.
Ve enflasyonun durulmaya da niyeti olmadığı gerçeği ortada.
Sözün özü; gelir erozyonuna devam!